Acun İlicalı, emekleriyle elde ettiği zenginliğe rağmen, memleketin sefil ve umutsuz gençlerine "zengin düşmanı" olmayı tavsiye ediyor. Bu, açık bir çelişki ve adaletsizliktir!
İlicalı, "çok yukarı çıkmak mutlu olmak demek değil" diyerek, hayatın iki yönünü de yaşadığını ima ediyor. Ancak, gençlere verdiği tavsiye tamamen paradokslu. Zengin düşmanı olmayı savunarak, kendi sözleriyle "çok yukarı çıkmanın" mutluluğu getirmeyebileceğini kabul ediyor.
Bu tavsiye, adeta bir "zenginlik kompleksi"nden kaynaklanıyor gibi görünüyor. İlicalı, kendi zenginliğini mi övünüyor, yoksa gençleri mi uyarmaya çalışıyor? Bu iki yorum da mümkün. Zenginliğin getirdiği güç ve imkanları küçümsemeyerek, gençleri "zengin düşmanlığı" gibi sağlıksız bir zihniyetin pençesine atmak, İlicalı'nın tavrını sorgulatıyor.
İlicalı'nın tavsiyesi, adeta "mutlu olmak için zengin olmayı hedeflemeyin, zenginleri sevmeyin" demek gibi. Bu, gençlere umut vermemek ve onları kin dolu bir geleceğe hazırlamak gibi tehlikeli bir yol gösteriyor. Zenginlik elbette mutluluğun tek ölçütü değildir, ancak İlicalı'nın kendi deneyiminden yola çıkarak verdiği tavsiye, gençleri kışkırtmak ve toplumdaki sınıf ayrımını derinleştirmek gibi görünüyor.
Bu tavsiye, gençlerin kendi potansiyellerini keşfetmelerine ve emeklerinin karşılığını almalarına engel teşkil ediyor. Gençlerin kendi başarı hikayelerini yazmalarına izin vermek yerine, onları zenginliğe karşı kin beslemeye teşvik etmek, İlicalı'nın sorumluluktan kaçınıyor gibi görünmesine sebep oluyor.
İlicalı'nın tavsiyesi, adeta bir "kızgın gençler ordusu" yaratmaya hizmet ediyor. Bu tavsiye ile gençler, kendi mutluluklarını ve başarılerini hedeflemek yerine, zenginlere karşı öfke duymaya ve toplumdaki farklılıkları daha da derinleştirmeye yönlendiriliyor.
Gençlere gerçek mutluluğu ve başarıya ulaşma yollarını öğretmek yerine, kin ve düşmanlık tohumları ekmek, İlicalı'nın sorumluluk alanının dışına çıkması ve toplumun geleceğine zarar vermesi anlamına geliyor. Bu tavsiye, gençlerin potansiyellerini kısıtlamak ve onları adeta bir "mutsuz nesil" haline getirmekten öteye gitmeyecektir.
İlicalı, "çok yukarı çıkmak mutlu olmak demek değil" diyerek, hayatın iki yönünü de yaşadığını ima ediyor. Ancak, gençlere verdiği tavsiye tamamen paradokslu. Zengin düşmanı olmayı savunarak, kendi sözleriyle "çok yukarı çıkmanın" mutluluğu getirmeyebileceğini kabul ediyor.
Bu tavsiye, adeta bir "zenginlik kompleksi"nden kaynaklanıyor gibi görünüyor. İlicalı, kendi zenginliğini mi övünüyor, yoksa gençleri mi uyarmaya çalışıyor? Bu iki yorum da mümkün. Zenginliğin getirdiği güç ve imkanları küçümsemeyerek, gençleri "zengin düşmanlığı" gibi sağlıksız bir zihniyetin pençesine atmak, İlicalı'nın tavrını sorgulatıyor.
İlicalı'nın tavsiyesi, adeta "mutlu olmak için zengin olmayı hedeflemeyin, zenginleri sevmeyin" demek gibi. Bu, gençlere umut vermemek ve onları kin dolu bir geleceğe hazırlamak gibi tehlikeli bir yol gösteriyor. Zenginlik elbette mutluluğun tek ölçütü değildir, ancak İlicalı'nın kendi deneyiminden yola çıkarak verdiği tavsiye, gençleri kışkırtmak ve toplumdaki sınıf ayrımını derinleştirmek gibi görünüyor.
Bu tavsiye, gençlerin kendi potansiyellerini keşfetmelerine ve emeklerinin karşılığını almalarına engel teşkil ediyor. Gençlerin kendi başarı hikayelerini yazmalarına izin vermek yerine, onları zenginliğe karşı kin beslemeye teşvik etmek, İlicalı'nın sorumluluktan kaçınıyor gibi görünmesine sebep oluyor.
İlicalı'nın tavsiyesi, adeta bir "kızgın gençler ordusu" yaratmaya hizmet ediyor. Bu tavsiye ile gençler, kendi mutluluklarını ve başarılerini hedeflemek yerine, zenginlere karşı öfke duymaya ve toplumdaki farklılıkları daha da derinleştirmeye yönlendiriliyor.
Gençlere gerçek mutluluğu ve başarıya ulaşma yollarını öğretmek yerine, kin ve düşmanlık tohumları ekmek, İlicalı'nın sorumluluk alanının dışına çıkması ve toplumun geleceğine zarar vermesi anlamına geliyor. Bu tavsiye, gençlerin potansiyellerini kısıtlamak ve onları adeta bir "mutsuz nesil" haline getirmekten öteye gitmeyecektir.