3. dünya savaşının sonucu
Bilim kurguda sıkça işlenen bir konu olan üçüncü dünya savaşı, günümüz toplumlarının uzun süren kısmi barış döneminden sonra yaşadığı toplu çatışmanın dehşetini ve sonuçlarını kavrayamayacak kadar uzakta bir tehlikedir. Son yüzyılda gelişen teknolojilerle üretilen savaş makineleri genellikle sadece tatbikatlarda veya yerel çatışmalarda kullanılmıştır. Ancak soğuk savaş döneminden bu yana stoklarda bekleyen kitle imha silahlarının karşılıklı olarak kullanılması durumunda, dünya tam anlamıyla bir çöl gezegenine dönüşebilir.
Nükleer savaşın dehşeti, Hiroşima ve Nagasaki'nin acısından bile daha büyük olacaktır. Anında yüz binlerce insanın ölümü, radyasyonun etkisiyle kanser ve genetik bozuklukların artması, tarım alanlarının verimsiz hale gelmesi, şehirlerin yıkıma uğraması ve toplumun tamamen çökmesi gibi felaketlerle karşı karşıya kalınabilir. Kapitalizmin getirdiği toplum, bu gerçeği sadece bir film senaryosu sanıyor. Ardı ardına gelen nükleer patlamaların yol açacağı dünya çapındaki felaket, iklim değişikliklerini de tetikleyerek "nükleer kış" adı verilen, atmosferi soğutan ve güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engelleyen bir etkiye neden olabilir.
Tüm bunlar bilim kurgu hikayelerinde değil, gerçek hayatta karşılaşılabilen riskler. İnsanlığın bu tür bir yıkıma sürüklenmesi, medeniyet için bir sonun başlangıcı olabilir. Politikacılar, nükleer savaşın beraberinde getirdiği dehşeti sadece kitaplarda veya filmlerde değil, gerçek hayatta da düşünmelidir. Bir kez bu yola başvurulduğunda, geri dönüş mümkün olmayabilir. 21. yüzyılın teknolojik ilerlemelerle dolu başlangıcında, dünya soğuk savaş döneminin geride kalan ve köhnemiş fikirlerle yönetilmekte, çıkarcı, hilekar ve erdemsiz politikacıların kontrolü altındadır. İnsanlığın bu yüzyıldaki sınavı çok daha zorlu olacak gibi görünmektedir.
Bilim kurguda sıkça işlenen bir konu olan üçüncü dünya savaşı, günümüz toplumlarının uzun süren kısmi barış döneminden sonra yaşadığı toplu çatışmanın dehşetini ve sonuçlarını kavrayamayacak kadar uzakta bir tehlikedir. Son yüzyılda gelişen teknolojilerle üretilen savaş makineleri genellikle sadece tatbikatlarda veya yerel çatışmalarda kullanılmıştır. Ancak soğuk savaş döneminden bu yana stoklarda bekleyen kitle imha silahlarının karşılıklı olarak kullanılması durumunda, dünya tam anlamıyla bir çöl gezegenine dönüşebilir.
Nükleer savaşın dehşeti, Hiroşima ve Nagasaki'nin acısından bile daha büyük olacaktır. Anında yüz binlerce insanın ölümü, radyasyonun etkisiyle kanser ve genetik bozuklukların artması, tarım alanlarının verimsiz hale gelmesi, şehirlerin yıkıma uğraması ve toplumun tamamen çökmesi gibi felaketlerle karşı karşıya kalınabilir. Kapitalizmin getirdiği toplum, bu gerçeği sadece bir film senaryosu sanıyor. Ardı ardına gelen nükleer patlamaların yol açacağı dünya çapındaki felaket, iklim değişikliklerini de tetikleyerek "nükleer kış" adı verilen, atmosferi soğutan ve güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engelleyen bir etkiye neden olabilir.
Tüm bunlar bilim kurgu hikayelerinde değil, gerçek hayatta karşılaşılabilen riskler. İnsanlığın bu tür bir yıkıma sürüklenmesi, medeniyet için bir sonun başlangıcı olabilir. Politikacılar, nükleer savaşın beraberinde getirdiği dehşeti sadece kitaplarda veya filmlerde değil, gerçek hayatta da düşünmelidir. Bir kez bu yola başvurulduğunda, geri dönüş mümkün olmayabilir. 21. yüzyılın teknolojik ilerlemelerle dolu başlangıcında, dünya soğuk savaş döneminin geride kalan ve köhnemiş fikirlerle yönetilmekte, çıkarcı, hilekar ve erdemsiz politikacıların kontrolü altındadır. İnsanlığın bu yüzyıldaki sınavı çok daha zorlu olacak gibi görünmektedir.