Muhtemelen son dakikalarda takımlardan birinin gol atıp kazanacağı veya beraberliği kurtaracağı bir maç olacaktır. Bunun için haklı sebeplerim var. 2002-2003 sezonundan itibaren Antepe'de oynanan her Gaziantepspor-Galatasaray maçında takımlardan biri mutlaka son dakikalarda bulduğu gol ile skoru değiştirmiştir. Bu goller farkı 2'ye veya 3'e çıkaran goller de olmamıştır. Ya berabere giden maçı bir takım kazanmıştır ya da takımlardan biri beraberliği kurtarmıştır. Tek istisnası geçen sezon Milan Baroş'un rövaşatasıyla 1-0 kazandığımız maçtır. Ama bu Antepe'deki Galatasaray maçlarında son dakikada bi şekilde gol olur beklentimi törpülememiştir. Zaten benim Antepe deplasmanı deyince de aklıma sadece bu durum gelir garip bir şekilde. Şimdi geçmişe dönüp şu maçları ve son dakika gollerini şöyle hatırlayalım;
2002-2003 sezonu (bkz: 13 Aralık 2002 Gaziantepspor Galatasaray maçı): İlk yarının sonlarına doğru Gaziantep'in İbrahim Toraman'la bulduğu gole bir kaç dakika sonra Berkant Göktan'la cevap veren Galatasaray, o gün dünyaları kaçıran Arif Erdem'in uzatmaların son saniyesinde direğe çarptırarak attığı güzel golle 3 puanı kurtarmıştı. Eski açık sarı desene filminde, maç sonu soyunma odasındaki Fatih Terim-Arif Erdem geyiği de ayrıca izlenesidir.
2003-2004 sezonu (bkz: 17 Ağustos 2003 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Ligin 2. haftasında dehşet bir sıcak altında oynanan bu karşılaşma 70. dakikaların sonlarına kadar golün olmadığı, pozisyonu az, sıkıcı bir maçtı ve neyseki devreye siyahlı bir adam girdi. Selçuk Dereli taç çizgisinin oralarda bir yerlerde Bülent Korkmaz'ın kendini yere attığını iddia ederek önce ikinci sarıyı göstermiş sonra hazır iki tane sarısından vermişken bir de kırmızısını vermezsem ayıp olur diyerek kaptanı oyundan atmıştı. Akabinde yine o taç çizgisinin oralarda bi yerlerden kullanılan serbest vuruşta Mondragon boşa çıkmış Mehmet Polat dar açıdan golü yazmıştı. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu. Sahada dellenen bir adet Hasan Şaş maçı ben tek siz hepinize çevirdi. Beş dakika içinde; önce tek başına 2-3 kişiyi yere yatırdıktan sonra ceza sahası içinden sert bi şutla beraberlik golünü, sonra da yine 2-3 kişiyi çalımladıktan sonra çizgi üzerindeki Ali Lukunku'ya topu çarptırarak galibiyet golünü attı. Sıkıcı geçen süper biten bir maçtı. Kazanan Hasan Şaş oldu.
2004-2005 sezonu (bkz: 13 Ağustos 2004 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Yine ligin 2. haftasında aşırı sıcak altında oynanan bi maçtır. Gheorghe Hagi'li sezonda bu maçta skor 87. dakikaya kadar 0-0 devam ederken bu sıralarda Erdal Güneş bir kontratak sonucu golü atıp maçı Antepe'ye kazandırmıştı. Allahsız Flavio Conceiçao ilk yarının sonlarına doğru net bir gol pozisyonunda topu 7-8 meterden tribünlerin dışına dikmişti. Onu da bu vesileyle analım.
2005-2006 sezonu (bkz: 26 Ağustos 2005 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Eric Gerets'le fırtına gibi girelen sezonda bu sefer 4. hafta da ama yine bir ağustos ayında oynanmıştır bu maç. Maça hızlı başlayan Galatasaray önce adetten bir kaç tane yüzde yüzlük gol kaçırdıktan sonra Hakan-Hasan-Ümit üçlüsünün süper bir takım oyunuyla Ümit Karan'ın ayağından golü bulmuştu. İlk yarının son saniyelerinde Gaziantep Zdravko Lazarov'un dar açıdan vurduğu ve 20 kişi arasından geçen topla beraberliği bulmuş bununla da yetinmeyip ikinci yarının ortalarında İlhan Özbay'ın hızlı gelişen atak sonucu köşeye yolladığı plase ile öne geçmişti. Daha sonra hurra yüklenen Galatasaray 90+ larda bir korner sonucu oluşan karombolde Ümit Karan'ın kafasıyla gole yaklaşmış fakat Kenan Hasagiç son anda parmaklarının ucuyla topra dokunup direğe çarptırmayı başarmıştır. Ama direkten dönen topda, o sezon bu işi bir kaç defa daha yapacak Hasan Kabze'miz, kusura bakmayın malum Antepe'de yiz dakikada doksan olmuş ben şöyle aradan bi yarım vole çakayım deyip skoru 2-2 ye getirmiştir. Gol sonrası Eric Gerets deli gibi sevinmişti onu hatırlıyorum. Şimdi bana adam haklı, o bir puan olmasa 14 Mayıs da olmazdı demeyin. Zaten Fenerbahçe'nin 2 puan farkla önünde bitirmiştik ligi, bu 1 puan olmasa şampiyon olurduk derim hemen. O kadar da düz mantıklı birisiyimdir.
