35 yaşında, işi, evi, arabası olan ancak mutsuz bir erkeği düşünelim. O, varlıklarına indirgenmiş durumda, sadece güce tapınıyor ve diğer tüm kriterler önemsiz gibi görünüyor. Doğru olanı bilen, açıkça dile getiren bu adam yine de mutsuz. Çünkü hep yalnız olmuş, hep terk edilmiş bir adamın içinde insanlığı yitirenleri görmekten mutsuz olmaması mümkün değil. Varoluş şekli zorla değiştirilen, hiçbir seçenek bırakılmayan bu adamlara dünyayı verseniz bile yine mutsuz olacaklar. İçinde insanlık olmayan dünyalarında ne yapabilirler ki? Mutsuz olmak, onların hakkı. Parıltılı şeylere aldanıp, ulaşamadıklarını kıskanarak bakanlar mı mutlu? Hayır, gerçeklerin üzerinden uçup giden hayvanlar, neşeliler. Onlar, niçin mutsuz olacaklarını bile anlamazlar.