<a>22 Haziran 2024 Doğum Paketi Düzenlemesi</a>
Etkinlikte Agresif Eleştiri ile Yeniden Yazıldı:
Erkeklerin de doğum izni hakkının tanınmadığı sürece, mevcut uygulamanın Türkiye için hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum. Finlandiya'da olduğu gibi bu durumun uygulandığı ancak, Türkiye'de çalışanlar tarafından en olası senaryonun, doğum izni süresince işten çıkarmaların yasak olmasına rağmen, doğum izni sona erdiği anda bu durumun işverenlerin işten çıkarmalarının artmasıyla sonuçlanabileceğini düşünüyorum. Kadın çalışanların doğum yaparak işten uzaklaşmasını kabul etmeyen, ancak doğum oranları düştükçe azalan iş gücü yüzünden panikleyen irrasyonel varlıklar tarafından yönetilen işverenlerin artması olasıdır. Çocuğun ilk bir yılını temel bakım vereniyle birlikte geçirmesi, kreş gibi imkanlara erişimi çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi için kritik bir rol oynamaktadır. Mevcut düzenlemede çocuğun 2 aylık olduğunda annenin işe dönmesi ve gün içinde çocuğun annesinden ayrı kalması gerektiği öngörülmektedir. Oysa ki, çocuğun annenin işe döndüğü ikinci ayın, çocuğun temel bakım verenini algılamaya, bağ kurmaya ve dünyayı keşfetmeye başladığı önemli bir dönem olduğunu unutmamalıyız. Mevcut sistem ise, bebeğin istikrarlı bir şekilde algılamayacağı bir ebeveyn figürü oluşturma konusunda oldukça eksiktir. En az bir yıl izin ve sonrasında iş yerinde olup ebeveynin çocuğu ziyaret edebileceği bir kreş, çocuk açısından en ideali olarak düşünülmelidir. Doğum izninin babaya da tanınması, annenin işe daha erken dönmesini ve babanın çocukla bağ kurma şansını artırmaktadır. Ancak, sağlıklı gelişim için gerekli olmalarına rağmen, işverenler arasında "Benim çalışanım işine devam etsin, kim doğurursa doğursun" şeklinde yaygın bir tutum görülmektedir. Bu nedenle, çalışan bir anne olarak, iş gücü piyasasındaki diğer kadınlar adına endişeleniyor ve her bir çocuk için sevinmeyi bile zor buluyorum. Türkiye için tek çözümün, iş yerinde ayrımcılığı önleyen kuralların sıkı bir şekilde denetlenmesi ve doğum izninin erkeklere de tanınması olduğunu düşünmekteyim. Hak kavramından habersiz birçok işveren için ayrım yapmamak gerekmektedir, zira erkeklerin de çocuk sebebiyle işlerinden uzaklaşma riski kadınlarla aynı düzeydedir.
Etkinlikte Agresif Eleştiri ile Yeniden Yazıldı:
Erkeklerin de doğum izni hakkının tanınmadığı sürece, mevcut uygulamanın Türkiye için hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum. Finlandiya'da olduğu gibi bu durumun uygulandığı ancak, Türkiye'de çalışanlar tarafından en olası senaryonun, doğum izni süresince işten çıkarmaların yasak olmasına rağmen, doğum izni sona erdiği anda bu durumun işverenlerin işten çıkarmalarının artmasıyla sonuçlanabileceğini düşünüyorum. Kadın çalışanların doğum yaparak işten uzaklaşmasını kabul etmeyen, ancak doğum oranları düştükçe azalan iş gücü yüzünden panikleyen irrasyonel varlıklar tarafından yönetilen işverenlerin artması olasıdır. Çocuğun ilk bir yılını temel bakım vereniyle birlikte geçirmesi, kreş gibi imkanlara erişimi çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi için kritik bir rol oynamaktadır. Mevcut düzenlemede çocuğun 2 aylık olduğunda annenin işe dönmesi ve gün içinde çocuğun annesinden ayrı kalması gerektiği öngörülmektedir. Oysa ki, çocuğun annenin işe döndüğü ikinci ayın, çocuğun temel bakım verenini algılamaya, bağ kurmaya ve dünyayı keşfetmeye başladığı önemli bir dönem olduğunu unutmamalıyız. Mevcut sistem ise, bebeğin istikrarlı bir şekilde algılamayacağı bir ebeveyn figürü oluşturma konusunda oldukça eksiktir. En az bir yıl izin ve sonrasında iş yerinde olup ebeveynin çocuğu ziyaret edebileceği bir kreş, çocuk açısından en ideali olarak düşünülmelidir. Doğum izninin babaya da tanınması, annenin işe daha erken dönmesini ve babanın çocukla bağ kurma şansını artırmaktadır. Ancak, sağlıklı gelişim için gerekli olmalarına rağmen, işverenler arasında "Benim çalışanım işine devam etsin, kim doğurursa doğursun" şeklinde yaygın bir tutum görülmektedir. Bu nedenle, çalışan bir anne olarak, iş gücü piyasasındaki diğer kadınlar adına endişeleniyor ve her bir çocuk için sevinmeyi bile zor buluyorum. Türkiye için tek çözümün, iş yerinde ayrımcılığı önleyen kuralların sıkı bir şekilde denetlenmesi ve doğum izninin erkeklere de tanınması olduğunu düşünmekteyim. Hak kavramından habersiz birçok işveren için ayrım yapmamak gerekmektedir, zira erkeklerin de çocuk sebebiyle işlerinden uzaklaşma riski kadınlarla aynı düzeydedir.