Sayılardan bahsediyor: öğretmen başına 16 öğrenci düşüyormuş. Burada sorunun ne olduğunu göremiyor. Okul ve sınıflardaki öğrenci dağılımının dengesiz olması. Aynı ekonomideki sorunlar gibi. Milli gelirin dağıtımı.
Ak Parti iktidarlarının tamamında genel bütçeden en yüksek pay sürekli olarak eğitime ayrıldı. 2002 yılında toplam sistemin içerisinde 540 bin öğretmenimiz var, 227 bin kişiyi de emekli olduğunu düşünüp düşersek 2002 yılı öncesinde atanmış 300 bin civarında öğretmenimiz olduğunu görürüz. Halihazırda bulunan 1 milyon 200 bin öğretmenimizin 800 bini Ak Parti tarafından atanmış. Bu çok önemli bir gösterge. Toplam okul sayımız; 2002 yılında 43 bin okulumuz var, şu an 74 bin okulumuz var, derslik sayımız ise 751 bin.
Fırsat eşitliği anlamında tabloyu göstermesi açısından ilginç bir veri var; 2002 yılında ilköğretimde ortalama olarak derslik başına 36 öğrenci düşüyordu. Bu yıl itibarıyla 23 öğrenci düşüyor. Öğretmen başına 28 öğrenci düşerken şimdi 16 öğrenci düşüyor.
Sürekli devrim: Troçkist bunlar. Belki de bu terimi bakan dışında onbinmilyon kişi onbinmilyon kez kullanmıştır, AK Parti'den, her konuda. Tarımdan sağlığa, ekonomiden ahlaka.
'Eğitim devrimi yapıldı' diye eğitim bilimleri kitaplarında ve fakültelerinde ders diye okutulur. Ama maalesef bu konuda yaptıklarımızı anlatmak konusunda başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz.
Limitsiz özgürlük: Dikkat edin azınlıklara kendi vatandaşı hakkında konuşmuyor. Kendi vatandaşının durumu ne? Aşağı bak.
Şu an bu ülkenin vatandaşı olan azınlık mensubu herhangi bir vatandaşımız istediği türden eğitimi almakta özgürdür.
Vatandaş eğitilir! Ama nasıl!
Çocuklarımızın değerlerimize sahip çıkan erdemli birer birey olarak yetişmesini istiyoruz. Biz de programlarımıza bunu yerleştirdik ve adını da, 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' dedik. İnşallah 2024-2025 eğitim-öğretimi yılının başından itibaren her kademenin ilk sınıfında uygulamaya başlanacak" ifadelerini kullandı.
Yorulduğum ama şunu da yazmasam olmazdı.
Bizim müfredatımız gerçekten dört dörtlük bir müfredattır.
Bu bana biraz abartı gibi geldi. Bakan isterse bir eleştirileri okusun. Yüzdükleri sular hiç tekin değil. Bir toplumu hasta ediyorlar ama farkında bile değiller. Ekonomide her şey ayan bayan ortadayken konuşması kolay, ama eğitim öyle değil. Orada yaptıklarının sonucunu bir nesil sonra alırsınız. Bugün kutuplaşma dediğiniz şey, bir nesil sonra düşmanlığa dönüşecek göremiyorlar. Çünkü, sahadaki elemanı da kör. Öğrencilerin nasıl bölündüğünü kavrayamıyorlar. Şimdiden geçmiş olsun. Bu özgüven, boş bir özgüven. Daha da kötüsü farkında değil.
Ak Parti iktidarlarının tamamında genel bütçeden en yüksek pay sürekli olarak eğitime ayrıldı. 2002 yılında toplam sistemin içerisinde 540 bin öğretmenimiz var, 227 bin kişiyi de emekli olduğunu düşünüp düşersek 2002 yılı öncesinde atanmış 300 bin civarında öğretmenimiz olduğunu görürüz. Halihazırda bulunan 1 milyon 200 bin öğretmenimizin 800 bini Ak Parti tarafından atanmış. Bu çok önemli bir gösterge. Toplam okul sayımız; 2002 yılında 43 bin okulumuz var, şu an 74 bin okulumuz var, derslik sayımız ise 751 bin.
Fırsat eşitliği anlamında tabloyu göstermesi açısından ilginç bir veri var; 2002 yılında ilköğretimde ortalama olarak derslik başına 36 öğrenci düşüyordu. Bu yıl itibarıyla 23 öğrenci düşüyor. Öğretmen başına 28 öğrenci düşerken şimdi 16 öğrenci düşüyor.
Sürekli devrim: Troçkist bunlar. Belki de bu terimi bakan dışında onbinmilyon kişi onbinmilyon kez kullanmıştır, AK Parti'den, her konuda. Tarımdan sağlığa, ekonomiden ahlaka.
'Eğitim devrimi yapıldı' diye eğitim bilimleri kitaplarında ve fakültelerinde ders diye okutulur. Ama maalesef bu konuda yaptıklarımızı anlatmak konusunda başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz.
Limitsiz özgürlük: Dikkat edin azınlıklara kendi vatandaşı hakkında konuşmuyor. Kendi vatandaşının durumu ne? Aşağı bak.
Şu an bu ülkenin vatandaşı olan azınlık mensubu herhangi bir vatandaşımız istediği türden eğitimi almakta özgürdür.
Vatandaş eğitilir! Ama nasıl!
Çocuklarımızın değerlerimize sahip çıkan erdemli birer birey olarak yetişmesini istiyoruz. Biz de programlarımıza bunu yerleştirdik ve adını da, 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' dedik. İnşallah 2024-2025 eğitim-öğretimi yılının başından itibaren her kademenin ilk sınıfında uygulamaya başlanacak" ifadelerini kullandı.
Yorulduğum ama şunu da yazmasam olmazdı.
Bizim müfredatımız gerçekten dört dörtlük bir müfredattır.
Bu bana biraz abartı gibi geldi. Bakan isterse bir eleştirileri okusun. Yüzdükleri sular hiç tekin değil. Bir toplumu hasta ediyorlar ama farkında bile değiller. Ekonomide her şey ayan bayan ortadayken konuşması kolay, ama eğitim öyle değil. Orada yaptıklarının sonucunu bir nesil sonra alırsınız. Bugün kutuplaşma dediğiniz şey, bir nesil sonra düşmanlığa dönüşecek göremiyorlar. Çünkü, sahadaki elemanı da kör. Öğrencilerin nasıl bölündüğünü kavrayamıyorlar. Şimdiden geçmiş olsun. Bu özgüven, boş bir özgüven. Daha da kötüsü farkında değil.