Saat 20:30'da başlayacak Trabzonspor'un Avrupa kupalarındaki 138. maçı. Şikayetimi yapayım diyeceğim ama Ünal Karaman zamanı sakatlıklar da üst üste gelince ligi riske etmemek için kadro darlığı nedeniyle UEFA Liginde gençlerle maçlarına çıkar. Avrupa kupalarında galibiyeti mağlubiyetinden fazla olan tek Türk takımıyken, yılların birikimi olan tüm o güzelliği Avrupa istatistiği de bozarsan, iki sene sonra Konferans Kupasında karşına Roma çıkınca şikayet hakkın olmaz. O zaman Ünal hocanın bu anlamsız tavrına tepki gösterdiğimizde sesini çıkarmayanlar da şimdi şikayet etmesin tabii… Yine de sanki Şampiyonlar Ligi'nden bir rakip çeker gibi koca Torbadan Roma'yı seçmemiz gerekmiyordu zıkkım kupanın ilk senesinde, hem de ön eleme turunda. Bu arada saçma gelecek belki ve küçük bir detay ama bahtsız kura kadar kötüsü de bence maçı bir Sloven hakemin yönetecek olması. Bu devirde bariz hakem hatası olmaz diyenler olacak, zaten Roma'nın da ilk maçta buna ihtiyacı olmaz ama Slovenya İtalya'ya bağlansa çoğu insanın itirazı olmaz. Umarım maç sonu hakemi konuşuyor olmayız.
Trabzonsporumuz için çok zor maç, hayal kurmaya gerek yok. Defansı adeta çiftlik gibi açıklar veren bir Yeni Malatyaspor maçının 5 gollük gazıyla bu maça bakmamak lazım. Takımın değeri neredeyse tüm Süper Lig takımlarının toplamı kadar olan AS Roma iki maçın da ağır favorisi. Aslında sadece Trabzonspor değil, Türk futbolu Avrupa'nın son dönem çok gerisinde kaldı malesef, iki üç senedir bir iki istisna hariç Avrupa kupalarından tüm takımlarımızın ilk turlardan elenmeleri, milli takımın da Euro 2020'de ayakta dahi duramadan üç maçta da nakavt olması, üzerinde ciddi düşünülmesi ve hesap sorulması gereken başarısızlıklar. Halbuki 10-15 sene öncesine kadar her takımla başa baş oynama özgüveni kazanmışken bugün yine seksenlere geri dönmüş olmak cidden acı. Ki seksenlerde bu maç oynansa Trabzonspor yine evinde, efsane stadı Hüseyin Avni Aker'de favori olur, ne yapar eder bu maçı 1-0 alırdı.
Polyanna mod: Şimdi de iyimser mod veya "Roma da kim la" diyen yürek yemiş taraftar modumu açarak devam ediyorum. Rakip Roma olunca aklıma nedense ilk gelen "Trabzon imparatorlukların çöktüğü yerdir aslanım" pankartı ve yine ondan çok seneler önce Ali Sami Yen'de gittiğim GS Roma maçı… Normalde çok ciddiye alacağım bir İtalyan ekibi değil Roma. Yani Juventus, Milan veya bir Inter gibi yenilmez değiller neticede benim gözümde. Ki Inter ile dört defa karşılaşıp ikisini kazanmış bir takımız. Ki Pirlo'lu Buffon'lu Juventus'u da sahasında hakemle elimizden kaçırdığımızı o gün Torino'da tribünde olan bir taraftar olarak söyleyebilirim.
İtalyan futbol dünyası muhtemelen hala Avrupa şampiyonu olmanın sarhoşluğu içinde, normal koşullarda böylesi bir maçta büyük bir avantaja dönüşebilirdi bu sarhoşluk. Özellikle Roma'nın ilk resmi maçı olduğu düşünüldüğünde. Ama Mourinho yönetiminde, transferde bu sezon 90 milyon Euro gibi kendi bütçesi için bile astronomik bir para harcayan Roma sanki yeni bir şeyler deniyor gibi. Ama her zaman derim ya, böylesi maçlar oyuncuların etiketiyle değil, o gün sahadaki oyunlarıyla kazanılır. Eğer rakibi kadar koşar ve son topa kadar mücadele ederse, Nwakaeme ve Hamsik, Gervinho gibi etkili yıldızlarıyla ve Bakasetas gibi savaşçılarıyla goller bulacak, Edgar Ie, Vitor Hugo ve Uğurcan Çakır ile kalesine duvar örecek, takımca iyi savunma yapabilecek bir Trabzonspor, futbolu özlemiş seyircisinin desteği ile şanlı tarihine bir Avrupa zaferi daha yazdırabilir. Dahası kim bilir sürpriz gollerle iki veya daha fazla fark bulup Roma'daki rövanşa iyi bir avantajla bile gidebilir.
Bir de her ne kadar geldiğinden beri kızsam ve eleştirsem de Abdullah Avcı'nın bir teknik adam olarak çıktığı böyle maçlarda; küçümsenen, şans verilmeyen takımlarla aynı diğer beğenmediğim teknik direktör Ersun Yanal gibi favori rakiplere sürpriz yapabilme potansiyeli var. Yeni Malatyaspor maçında sadece 2 korner kullanan Trabzonspor, ilk Molde maçı gibi oyunu rakip sahaya yığarsa yaz boyunca çalıştığı gibi duran toplardan da goller bulabilir. Ki o maçtaki gibi 17 korner olmasa bile 6-7 korner bulursak en az birini değerlendiririz diye düşünüyorum. Ne diyelim, Allah utandırmasın, kaleye her vurduğumuz gol olsun, futbol şansı bu akşam bizim yanımızda olsun. Şanımızla kazanalım, Roma da Trabzon'da yıktığımız devler arasında bir başka İtalyan takımın adı olsun.
