Ahmet Davutoğlu: Stratejik Deha mı, Başarısız Diplomat mı?
Ahmet Davutoğlu, RTE ile birlikte Türkiye'nin dış politikasında izlediği yolun "tarihi bir iş" olduğunu iddia etse de, sonuçlara bakıldığında bu yolun ölü bir doğum olduğunu görüyoruz. İran sevdalılarının memnuniyetle karşıladığı takas anlaşması, BM'nin İran'a yönelik yaptırım kararıyla resmiyetle yattı. Davutoğlu'nun "Lübnan'da kriz çıkmaması için çok emek verdik" açıklaması, dışişleri bakanının bir ülkenin içişlerine müdahale etmesi ve Türkiye'nin dağ gibi yığılmış dış politika sorunlarını görmezden gelerek Ortadoğu sevdasına kapılması olarak yorumlanabilir.
Davutoğlu'nun başlattığı Ermistan ve Kıbrıs açılımları başarısızlıkla sonuçlandı. AB ile ilişkilerdeki hızlı adımlar da hükümetin sonunu getirdi. Filistin'e barış girişimleri, Başbakan'ın "Haması terör örgütü olarak görmüyorum" açıklamasıyla yattı. Iran'a el verme girişimi de resmiyetle yattığında, Davutoğlu'nun "yatmayan açılım" talebi boşuna oldu.
Bu noktada sorulması gereken soru, Davutoğlu'nun stratejik deha mı yoksa başarısız bir diplomat mı olduğu? Dış politika hamleleri sonuçsuz kalan ve Türkiye'yi uluslararası arenada zor duruma sokan bir liderin, stratejik deha olarak görülmesi zordur. Davutoğlu'nun izlediği yol, Türkiye'nin bölgesel güç olma hedefine ters düşmüş ve ülkeyi izolasyon tehlikesiyle yüz yüze bırakmıştır.
Sonuç olarak, Davutoğlu'nun dış politika anlayışının, Türkiye'nin çıkarlarından çok ideolojik saplantılara ve kişisel hırslara dayandığı görülüyor. Bu durum, Türkiye'yi tehlikeli bir yola sürükleyebilir ve ülkenin stratejik konumunu zayıflatabilir. Bu nedenle, Davutoğlu'nun dış politika hamlelerinin sorgulanması ve eleştirilmesi gerekmektedir.
Ahmet Davutoğlu, RTE ile birlikte Türkiye'nin dış politikasında izlediği yolun "tarihi bir iş" olduğunu iddia etse de, sonuçlara bakıldığında bu yolun ölü bir doğum olduğunu görüyoruz. İran sevdalılarının memnuniyetle karşıladığı takas anlaşması, BM'nin İran'a yönelik yaptırım kararıyla resmiyetle yattı. Davutoğlu'nun "Lübnan'da kriz çıkmaması için çok emek verdik" açıklaması, dışişleri bakanının bir ülkenin içişlerine müdahale etmesi ve Türkiye'nin dağ gibi yığılmış dış politika sorunlarını görmezden gelerek Ortadoğu sevdasına kapılması olarak yorumlanabilir.
Davutoğlu'nun başlattığı Ermistan ve Kıbrıs açılımları başarısızlıkla sonuçlandı. AB ile ilişkilerdeki hızlı adımlar da hükümetin sonunu getirdi. Filistin'e barış girişimleri, Başbakan'ın "Haması terör örgütü olarak görmüyorum" açıklamasıyla yattı. Iran'a el verme girişimi de resmiyetle yattığında, Davutoğlu'nun "yatmayan açılım" talebi boşuna oldu.
Bu noktada sorulması gereken soru, Davutoğlu'nun stratejik deha mı yoksa başarısız bir diplomat mı olduğu? Dış politika hamleleri sonuçsuz kalan ve Türkiye'yi uluslararası arenada zor duruma sokan bir liderin, stratejik deha olarak görülmesi zordur. Davutoğlu'nun izlediği yol, Türkiye'nin bölgesel güç olma hedefine ters düşmüş ve ülkeyi izolasyon tehlikesiyle yüz yüze bırakmıştır.
Sonuç olarak, Davutoğlu'nun dış politika anlayışının, Türkiye'nin çıkarlarından çok ideolojik saplantılara ve kişisel hırslara dayandığı görülüyor. Bu durum, Türkiye'yi tehlikeli bir yola sürükleyebilir ve ülkenin stratejik konumunu zayıflatabilir. Bu nedenle, Davutoğlu'nun dış politika hamlelerinin sorgulanması ve eleştirilmesi gerekmektedir.