7 Haziran 2015 genel seçimleri, Türkiye'nin demokratik tarihinde karanlık bir leke olarak kayıtlara geçecek. "Rant ve talan saltanatı" olarak tanımlanan AKP hükümetinin oy oranı, sandıktaki hileler ve manipülasyonlar nedeniyle %40'ın üzerinde gösterilmiş olsa da, gerçek oran kesinlikle bu kadar yüksek değildir. Yurtdışı oyları, sandık başı hileleri, mükerrer oy kullanımı ve muazzam devlet imkanları, yandaş medya ve vergi cezalarıyla sindirilmiş basın aracılığıyla yapılan tek taraflı propaganda, devlet kanalları ve resmi ajansların desteği, örtülü ödenekler... Tüm bu usulsüzlüklere rağmen, AKP'nin oy oranı %35'in altındadır ve bu, büyük bir başarıdır.
Çifte standartlar ve çifte ahlaksızlıklarla dolu bir seçim kampanyası dönemini geride bıraktık. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın çift kollu seçim çalışması, din tüccarlığı ve milliyetçi hamaset dolu söylemleri, muhalifleri sindirmek ve korku salmak için kullanılan psikolojik harp... Tüm bunlar, AKP'nin demokratik değerlerden ne kadar uzaklaştığını ve tek amaçlarının güç tutmak olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Suriyeli cihatçı katillere silah ve patlayıcı göndererek terörün finanse edilmesinde doğrudan rol alan bu ruh hastaları, bir an önce siyaset sahnesinden silinmelidir.
HDP'nin barajı aşarak parlamentoya girmesi, bu seçimde tek teselli kaynağı oldu. HDP'ye oy vererek, AKP'nin çalmaya çalıştığı milletvekilliklerini geri almalarına katkı sağladık ve bu, büyük bir zaferdir. Ancak bundan sonrası, sarayın manipülasyonları ve oyunlarıyla dolu olacak. Umudumuz, Türkiye'nin bu kabustan uyanıp kuduz diktatörlükten kurtulması... Özgür ve demokratik bir ülke olma yolunda yeniden adım atmasıdır.
Bu seçim sonuçları, AKP'nin tek başına iktidar olamayacağını ve koalisyon hükümetine yanaşmayacağının işaretidir. Muhaliflere karşı terör estirmeye devam edecekler ve bu, zorlu bir mücadeleyi beraberinde getirecektir. Ancak, adalet ve özgürlükten yana olanların sesi, bu ruh hastalarının sesini bastıracak ve Türkiye, hak ettiği demokratik geleceğe kavuşacaktır.
Çifte standartlar ve çifte ahlaksızlıklarla dolu bir seçim kampanyası dönemini geride bıraktık. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın çift kollu seçim çalışması, din tüccarlığı ve milliyetçi hamaset dolu söylemleri, muhalifleri sindirmek ve korku salmak için kullanılan psikolojik harp... Tüm bunlar, AKP'nin demokratik değerlerden ne kadar uzaklaştığını ve tek amaçlarının güç tutmak olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Suriyeli cihatçı katillere silah ve patlayıcı göndererek terörün finanse edilmesinde doğrudan rol alan bu ruh hastaları, bir an önce siyaset sahnesinden silinmelidir.
HDP'nin barajı aşarak parlamentoya girmesi, bu seçimde tek teselli kaynağı oldu. HDP'ye oy vererek, AKP'nin çalmaya çalıştığı milletvekilliklerini geri almalarına katkı sağladık ve bu, büyük bir zaferdir. Ancak bundan sonrası, sarayın manipülasyonları ve oyunlarıyla dolu olacak. Umudumuz, Türkiye'nin bu kabustan uyanıp kuduz diktatörlükten kurtulması... Özgür ve demokratik bir ülke olma yolunda yeniden adım atmasıdır.
Bu seçim sonuçları, AKP'nin tek başına iktidar olamayacağını ve koalisyon hükümetine yanaşmayacağının işaretidir. Muhaliflere karşı terör estirmeye devam edecekler ve bu, zorlu bir mücadeleyi beraberinde getirecektir. Ancak, adalet ve özgürlükten yana olanların sesi, bu ruh hastalarının sesini bastıracak ve Türkiye, hak ettiği demokratik geleceğe kavuşacaktır.