Hafta sonu D&R'da dolaşırken en çok satanlar bölümünde gözüme Ayşe Kulin'in kitabı ilişti. Daha önce 3-4 kitabını okuduğum ve beğendiğim için tereddüt etmeden alayım dedim. Telefon yerine kitaba yönelmek istedim ve ilk elime aldığımda kitabın sayfa sayısının az olmasına rağmen derin, sürükleyici ve dolu dolu bir hikayeyle karşılaşacağım hissine kapıldım. Nefes Nefese romanını anımsattı bana. Kitaba başladığımda karşıma çıkan 3 ana karakter; Sevda, Yusuf ve Selçuk beni içine çekti. Diğer yan karakterler ise hikayeye pek etki etmedi. Sevda, üniversitede eşiyle tanışıp evlenmiş, yüksek lisans yapmış, tahsilli, beyaz Türk kimliğine sahip 45-50 yaşlarındaki bir kadın. Eşi ise Demokrat Parti milletvekili. Durumu kötüleşen ekonomi nedeniyle Avrupa'ya para arayışında olan eşi, yıllardır pek değişmeyen bir tip aslında. Sevda ise eğitimli olmasına rağmen evde kalan, cemiyet hayatında yeri olan, statü sahibi bir hanımefendi. Beraber büyüdüğü kuzeni Selçuk ise evliliği pek yolunda gitmeyen, kendi halinde bir doktor. Selçuk ve eşi Narmanlı Apartmanı'nda yaşıyorlar ki bu apartman Nişantaşı semtinin en gözde yapısıdır. Ayşe Kulin ise 1941'de bu semtte doğmuş ve büyümüş. Yazar karakterleri oluştururken kendi çevresinden esintilerle ilerlemiş gibi görünüyor. İstanbul - Ankara arasındaki kültürel etkileşimler, ataerkil aile yapısı, dede evinde geçirilen yazlar ve karmaşık evlilik ilişkileri gibi... Hikaye, Taksim'de yaşanan olaylara karışan Yusuf'un Sevda'nın apartmanına sığınması ve aralarında geçen şehvetli aşkı 4 gün süresince anlatıyor. Kitabın arkasında 27 Mayıs 1960 yazsa da darbe dönemine dair çok az detay bulunuyor. Darbe konusu daha çok süs unsuru gibi eklenmiş gibi geldi bana. Yusuf ile Sevda arasındaki aşk hikayesi ise ne yazık ki derinlikten uzak, sıradan karakterler etrafında dönüyor. Yusuf, bilinçsizce solcu gruplara katılan genç bir alevi, Sevda ise evlilik hayatında sıkışıp kalmış, kaçamak yapma isteği hisseden bir kadın. Bu ilişki, özel ya da vurucu bir hikaye değil. Mutfakta oturup alkol alıp konuşmaya başladıklarında alevilik üzerine yapılan sığ konuşmalar, karakterlerin derinleşmediğini gösterdi. Tarihi ve felsefi konuların tartışıldığı bir sahne kitaba derinlik katabilirdi. Ancak yazar bu fırsatı kaçırmış gibi. Radyoda çalan "Kiss of Fire" şarkısı ise hikayeden bir hatıra olarak kaldı. Kitap, tarihi bir kurgu olmasa da karakterleriyle etkileyici bir hikaye sunabilirdi. Ancak beklentileri karşılayamadı. Kitaptan bir alıntıyla bitirelim: "Melahat Hanımlar taşınıyorlarmış? Nereye acaba?..." "Yeni bir semt var, Levent mi ne... Bahçeler içinde küçük villa tipi evler. Biz burada kalırsak Sedat'la düşünürüz valla..." "Yok, sen büyük şehir kızısın, banliyöler sana göre değil. Arkadaşların, alışverişin, sineman, tiyatroların yürüyüş mesafesinde olmalı. Levent uzak!" Bahsedilen villa tipi evler şimdilerde 100 milyon TL civarında ortalama fiyatlarla satılıyor. 