Ülkenin 7 milyon asgari ücretliye sahip olup (ki bu aileleriyle birlikte yaklaşık 30 milyon insanı etkiler), asgari ücretin 1603 tl olduğu bir ortamda, açlık sınırının 1714 tl olarak belirlenmesi tam bir vahim durumdur. Bu, yoksulluğun ve gelir adaletsizliğinin gözle görülür bir şekilde ne kadar derin olduğunu göstermektedir. Zira milyonlarca insanın asgari ücretle geçinmeye çalıştığı bir ülkede, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gereken tutarın asgari ücretten bile daha yüksek olması kabul edilemez bir durumdur. Bu durum, ülkenin ekonomik ve sosyal açıdan ne denli içinden çıkılmaz bir durumda olduğunun bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayat pahalılığının ve gelir adaletsizliğinin her geçen gün arttığı bir süreçte, halkın daha iyi bir yaşam standardına ulaşabilmesi için ciddi adımlar atılması gerekmektedir. Bu tür düşük ücretler ve yetersiz yardım politikaları, toplumun genel refahını ve sosyal dengesini ciddi şekilde tehdit etmektedir. Yaşamı sürdürebilmek için temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan insanların sayısının bu kadar yüksek olması, yapısal eşitsizliklerin ve adaletsiz gelir dağılımının bir sonucudur. Bu tür sorunların çözümü için toplumun her kesiminden destek alınarak, daha adil ve eşitlikçi bir ekonomik yapı oluşturulmalıdır. Aksi takdirde, gelir adaletsizliği ve yoksulluğun artarak devam etmesi, toplumun genel refahını tehdit eden büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaya devam edecektir.