2006-2007 sezonu (bkz: 17 Şubat 2007 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Ağustos ayında oynanmayan bi maçtır ilgi çekici bir şekilde. Bir önceki sezonda kazanılan destansı şampiyonluktan sonra rehavet içinde geçen boktan sezonun, boktan maçlarından biri. İlk 87 dakika iki takımın karşılıklı giremediği pozisyonlarla geçmiş, 87. dakika ise Veysel Cihan atılan uzun topu bir şekilde önünde bulmuş, daha sonra bir şekilde şutu çekmiş, şerefsiz top da bir şekilde köşeden gol olmuştur. Bu maçta yenilmekten çok o golü Veysel'den yemek koymuştu bana. Bu devirde takımlar hala daha nasıl Veysel'den gol yiyebiliyor anlam veremem.
2007-2008 sezonu (bkz: 4 Kasım 2007 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Son şampiyonluğumuzu kazandığımız Kalli'li bu sezonda, Galatasaray bu maça namağlup çıkmıştı. İkinci yarının ortalarında Erdal Kılıçarslan'ın direk yardımıyla Aykut Erçetin'in sırtına çarptırarak attığı golle 1-0 yenik duruma düşen Galatasaray geri kalan dakikaları pek iplememiş nasıl olsa son dakikada bi gol sıkıştırırız diyerek takılmıştır sahada. Haklıda çıkmıştır futbolcular. Tam 90. dakikada Servet Çetin kabak gibi ofsayt olduğu pozisyonda kaleciden dönen top da golü bulmuş, nağmalup ünvanının devam etmesini sağlamıştı. Bu maçı izlediğim mekanda gole aşırı sevinmeyen tek Galatasaray'lı bendim heralde o da tecrübenin verdiği rahatlık olsa gerek.
Saydığımda üst üste 6 maç olmuş, heralde tesadüf değildir bu kadarı. Belki geçen sezonki maçla kırılmıştır bu seri bilemem ama bana sanki ara vermiş gibi geliyor sadece. Zaten o maç pazartesi günüydü yanılmıyorsam belki ondan öyle olmuştur. Son dakikalarda gol olması için cuma-cumartesi-pazar gibi normal bir futbol günü olması gerekiyordur. Evet evet bence kesin öyledir.
Tabi gönül ilk yarıda bulduğumuz üç golle maçı rahat bitirmek ister ama sanmıyorum hazır ağustos ayındayız illaki döner yine son dakikalarda bi dümen ben Baroş veya Zurita diyorum hadi bakalım.
2002-2003 sezonu (bkz: 13 Aralık 2002 Gaziantepspor Galatasaray maçı): İlk yarının sonlarına doğru Gaziantep'in İbrahim Toraman'la bulduğu gole bir kaç dakika sonra Berkant Göktan'la cevap veren Galatasaray, o gün dünyaları kaçıran Arif Erdem'in uzatmaların son saniyesinde direğe çarptırarak attığı güzel golle 3 puanı kurtarmıştı. Eski açık sarı desene filminde, maç sonu soyunma odasındaki Fatih Terim-Arif Erdem geyiği de ayrıca izlenesidir.
2003-2004 sezonu (bkz: 17 Ağustos 2003 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Ligin 2. haftasında dehşet bir sıcak altında oynanan bu karşılaşma 70. dakikaların sonlarına kadar golün olmadığı, pozisyonu az, sıkıcı bir maçtı ve neyseki devreye siyahlı bir adam girdi. Selçuk Dereli taç çizgisinin oralarda bir yerlerde Bülent Korkmaz'ın kendini yere attığını iddia ederek önce ikinci sarıyı göstermiş sonra hazır iki tane sarısından vermişken bir de kırmızısını vermezsem ayıp olur diyerek kaptanı oyundan atmıştı. Akabinde yine o taç çizgisinin oralarda bi yerlerden kullanılan serbest vuruşta Mondragon boşa çıkmış Mehmet Polat dar açıdan golü yazmıştı. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu. Sahada dellenen bir adet Hasan Şaş maçı ben tek siz hepinize çevirdi. Beş dakika içinde; önce tek başına 2-3 kişiyi yere yatırdıktan sonra ceza sahası içinden sert bi şutla beraberlik golünü, sonra da yine 2-3 kişiyi çalımladıktan sonra çizgi üzerindeki Ali Lukunku'ya topu çarptırarak galibiyet golünü attı. Sıkıcı geçen süper biten bir maçtı. Kazanan Hasan Şaş oldu.
