Bu içerik, bir kişinin eğitim yolculuğunu ve aile kararlarının onun hayatındaki etkilerini anlatıyor. Anlatıcı, 45 yaşında ve 13 yaşındayken ortaokulu bitirip liseye başlamış. O dönemde LGS yoktu ve her okul türü için ayrı sınavlar yapılıyordu. Anlatıcı, tüm sınavları kazanarak asil olarak fen liselerine, anadolu öğretmen liselerine, meslek liselerine ve kurumlar liselerine girme hakkı elde etmiş. Ancak ailesi, vizyonlarından dolayı onu fen veya anadolu lisesine göndermek yerine parasız yatılı okula göndermeye karar vermiş. Anlatıcı, ailesinin bu kararından dolayı kızgın ve hayal kırıklığı yaşıyor çünkü ailesinin onun zekasının farkında olmadığını ve daha iyi fırsatlara sahip olabileceği bir okulda okumayı hak ettiğini düşünüyor.
Ayrıca, anlatıcı 13 yaşındayken yaşadığı yer olan İstanbul'dan uzakta, Erzincan'a gönderilmesinden de rahatsız. Aile, orada akrabalarının göz kulak olacağını düşünmüş ancak anlatıcı bu kararı zalimca ve cahilce buluyor. O yıl Erzincan'da büyük bir deprem olmuş ve şehir neredeyse yerle bir olmuş. Anlatıcı, 13 yaşında bu kaotik ve zorlu ortama atılmak zorunda kalmış. Daha sonra okulu bitirdiğinde tayininin Erzurum'a çıkması da gençliğinin en güzel yıllarının heba olmasına neden olmuş.
Anlatıcı, ailesine bu kararları nedeniyle uzun zamandır kızgın ve hayal kırıklığı yaşıyor. Sonradan iki-üç üniversite bitirmiş olsa da, bu eğitim deneyiminin tadı ilkinin yerini tutmamış. İçerik, anlatıcının 13 yaşındayken yaşadığı bu zorlu dönem ve ailesine olan kızgınlığının hala devam ettiğini vurguluyor. Bu, ailelerin çocuklarının eğitimindeki rollerinin ve kararlarının çocukların hayatlarını nasıl etkileyebileceğine dair önemli bir hatırlatma niteliğinde.
Ayrıca, anlatıcı 13 yaşındayken yaşadığı yer olan İstanbul'dan uzakta, Erzincan'a gönderilmesinden de rahatsız. Aile, orada akrabalarının göz kulak olacağını düşünmüş ancak anlatıcı bu kararı zalimca ve cahilce buluyor. O yıl Erzincan'da büyük bir deprem olmuş ve şehir neredeyse yerle bir olmuş. Anlatıcı, 13 yaşında bu kaotik ve zorlu ortama atılmak zorunda kalmış. Daha sonra okulu bitirdiğinde tayininin Erzurum'a çıkması da gençliğinin en güzel yıllarının heba olmasına neden olmuş.
Anlatıcı, ailesine bu kararları nedeniyle uzun zamandır kızgın ve hayal kırıklığı yaşıyor. Sonradan iki-üç üniversite bitirmiş olsa da, bu eğitim deneyiminin tadı ilkinin yerini tutmamış. İçerik, anlatıcının 13 yaşındayken yaşadığı bu zorlu dönem ve ailesine olan kızgınlığının hala devam ettiğini vurguluyor. Bu, ailelerin çocuklarının eğitimindeki rollerinin ve kararlarının çocukların hayatlarını nasıl etkileyebileceğine dair önemli bir hatırlatma niteliğinde.