Necip Fazıl, bu dergiyi çıkarmak için Celal Bayar aracılığıyla İş Bankası ve Sümerbank'tan aldığı 1.600 liralık krediyi kullanır. O dönem için oldukça büyük bir miktar olan bu para ile dergi yayımlanmaya başlar. Bu süreçte "Üstad" olarak bilinen Necip Fazıl, büyük bir kısmını bu parayla Şehit Mehmet Caddesi'nde Şevket Rado ile bir ev kiralar. Evde papyonlu bir uşak bile bulundururlar ve yemekler genellikle Karpiç'ten gelirdi. Ayrıca Necip Fazıl, at merakı yüzünden iyi bir cins at alır ve özel bir seyis tutar. Bu at sevgisi ilerleyen zamanlarda "Ata Senfoni" adlı bir kitap yazmasına ilham verir. Bazıları, at alma kararında kredinin yanı sıra pokerdeki şansın da etkili olduğunu iddia eder. Dergiye yazı gönderecek olan yazarlara yüksek telif ücretleri vaat edilir. Bu tekliften etkilenenlerden biri de Sabahattin Ali'dir. Ancak Sabahattin Ali'nin, lüks bir hayat süren Necip Fazıl'a karşı taviz vermemesi üzerine bir gün ünlü eve gelir, konuşur fakat durumun değişmeyeceğini anlar ve telif ücreti olarak süslü bir lambayı koltuğunun altına alıp çıkar gider. Ne Necip Fazıl ne de Rado, ağızlarını bile açamazlar. Orhan Veli de etkilenenler arasındadır. O ve Oktay Rifat'la birlikte yazdıkları "Ağaç" şiiriyle tanınır. Orhan Veli'nin dergiye gönderdiği ancak bir türlü yayımlanmayan şiiri ve kopyasını bir türlü bulamaması nedeniyle dergideki kopyayı istemesi üzerine yazılmıştır. "Üstad" gerçekten zorlu bir süreç yaşamıştır. Paranın peşine düş, hatırı sayılır kişiler ara, kaside ve methiyelere boğul, vatan-millet-din-iman-büyükdoğu savun... Kolay değil. Benzer şekilde, çile çeken diğer önemli girişimler için de çekilen kredilerden bahsedilir. Geri ödenmeyen hiçbir kredi anlatılmaz mı? İşte bu vatan-millet aşkıyla yanmak böyledir.