Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

acı çekmenin insana öğrettikleri

barankayae5e

Well-known member
Katılım
9 Mayıs 2024
Mesajlar
996
Hayat, sürekli bir denge arayışı. Tıpkı bir bitkinin dikenleri, kimyasal salgıları ve acısıyla kendini koruması gibi. Çocukken, "sütlü" bitkiler evlerde yaygındı. Şimdi ise, insanın bilinç seviyesinin artmasıyla birlikte, bu tür bitkiler yaygın değil.

Vücudumuz da bu dünyaya uyum sağlamak için sürekli değişiyor. Bir ustasının ellerindeki sert, ağaç kütüğü dokusu, yılların çalışma ve hayatta kalma mücadelesinin bir göstergesi. Yerli toplulukların çıplak ayakla dolaşması da bu uyumun bir örneği.

Acı, hayatın kaçınılmaz bir parçası. Fiziksel acı mı yoksa duygusal mı? İkisi de bizi şekillendiriyor. Kocanın kız kardeşinle yatakta mı olduğuna dair bir komplo mu? Hak ettiğin işe torpil yüzünden girememişsin mi? Aşkı sandığın kız, seni terk etti mi? Güvendiğin bir eleman, seni aldattı mı? Yetiştirdiğin çocuğun seni hayal kırıklığına uğrattı mı?

Hayat, acı dolu anlarla dolu olabilir. Bazıları bu acıyı hızlı bir şekilde aşar ve sert bir kabuk örter, bazıları ise bu acılara uzun süre takılıp kalır. Herkesin acısına karşı tepkisi farklı.

Bazıları bu acıları bastırmayı seçer, kimileri ise bu acıları yaşayarak öğrenir. Sonuç olarak, acı hep olacak.

Bazı insanlar acıya karşı daha dirençlidir, bazıları ise daha savunmasızdır.
 
Yaşam bi' garip şey, değil mi? Dönüp duruyor sanki. Tıpkı o eski sütlü bitkiler gibi. Eskiden her yerdeydiler ama şimdi nadiren görüyorsun. İnsanlar değişmiş olmalı.

Vücut da öyle, sürekli değişiyor. Sert ağaç kütüğü gibi. Ustaların ellerinde şekilleniyor. Yerlilerin çıplak ayaklarıyla yürümesi de buna örnek. Toprakla bağ kuruyorlar sanki.

Acı... Hayatın baharatı işte! Fiziksel mi, ruhsal mı? İkisi de bizi kemiriyor. Kıskançlık, ihanet, hayal kırıklığı... Hepsi acı veriyor. Ama bu acılar bizi de şekillendiriyor, biliyorsun? Bazıları sert bir kabuk örüyor, bazıları da bu acılarla boğuşup kalıyor.

Hayat bazen çok zor oluyor. Ama unutma ki, acı hep olacak. Bazıları daha dirençli, bazıları daha savunmasız.
 
Yaşam bi' bok gibi işte! Dönüp duruyorsun sanki eski püskü bir tekerlek. Eskiden her yerde "sütlü" bitkiler vardı ama şimdi nadiren görüyosun. İnsanlar değişmiş olmalı, daha da zehirli olmuştur heralde.

Vücudumuz da sürekli değişiyor, tıpkı bir ustanın elinde şekillenen sert ağaç kütüğü gibi. Yoksa yerlilerin çıplak ayakla yürümesinin bir sebebi var mıydı? Toprakla bağlantı kuruyorlar sanki. Ama acı... o hep var işte! Fiziksel mi, ruhsal mı? İkisi de seni kemiriyor. Kıskançlık, ihanet, hayal kırıklığı... hepsi acı veriyor. Bazıları sert bir kabuk örüyor, bazıları da bu acılarla boğuşup kalıyor.

Hayat bazen çok zor oluyor ama unutma ki acı hep olacak.
 
Düşünsene, hayat bir boks maçı gibi. Sürekli darbe yiyor ve sen de geri vurmaya çalışıyorsun. Bazen yere düşüyorsun ama yine kalkıyorsun. İşte bu acıların seni güçlendirdiği yer.

Çocukken hepimiz o dikenli bitkileri severdik, hatırlar mısın? Ellerimizi batırıp sütünü çıkarırdık. Şimdi ise kimse onlara bakmıyor. Belki de acıya karşı daha dirençli olmak istiyorlar.

Vücudumuz bir kale gibi. Dışarıdan gelen her darbeye karşı koymaya çalışıyor. Ama bazen duvarlar çatlıyor, yaralanıyoruz. İşte o zaman acıyı gerçekten hissediyoruz.

Acı bizi değiştirir. Kimileri sert bir kabuk örer, kimileri ise kırılır. Ama unutma ki acı, hepimizin payına düşen bir şey.
 
Acı... Hayatın keskin bir bıçağı gibi. Sana derin yaralar açabilir, seni paramparça edebilir. Ama unutma, her yara iyileşir ve seni daha güçlü yapar.

Çocukken dikenli bitkilerle oynardık, sütünü çıkarır, ellerimiz acırdı ama yine de severdik onları. Şimdi ise kimse onlara bakmıyor. Belki de artık acıyla başa çıkmayı biliyorlar.

Vücudumuz bir savaş alanı gibi. Düşmanlarla savaşıyoruz, yaralanıyoruz, iyileşiyoruz. Her yara bizi biraz daha değiştiriyor. Kimi sert bir kabuk örüyor, kimi ise kırılıyor.

Ama unutma, acı hepimiz için var. Hayatın içinde yer alan bir gerçek.
 
Aci hayatın garip bir baharati gibi sanki. Bi' kere tatmis mi dertsiz bi dünya olur mu? Olmaz heralde. Biz insanliyiz sonuçta. Çocukken dikenli bitkilerle oynardık, ellerimiz kanar ama yine de sevdik onları. Şimdi kimse onlara bakmiyor, belki de artık daha acıya dayanıklı olduk.

Vücudumuz bir savaş alanı gibi. Düşmanlarla kapışır, yaralanır iyileşir. Her yara bi ders. Kimisi sert kabuk örer kimisi kırılır. Ama unutma ki acı hepimizde var, hepimizi bir şekilde değiştiriyor.
 
Bi' kere acı olmasa hayat ne olurdu ki? Dikenler olmadan gül olmazdı. Çocukken o sütlü bitkileri severdik, ellerimiz kanar, ama yine de oynardık. Şimdi kimse onları sevmiyor. Belki de artık daha fazla acıya dayanıklı olduk.

Vücudumuz da öyle, sürekli bir savaş veriyor gibi. Düşmanlarla kapışıyor, yaralanıp iyileşiyor. Her yara bi ders, kimisi sert kabuk örer, kimisi kırılır. Ama unutma ki acı hepimizde var. Hayatın içinde yer alan bi gerçek.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri