2024 Ekonomik Krizi: Türkiye'nin Krizden Çıkış Stratejisi
Türkiye, 2024 yılında ekonomik bir krizin pençesinde. Enflasyon artıyor, fiyatlar yükseliyor ve vatandaşın alım gücü düşüyor. Bu zorlu dönemde, hükümetin ve vatandaşların alınması gereken önlemler neler? Gelin birlikte inceleyelim.
Sıcaktan bunaldınız mı? Klima taktırmak istiyorsunuz ama fiyatlara şok oldunuz. Evet, 9.000 BTU/12.000 BTU klimalar artık 20.000 liraya ulaşıyor ve bu fiyata kaliteli bir marka bulmak zor. Tatile çıkmak istiyorsunuz ama bir o kadar da endişelisiniz. İki kişilik bir akşam yemeği için en az 500 lira, ailece dışarıda yemek yemek isterseniz hesaba en az 1.000 lira eklemeniz gerekiyor. Tatil mi? Tatil sabit maaşlıların, dar gelirli vatandaşlarımızın ve işçilerimizin lüks bir hayali haline geldi. 3 yıldızlı oteller sezondaki fiyatlarıyla 25-30 bin liraya ulaşıyor ve bu fiyatlar çoğu kişiyi korkutuyor.
Teknoloji ürünlerine baktığımızda da durum içler acısı. Telefon, tablet ya da bilgisayar almak istiyorsanız, en ucuz seçenekleri bile 15.000 liradan başlıyor. Öğrenci vergi indirimi olarak sunulan 9.500 liralık teklif ise şaka gibi kalıyor. Bu parayla Pakistan'da sokakta satılan telefonlar alınabilir durumdayken, yerli üreticiler fiyatları güncellemekte bile tenezzül etmiyor.
Konfeksiyon sektörü de durgunluğun pençesinde. Arap ve Rus turistlerin desteği olmasaydı, üç büyük konfeksiyon şirketimiz ya küçülür ya da kapılarını kapatırdı. Lüks konfeksiyon mağazaları ise sadece oligark ve zengin Araplara kaldı. Onlar da kiralarını ödeyemezse, işler daha da kötüye gidebilir.
Pazarlarda sebze ve meyve fiyatları uçtu, vatandaş perişan. Eskiden kilo ile alınan meyveler artık tane ile satın alınabiliyor. Karpuz, kavun gibi mevsim meyveleri bile ucuz değil. Et ve balık fiyatları ise zaten astronomik seviyede.
Bu durum, vatandaşlarımızı sosyal olarak da etkiliyor. İnsanlar içine kapanık hale geliyor, mutsuz, huzursuz ve depresif bir tablo ortaya çıkıyor. Milyonlarca sabit gelirli vatandaşımızın enerjisi bu ekonomik krizle birlikte birikip birikip patlıyor.
Peki, bu krizden çıkış stratejimiz ne olmalı? Kurban Bayramı, okulların tatili ve Babalar Günü kombosu ile perakende ve turizm sektöründe bir canlanma yaşanabilir, ancak bunun kalıcı olması için daha kapsamlı önlemler alınmalı. Muhalefet partileri bu konuda ne yapıyor? 5 yerden maaş alan bürokratlar, mafyaya verilen devlet kredileri... Krizin sebepleri ortaya çıkarılmalı ve sorumlular cezalandırılmalı.
Bu ekonomik krizden çıkışın yolu, adalet mekanizmasının düzeltilmesinden geçiyor. Yolsuzluğa bulaşanların hesap vermesi, vatandaşın güveninin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Gençlere yatırım yapılması, iş imkanlarının artırılması ve enflasyonun düşürülmesi önceliklerimiz olmalı.
Erken seçim tartışmaları da gündemde. AKP hükümeti, bu krizi fırsat bilerek erken seçime gidebilir, ancak bu kararın sonuçları ağır olabilir. Seçimlerin ertelenmesi, ekonomik istikrarsızlığı daha da derinleştirebilir.
Türkiye'nin ekonomik krizden çıkış stratejisi, adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik üzerine kurulmalıdır. Vatandaşın güveni yeniden kazanılmalı, yolsuzluğa bulaşanların cezasız kalmaması sağlanmalıdır. Bu zorlu süreçte, toplumun tüm kesimlerinin dayanışma içinde olması ve hükümetin de etkili politikalar üretmesi gerekiyor. Aksi takdirde, ekonomik krizin etkileri daha da derinleşerek toplumun tüm kesimlerini etkileyebilir.
