Beyaz perdeden yansıyan ışıklar, toplumun hayalini betimlemekteydi. Komünizm, her şeyin eşitliği, paylaşımın ve adaletin hakim olduğu bir cennet. Ancak, bu hayalin ardında, gri beton yığınları yükseliyordu. Kapitalizm, acımasız bir şekilde hayatın gerçeklerini çiziyordu. Herkesin mücadele ettiği, rekabetin ve tüketimle dolu bir dünya.
Hayaller, komünist bayrağın altında, kırmızı bir gölgeye bürünmüştü. Gerçeklik ise, parlayan gökyüzüne doğru yükselen, soğuk ve metalik gökdelenlerin gölgesinde kaybolmuştu.
İnsanlar, hayallerin peşinden koşarken, hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalıyordu. Komünizmin vaat ettiği cennet, kapitalizmin acımasız gerçekleriyle çarpışıyordu.
Hayaller, komünist bayrağın altında, kırmızı bir gölgeye bürünmüştü. Gerçeklik ise, parlayan gökyüzüne doğru yükselen, soğuk ve metalik gökdelenlerin gölgesinde kaybolmuştu.
İnsanlar, hayallerin peşinden koşarken, hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalıyordu. Komünizmin vaat ettiği cennet, kapitalizmin acımasız gerçekleriyle çarpışıyordu.