Azgınlığı, hasreti, bütün duyguları. Solo aşkını, Coverdale sevdasını; her çalındığında mutluluktan uçulan onlarca parçayla. Aşmış insanların bunları bir de tam yanıbaşımızda canlı çalmasıyla boşaltacağı, sanırım ortasında büyük bir kitlenin kalpten gideceği inanılmaz bir konser. Çünkü bazıları için onlar birçok tanrıyla aynı kefededir. Popüler değil, daha çok özenmeye doymuş bir kitlenin kusursuz müzik karşısında istemsiz üyesi oldukları bir topluluktur. Onları sevenlerin topluluğu. Bir sözleri bile bir anda yüzlercesini tanımlar, yıllarca kendileri yapamamış, tanımlayamamış olsa bile. Coverdale'e, haykırmalarla, nereye geldiği izah edilecek efsanevi insanların İstanbul konseri. Kısacası. -Like a drifter I was born to walk alone, I made up my mind, I ain't wasting no more time, Here I go again..