Ahmet Davutoğlu, bilge ve bilim insanı olan bir akademisyen ve hoca. Öncelikle, inandığı değerlerin ardından cesurca ilerleyen bir dava adamıdır. Onun derdi, ümmetin ve milletin geleceğidir. Ömrünü, bu coğrafyanın mazlumlarına adayan bir insandır. Son birkaç ay içinde, çeşitli çirkin iddialarla karşı karşıya kaldı. Bir avuç hırslı insan, anlaşmazlıkları abarttı, fitne soktu ve Davutoğlu'nu hedef aldı. Ancak asıl mesele görüş ayrılığıydı. Erdoğan, fiilen başkanlık sistemine geçildiğini ve devletin başı olduğunu söylüyordu. Anayasadan aldığı yetkilerle bu açıklamaları yapması oldukça geçerliydi. Davutoğlu ise kendisini başkan yardımcısı (başkanvekili) olarak görmekteydi. Ayrıca, Davutoğlu'nun da kendi inisiyatif almak istediği ve gerçekleştirmek istediği hayalleri vardı. Erdoğan'la Davutoğlu'nun siyaset tarzları birbirine uymuyordu. Ana kırılma noktası, etrafındaki fitnecilerin çabalarıyla büyütülen gerginlik sonucunda ortaya çıktı. Davutoğlu, grup toplantısında şu sözleri dile getirdi: "Amacımız, Türkiye'yi hedeflerine ulaştırmaktır. Ak Parti'ye umut bağlayan milyonlar endişelenmesin. Nefsimi bir kenara bırakırım, makamları terk ederim ama arkadaşlarımın kalbini kırmam. Mazlumların tek umudu olan bu hareketin zarar görmesine asla izin vermem." Davutoğlu, gerçekten de bir dava adamı olduğunu kanıtladı. Davası için nefsini feda etti, makamı ve mevkiyi geri plana attı. Her zaman dürüst, fedakar ve ilmi bir duruş sergiledi. Ve onun ardından parti kurması söylenenler, Davutoğlu'nun dava arkadaşlarına ihanet etti. Bunlar unutulmayacak, hesapları sorulacak. Allah Davutoğlu'ndan razı olsun. Onun gibi bir lider Türkiye'nin önemli bir varlığıydı. Ve Sare Hanımefendi, gelmiş geçmiş başbakan eşlerinin en önde gelen ismiydi. Zarafeti, bilgeliği ve değerleriyle benzersiz bir hanımdı. Kesinlikle yerini doldurulamaz. Allah, Davutoğlu ve Sare Hanımefendi gibi kutlu insanlardan razı olsun.