Türkiye, 2024 yılında ekonomik bir krizin pençesinde. Enflasyon artıyor, fiyatlar yükseliyor ve vatandaşın alım gücü düşüyor. Bu zorlu dönemde, hükümetin ve vatandaşların alınması gereken önlemler neler? Gelin birlikte inceleyelim.
Sıcaktan bunaldınız mı? Klima taktırmak istiyorsunuz ama fiyatlara şok oldunuz. Evet, 9.000 BTU/12.000 BTU klimalar artık 20.000 liraya ulaşıyor ve bu fiyata kaliteli bir marka bulmak zor. Tatile çıkmak istiyorsunuz ama bir o kadar da endişelisiniz. İki kişilik bir akşam yemeği için en az 500 lira, ailece dışarıda yemek yemek isterseniz hesaba en az 1.000 lira eklemeniz gerekiyor. Tatil mi? Tatil sabit maaşlıların, dar gelirli vatandaşlarımızın ve işçilerimizin lüks bir hayali haline geldi. 3 yıldızlı oteller sezondaki fiyatlarıyla 25-30 bin liraya ulaşıyor ve bu fiyatlar çoğu kişiyi korkutuyor.
Teknoloji ürünlerine baktığımızda da durum içler acısı. Telefon, tablet ya da bilgisayar almak istiyorsanız, en ucuz seçenekleri bile 15.000 liradan başlıyor. Öğrenci vergi indirimi olarak sunulan 9.500 liralık teklif ise şaka gibi kalıyor. Bu parayla Pakistan'da sokakta satılan telefonlar alınabilir durumdayken, yerli üreticiler fiyatları güncellemekte bile tenezzül etmiyor.
Konfeksiyon sektörü de durgunluğun pençesinde. Arap ve Rus turistlerin desteği olmasaydı, üç büyük konfeksiyon şirketimiz ya küçülür ya da kapılarını kapatırdı. Lüks konfeksiyon mağazaları ise sadece oligark ve zengin Araplara kaldı. Onlar da kiralarını ödeyemezse, işler daha da kötüye gidebilir.
Pazarlarda sebze ve meyve fiyatları uçtu, vatandaş perişan. Eskiden kilo ile alınan meyveler artık tane ile satın alınabiliyor. Karpuz, kavun gibi mevsim meyveleri bile ucuz değil. Et ve balık fiyatları ise zaten astronomik seviyede.
Bu durum, vatandaşlarımızı sosyal olarak da etkiliyor. İnsanlar içine kapanık hale geliyor, mutsuz, huzursuz ve depresif bir tablo ortaya çıkıyor. Milyonlarca sabit gelirli vatandaşımızın enerjisi bu ekonomik krizle birlikte birikip birikip patlıyor.
Peki, bu krizden çıkış stratejimiz ne olmalı? Kurban Bayramı, okulların tatili ve Babalar Günü kombosu ile perakende ve turizm sektöründe bir canlanma yaşanabilir, ancak bunun kalıcı olması için daha kapsamlı önlemler alınmalı. Muhalefet partileri bu konuda ne yapıyor? 5 yerden maaş alan bürokratlar, mafyaya verilen devlet kredileri... Krizin sebepleri ortaya çıkarılmalı ve sorumlular cezalandırılmalı.
Bu ekonomik krizden çıkışın yolu, adalet mekanizmasının düzeltilmesinden geçiyor. Yolsuzluğa bulaşanların hesap vermesi, vatandaşın güveninin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Gençlere yatırım yapılması, iş imkanlarının artırılması ve enflasyonun düşürülmesi önceliklerimiz olmalı.
Erken seçim tartışmaları da gündemde. AKP hükümeti, bu krizi fırsat bilerek erken seçime gidebilir, ancak bu kararın sonuçları ağır olabilir. Seçimlerin ertelenmesi, ekonomik istikrarsızlığı daha da derinleştirebilir.
Türkiye'nin ekonomik krizden çıkış stratejisi, adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik üzerine kurulmalıdır. Vatandaşın güveni yeniden kazanılmalı, yolsuzluğa bulaşanların cezasız kalmaması sağlanmalıdır. Bu zorlu süreçte, toplumun tüm kesimlerinin dayanışma içinde olması ve hükümetin de etkili politikalar üretmesi gerekiyor. Aksi takdirde, ekonomik krizin etkileri daha da derinleşerek toplumun tüm kesimlerini etkileyebilir.
