Olimpiyatların belkemiği atletizm başlayınca Türkiye'nin durumunu merak ettim. 16 sporcu yarışacakmış. Dört atlet yürüyüş, iki 400 metre engelli, iki 3 adım atlama, iki yüksek atlama, birer atlet çekic, gülle ve cirit atma, bir sırıkla atlama, bir maraton ve bir adet de 100 metrede yarışacaklar. En gözde dallardan sprint ve kısa mesafe koşularda üç atletimiz var. 12 yıl önce Londra Olimpiyatları'nda atletizmde toplam 33 sporcu yarışmıştı. Kadınlarda 100, 400 ve 800 metre; 100 ve 400 metre engelli ve 4x400 bayrak yarışında yarışmışlardı. Ne oldu da o zaman bir ton sporcu yarışırken şimdi kimse kalmamış?
Hikayeyi biraz başa saracak olursak, Türk sporunun başına gelmiş en büyük felaketlerden biri olan AKP'nin eski spor bakanı Faruk Nafiz Özak ve Suat Kılıç'a toslarız. Özellikle hırslı bakan Kılıç, sporda AKP damgasını gavura vurur gibi vurmak için elinden geleni yapmış, bugün bile peşimizi bırakmayan skandalların ortasında zeytinyağı gibi yüzmüştür. Bir örnek vereyim: Aslı Çakır Alptekin 2012 Londra Olimpiyatları'nda 1500 metrede Olimpiyat altınını kazanmıştı. İkinci sırada da Gamze Bulut vardı. Duble yaptılar yani. Sonra CAS, Aslı Çakır'ın doping yaptığının ortaya çıkmasıyla madalyayı ondan alıp ikinci sıradaki Gamze Bulut'a verdi. Sonra Gamze Bulut'un da dopingli çıkmasıyla hem altın hem gümüş madalya gitti. Hatta bunların dünya ve Avrupa şampiyonluklarındaki dereceleri de silindi. Aslı Çakır ömür boyu men cezası aldı falan. Sonuçta atletizmde alt yaş gruplarında, atletizm liglerinde, bölgesel şampiyonluklarda parlak dereceler yapmamış Türk sporcuların birden bire Olimpiyat altınını ve gümüşü alması gibi abuk sabuk durumlar yaşandı. Şimdi kaynağını bulmak için uğraşamayacağım ama o Olimpiyatlarda başka ülkelerden sporcularla yapılan röportajlarda, altın ve gümüş alan Türk sporcuları tanımadıklarını, geçmiş yarışlarda birlikte yarışmadıklarını, bir anda ortaya çıkıp madalyaları almalarının alışılmadık olmadığını söylüyorlardı. 2012 Olimpiyat oyunlarında Türkiye'den katılan 9 sporcu doping gerekçesiyle diskalifiye edildi. Dopingde Rusya'nın ardından ikinci olduk. Doping sonuçları gelene kadar ve dereceler iptal edilene kadar dopingle gelen başarının kaymağını yemeye çalışan AK Parti ve Suat Kılıç işler tepe taklak olunca kıvırdılar tabii. Tabii Suat Kılıç hakkında verilen gensoru önergesi de dönemin AK Parti'lileri tarafından reddedilmişti. Bu işten ülke içinde kimse doğru dürüst bedel ödemeden sıyrıldı. Sonuçta atletizm altyapısı tarumar oldu. Çocukların idolü olabilecek sporcular rezil oldu (Türkiye'de ne kadar olunursa tabii). Haliyle insanlar atletizme şüpheyle bakmaya başladı. Doping gölgesinde güdük kalan alanlarda sporcu yetiştiremiyorsak biraz da bundandır.
Hikayeyi biraz başa saracak olursak, Türk sporunun başına gelmiş en büyük felaketlerden biri olan AKP'nin eski spor bakanı Faruk Nafiz Özak ve Suat Kılıç'a toslarız. Özellikle hırslı bakan Kılıç, sporda AKP damgasını gavura vurur gibi vurmak için elinden geleni yapmış, bugün bile peşimizi bırakmayan skandalların ortasında zeytinyağı gibi yüzmüştür. Bir örnek vereyim: Aslı Çakır Alptekin 2012 Londra Olimpiyatları'nda 1500 metrede Olimpiyat altınını kazanmıştı. İkinci sırada da Gamze Bulut vardı. Duble yaptılar yani. Sonra CAS, Aslı Çakır'ın doping yaptığının ortaya çıkmasıyla madalyayı ondan alıp ikinci sıradaki Gamze Bulut'a verdi. Sonra Gamze Bulut'un da dopingli çıkmasıyla hem altın hem gümüş madalya gitti. Hatta bunların dünya ve Avrupa şampiyonluklarındaki dereceleri de silindi. Aslı Çakır ömür boyu men cezası aldı falan. Sonuçta atletizmde alt yaş gruplarında, atletizm liglerinde, bölgesel şampiyonluklarda parlak dereceler yapmamış Türk sporcuların birden bire Olimpiyat altınını ve gümüşü alması gibi abuk sabuk durumlar yaşandı. Şimdi kaynağını bulmak için uğraşamayacağım ama o Olimpiyatlarda başka ülkelerden sporcularla yapılan röportajlarda, altın ve gümüş alan Türk sporcuları tanımadıklarını, geçmiş yarışlarda birlikte yarışmadıklarını, bir anda ortaya çıkıp madalyaları almalarının alışılmadık olmadığını söylüyorlardı. 2012 Olimpiyat oyunlarında Türkiye'den katılan 9 sporcu doping gerekçesiyle diskalifiye edildi. Dopingde Rusya'nın ardından ikinci olduk. Doping sonuçları gelene kadar ve dereceler iptal edilene kadar dopingle gelen başarının kaymağını yemeye çalışan AK Parti ve Suat Kılıç işler tepe taklak olunca kıvırdılar tabii. Tabii Suat Kılıç hakkında verilen gensoru önergesi de dönemin AK Parti'lileri tarafından reddedilmişti. Bu işten ülke içinde kimse doğru dürüst bedel ödemeden sıyrıldı. Sonuçta atletizm altyapısı tarumar oldu. Çocukların idolü olabilecek sporcular rezil oldu (Türkiye'de ne kadar olunursa tabii). Haliyle insanlar atletizme şüpheyle bakmaya başladı. Doping gölgesinde güdük kalan alanlarda sporcu yetiştiremiyorsak biraz da bundandır.