35 Yaşında İş Arama Mücadelesi: Bir Öykü
"35 yaş sonrasında iş aramak zordur," diyerek başlamak istiyorum. Bu, birçok kişinin yaşadığı, ancak azının kabul ettiği bir gerçek. Kişisel deneyimimi paylaşmak istiyorum; çünkü biliyorum ki ben yalnız değilim.
46 ve 49 yaşlarımda iş aradım ve bu süreçte karşılaştığım zorluklar ve engeller hakkında konuşmak istiyorum. Bu yaşta iş aramanın getirdiği zorluklar, genç meslektaşlarımızın anlamadığı bir mücadele.
İş piyasasına geri dönmek için ilk adımı attığınızda, kendinizi bir çölde bulursunuz. İş ilanları genellikle genç ve dinamik adaylar aradığından, deneyimli profesyoneller için seçenekler sınırlıdır. Ayrıca, sektördeki değişimler ve dijital dönüşüm, bazı becerilerin eskimemesine neden olmuştur. Bu da bizim gibi 35 yaş üstü kişilerin yeniden eğitim görmesi veya kendini adapte etmesi gereken bir durum yaratır.
Ancak en zorlayıcı yön, yaş ayrımcılığıdır. İşverenler genellikle genç adayları tercih eder ve 35 yaş üstü kişileri "riskli" olarak görürler. Bu durum, deneyimli profesyonellerin iş bulma şansını azaltır ve birçok yetenekli kişinin potansiyellerine ulaşamadan kariyerlerinin sonunu getirmesine neden olur.
Kişisel deneyimimde, bu yaş ayrımcılığını doğrudan yaşadım. İş görüşmelerine gittiğimde, karşımıza çıkan genç ve kaba patronlar, bize aşağılayıcı bakışlar atar ve küçümseyici tavırlar sergilerlerdi. Onların gözünde, sadece "pizza suratlı" yaşlı çalışanlardan ibaret olduğumuzu düşünüyorlardı. Bu durum, iş aramayı daha da zorlaştırdı ve bizi daha da dezavantajlı konuma soktu.
Kapitalist sistemin bu acımasız yüzü, biz 35 yaş üstü kişileri eziyor. Çalışma hayatımızın büyük bir kısmını verdiğimiz, ter döktüğümüz iş yerlerinden bir gün kovulmak ve yeniden işe alma sürecinde bu kadar zorlanmak, adil olmayan bir durum.
Ancak pes etmedik. Yeniden eğitim gördük, becerilerimizi geliştirdik ve kendimizi adapte ettik. Bu süreçte, yaşadığımız zorlukları ve karşılaştığımız engelleri aştıkça, dayanıklılığımız ve gücümüz arttı.
Bu deneyim bana, 35 yaş sonrasında iş aramanın zorluklarını ve yaş ayrımcılığının gerçekliğini gösterdi. Ancak aynı zamanda, bizim gibi kişilerin sahip olduğu değerli deneyim, bilgi birikimi ve adaptasyon yeteneği de var. İşverenlerin bu gerçeği görmezden gelmeleri ve gençlik yanılsamalarıyla hareket etmeleri, onların kaybıdır.
Bu yazı, 35 yaş üstü kişilerin yaşadığı zorluklara bir ses vermek içindir. Bizler, deneyimli profesyoneller olarak, hala çok şey verebilecek değerli varlıklar olduğumuzu hatırlatmak istiyoruz. Yaş ayrımcılığına karşı durmalı ve iş piyasasında adaletin sağlanması için mücadele etmeliyiz.
Bu zorlu süreçte, dayanıklılık ve umudu elden bırakmamak önemlidir. Kendimize güvenmeli ve becerilerimizi en iyi şekilde sergileme fırsatını bulacağımıza inanmalıyız. İşverenlerin gözünde bir "pizza suratlı yaşlı" olmaktan öte, deneyimli, bilgili ve adaptasyon yeteneği yüksek profesyoneller olduğumuzu hatırlatmak istiyorum.
Birlikte, bu zorlu mücadeleyi verebilir ve 35 yaş sonrasında da başarılı kariyerler inşa edebiliriz. Yaş ayrımcılığına karşı duralım ve kendimizi kanıtlayalım!