2004-2005 sezonu (bkz: 13 Ağustos 2004 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Yine ligin 2. haftasında aşırı sıcak altında oynanan bi maçtır. Gheorghe Hagi'li sezonda bu maçta skor 87. dakikaya kadar 0-0 devam ederken bu sıralarda Erdal Güneş bir kontratak sonucu golü atıp maçı Antepe'ye kazandırmıştı. Allahsız Flavio Conceiçao ilk yarının sonlarına doğru net bir gol pozisyonunda topu 7-8 meterden tribünlerin dışına dikmişti. Onu da bu vesileyle analım.
2005-2006 sezonu (bkz: 26 Ağustos 2005 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Eric Gerets'le fırtına gibi girelen sezonda bu sefer 4. hafta da ama yine bir ağustos ayında oynanmıştır bu maç. Maça hızlı başlayan Galatasaray önce adetten bir kaç tane yüzde yüzlük gol kaçırdıktan sonra Hakan-Hasan-Ümit üçlüsünün süper bir takım oyunuyla Ümit Karan'ın ayağından golü bulmuştu. İlk yarının son saniyelerinde Gaziantep Zdravko Lazarov'un dar açıdan vurduğu ve 20 kişi arasından geçen topla beraberliği bulmuş bununla da yetinmeyip ikinci yarının ortalarında İlhan Özbay'ın hızlı gelişen atak sonucu köşeye yolladığı plase ile öne geçmişti. Daha sonra hurra yüklenen Galatasaray 90+ larda bir korner sonucu oluşan karombolde Ümit Karan'ın kafasıyla gole yaklaşmış fakat Kenan Hasagiç son anda parmaklarının ucuyla topra dokunup direğe çarptırmayı başarmıştır. Ama direkten dönen topda, o sezon bu işi bir kaç defa daha yapacak Hasan Kabze'miz, kusura bakmayın malum Antepe'de yiz dakikada doksan olmuş ben şöyle aradan bi yarım vole çakayım deyip skoru 2-2 ye getirmiştir. Gol sonrası Eric Gerets deli gibi sevinmişti onu hatırlıyorum. Şimdi bana adam haklı, o bir puan olmasa 14 Mayıs da olmazdı demeyin. Zaten Fenerbahçe'nin 2 puan farkla önünde bitirmiştik ligi, bu 1 puan olmasa şampiyon olurduk derim hemen. O kadar da düz mantıklı birisiyimdir.
2006-2007 sezonu (bkz: 17 Şubat 2007 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Ağustos ayında oynanmayan bi maçtır ilgi çekici bir şekilde. Bir önceki sezonda kazanılan destansı şampiyonluktan sonra rehavet içinde geçen boktan sezonun, boktan maçlarından biri. İlk 87 dakika iki takımın karşılıklı giremediği pozisyonlarla geçmiş, 87. dakika ise Veysel Cihan atılan uzun topu bir şekilde önünde bulmuş, daha sonra bir şekilde şutu çekmiş, şerefsiz top da bir şekilde köşeden gol olmuştur. Bu maçta yenilmekten çok o golü Veysel'den yemek koymuştu bana. Bu devirde takımlar hala daha nasıl Veysel'den gol yiyebiliyor anlam veremem.
2007-2008 sezonu (bkz: 4 Kasım 2007 Gaziantepspor Galatasaray maçı): Son şampiyonluğumuzu kazandığımız Kalli'li bu sezonda, Galatasaray bu maça namağlup çıkmıştı. İkinci yarının ortalarında Erdal Kılıçarslan'ın direk yardımıyla Aykut Erçetin'in sırtına çarptırarak attığı golle 1-0 yenik duruma düşen Galatasaray geri kalan dakikaları pek iplememiş nasıl olsa son dakikada bi gol sıkıştırırız diyerek takılmıştır sahada. Haklıda çıkmıştır futbolcular. Tam 90. dakikada Servet Çetin kabak gibi ofsayt olduğu pozisyonda kaleciden dönen top da golü bulmuş, nağmalup ünvanının devam etmesini sağlamıştı. Bu maçı izlediğim mekanda gole aşırı sevinmeyen tek Galatasaray'lı bendim heralde o da tecrübenin verdiği rahatlık olsa gerek.
Saydığımda üst üste 6 maç olmuş, heralde tesadüf değildir bu kadarı. Belki geçen sezonki maçla kırılmıştır bu seri bilemem ama bana sanki ara vermiş gibi geliyor sadece. Zaten o maç pazartesi günüydü yanılmıyorsam belki ondan öyle olmuştur. Son dakikalarda gol olması için cuma-cumartesi-pazar gibi normal bir futbol günü olması gerekiyordur. Evet evet bence kesin öyledir.
Tabi gönül ilk yarıda bulduğumuz üç golle maçı rahat bitirmek ister ama sanmıyorum hazır ağustos ayındayız illaki döner yine son dakikalarda bi dümen ben Baroş veya Zurita diyorum hadi bakalım.