Not ve düzeltme: 138. maç demişken şöyle bir genel bilgi vereyim. Geride kalan 137 maçta 50 galibiyetimiz, 36 beraberliğimiz, 51 mağlubiyetimiz ile yine de galibiyet oranı en yüksek Türk takımıyız. Dilerim 51. galibiyetimizi bu gece Mourinho'nun Roma'sına karşı alırız. Sonuçta seneler sonra kimse sezonun ilk maçıydı demeyecek, yendin mi, yenildin mi ona ve kadrolara bakacaklar.
Trabzonsporumuz için çok zor maç, hayal kurmaya gerek yok. Defansı adeta çiftlik gibi açıklar veren bir Yeni Malatyaspor maçının 5 gollük gazıyla bu maça bakmamak lazım. Takımın değeri neredeyse tüm Süper Lig takımlarının toplamı kadar olan AS Roma iki maçın da ağır favorisi. Aslında sadece Trabzonspor değil, Türk futbolu Avrupa'nın son dönem çok gerisinde kaldı malesef, iki üç senedir bir iki istisna hariç Avrupa kupalarından tüm takımlarımızın ilk turlardan elenmeleri, milli takımın da Euro 2020'de ayakta dahi duramadan üç maçta da nakavt olması, üzerinde ciddi düşünülmesi ve hesap sorulması gereken başarısızlıklar. Halbuki 10-15 sene öncesine kadar her takımla başa baş oynama özgüveni kazanmışken bugün yine seksenlere geri dönmüş olmak cidden acı. Ki seksenlerde bu maç oynansa Trabzonspor yine evinde, efsane stadı Hüseyin Avni Aker'de favori olur, ne yapar eder bu maçı 1-0 alırdı.
Polyanna mod: Şimdi de iyimser mod veya "Roma da kim la" diyen yürek yemiş taraftar modumu açarak devam ediyorum. Rakip Roma olunca aklıma nedense ilk gelen "Trabzon imparatorlukların çöktüğü yerdir aslanım" pankartı ve yine ondan çok seneler önce Ali Sami Yen'de gittiğim GS Roma maçı… Normalde çok ciddiye alacağım bir İtalyan ekibi değil Roma. Yani Juventus, Milan veya bir Inter gibi yenilmez değiller neticede benim gözümde. Ki Inter ile dört defa karşılaşıp ikisini kazanmış bir takımız. Ki Pirlo'lu Buffon'lu Juventus'u da sahasında hakemle elimizden kaçırdığımızı o gün Torino'da tribünde olan bir taraftar olarak söyleyebilirim.
İtalyan futbol dünyası muhtemelen hala Avrupa şampiyonu olmanın sarhoşluğu içinde, normal koşullarda böylesi bir maçta büyük bir avantaja dönüşebilirdi bu sarhoşluk. Özellikle Roma'nın ilk resmi maçı olduğu düşünüldüğünde. Ama Mourinho yönetiminde, transferde bu sezon 90 milyon Euro gibi kendi bütçesi için bile astronomik bir para harcayan Roma sanki yeni bir şeyler deniyor gibi. Ama her zaman derim ya, böylesi maçlar oyuncuların etiketiyle değil, o gün sahadaki oyunlarıyla kazanılır. Eğer rakibi kadar koşar ve son topa kadar mücadele ederse, Nwakaeme ve Hamsik, Gervinho gibi etkili yıldızlarıyla ve Bakasetas gibi savaşçılarıyla goller bulacak, Edgar Ie, Vitor Hugo ve Uğurcan Çakır ile kalesine duvar örecek, takımca iyi savunma yapabilecek bir Trabzonspor, futbolu özlemiş seyircisinin desteği ile şanlı tarihine bir Avrupa zaferi daha yazdırabilir. Dahası kim bilir sürpriz gollerle iki veya daha fazla fark bulup Roma'daki rövanşa iyi bir avantajla bile gidebilir.
Bir de her ne kadar geldiğinden beri kızsam ve eleştirsem de Abdullah Avcı'nın bir teknik adam olarak çıktığı böyle maçlarda; küçümsenen, şans verilmeyen takımlarla aynı diğer beğenmediğim teknik direktör Ersun Yanal gibi favori rakiplere sürpriz yapabilme potansiyeli var. Yeni Malatyaspor maçında sadece 2 korner kullanan Trabzonspor, ilk Molde maçı gibi oyunu rakip sahaya yığarsa yaz boyunca çalıştığı gibi duran toplardan da goller bulabilir. Ki o maçtaki gibi 17 korner olmasa bile 6-7 korner bulursak en az birini değerlendiririz diye düşünüyorum. Ne diyelim, Allah utandırmasın, kaleye her vurduğumuz gol olsun, futbol şansı bu akşam bizim yanımızda olsun. Şanımızla kazanalım, Roma da Trabzon'da yıktığımız devler arasında bir başka İtalyan takımın adı olsun.
Not ve düzeltme: 138. maç demişken şöyle bir genel bilgi vereyim. Geride kalan 137 maçta 50 galibiyetimiz, 36 beraberliğimiz, 51 mağlubiyetimiz ile yine de galibiyet oranı en yüksek Türk takımıyız. Dilerim 51. galibiyetimizi bu gece Mourinho'nun Roma'sına karşı alırız. Sonuçta seneler sonra kimse sezonun ilk maçıydı demeyecek, yendin mi, yenildin mi ona ve kadrolara bakacaklar.