rahmetli doğan cüceloğlu'nun çok sevdiğim bir sözü var: "insanın anavatanı çocukluğudur" der hoca. Doksanlarda çocuk olmuş çok kalabalık bir güruh var, onların abartması, kanmayın. Ben özel olduğuna katılmıyorum, her şey biricikliği, kendiliğiyle, farklılığı ile güzel. On ve yirmi yaşım arası başlıkta geçen yıllarda geçti. Ben o esnada egede ufak bir şehrin bahçelerinde eriklere, kirazlara dalarken, salçalı tost yerken, gökyüzü ve denizin maviliğine şaşırıp aa tarkan diye bir adam çıkmış, mustafa sandal da güzel, burak kut-çelik- tayfun çok tırt, nothing else matters ne güzel şarkı, michael jordan nasıl uçuyor lan, süper baba çok güzel dizi be ama kendi babam süper değil diyip çocukluk travmam olacağını bilmeyip saf temiz gülümserken başka diyarlarda zorunlu göçe tabi tutulan, açlıktan ölen, srebrenicada soykırıma uğrayan daha uzar bu liste... Yaşıtlarımın neler hissetmiş olabileceğini bilmiyorum. Her şey olduğu yerde güzel orada kalsın; geçmişin tatlı rüyaları, geleceğin kaygısıyla boğulmadan, anda yaşayabildiğimiz günlerimiz olsun. Hepimizin çocukları kendi çocukluğumun yılları ne kadar özeldi desin. Hepinize doksanların özelliğini unutturacak daha özel anlar, zamanlar dilerim, sokaklarınız denizlere çıksın.