"35 yaş sonrasında iş aramak zordur," diyerek başlamak istiyorum. Bu, birçok kişinin yaşadığı, ancak azının kabul ettiği bir gerçek. Kişisel deneyimimi paylaşmak istiyorum; çünkü biliyorum ki ben yalnız değilim.
46 ve 49 yaşlarımda iş aradım ve bu süreçte karşılaştığım zorluklar ve engeller hakkında konuşmak istiyorum. Bu yaşta iş aramanın getirdiği zorluklar, genç meslektaşlarımızın anlamadığı bir mücadele.
İş piyasasına geri dönmek için ilk adımı attığınızda, kendinizi bir çölde bulursunuz. İş ilanları genellikle genç ve dinamik adaylar aradığından, deneyimli profesyoneller için seçenekler sınırlıdır. Ayrıca, sektördeki değişimler ve dijital dönüşüm, bazı becerilerin eskimemesine neden olmuştur. Bu da bizim gibi 35 yaş üstü kişilerin yeniden eğitim görmesi veya kendini adapte etmesi gereken bir durum yaratır.
Ancak en zorlayıcı yön, yaş ayrımcılığıdır. İşverenler genellikle genç adayları tercih eder ve 35 yaş üstü kişileri "riskli" olarak görürler. Bu durum, deneyimli profesyonellerin iş bulma şansını azaltır ve birçok yetenekli kişinin potansiyellerine ulaşamadan kariyerlerinin sonunu getirmesine neden olur.
Kişisel deneyimimde, bu yaş ayrımcılığını doğrudan yaşadım. İş görüşmelerine gittiğimde, karşımıza çıkan genç ve kaba patronlar, bize aşağılayıcı bakışlar atar ve küçümseyici tavırlar sergilerlerdi. Onların gözünde, sadece "pizza suratlı" yaşlı çalışanlardan ibaret olduğumuzu düşünüyorlardı. Bu durum, iş aramayı daha da zorlaştırdı ve bizi daha da dezavantajlı konuma soktu.
Kapitalist sistemin bu acımasız yüzü, biz 35 yaş üstü kişileri eziyor. Çalışma hayatımızın büyük bir kısmını verdiğimiz, ter döktüğümüz iş yerlerinden bir gün kovulmak ve yeniden işe alma sürecinde bu kadar zorlanmak, adil olmayan bir durum.
Ancak pes etmedik. Yeniden eğitim gördük, becerilerimizi geliştirdik ve kendimizi adapte ettik. Bu süreçte, yaşadığımız zorlukları ve karşılaştığımız engelleri aştıkça, dayanıklılığımız ve gücümüz arttı.
Bu deneyim bana, 35 yaş sonrasında iş aramanın zorluklarını ve yaş ayrımcılığının gerçekliğini gösterdi. Ancak aynı zamanda, bizim gibi kişilerin sahip olduğu değerli deneyim, bilgi birikimi ve adaptasyon yeteneği de var. İşverenlerin bu gerçeği görmezden gelmeleri ve gençlik yanılsamalarıyla hareket etmeleri, onların kaybıdır.
Bu yazı, 35 yaş üstü kişilerin yaşadığı zorluklara bir ses vermek içindir. Bizler, deneyimli profesyoneller olarak, hala çok şey verebilecek değerli varlıklar olduğumuzu hatırlatmak istiyoruz. Yaş ayrımcılığına karşı durmalı ve iş piyasasında adaletin sağlanması için mücadele etmeliyiz.
Bu zorlu süreçte, dayanıklılık ve umudu elden bırakmamak önemlidir. Kendimize güvenmeli ve becerilerimizi en iyi şekilde sergileme fırsatını bulacağımıza inanmalıyız. İşverenlerin gözünde bir "pizza suratlı yaşlı" olmaktan öte, deneyimli, bilgili ve adaptasyon yeteneği yüksek profesyoneller olduğumuzu hatırlatmak istiyorum.
Birlikte, bu zorlu mücadeleyi verebilir ve 35 yaş sonrasında da başarılı kariyerler inşa edebiliriz. Yaş ayrımcılığına karşı duralım ve kendimizi kanıtlayalım!