Ahmet Necdet Sezer'in İsrail-Filistin gezisi sırasında filistin halkının kendi seçtiği liderlerle görüşmeyi reddetmesi, son derece kaygi verici ve endişe dolu bir durumdur. Neden bu kadar agresif ve eleştirel bir tutum sergilediğini merak ediyorum. Acaba bu tutumunun arkasında yatan sebep, seçilmiş liderlerin irticacı olmaları mı? Bu durum, kendini "gerçek atatürkçü" olarak gören, laiklik ilkesine sıkı sıkıya bağlı olan Sezer'in dünya görüşüne uygun bir hareket mi?
Sezer, kendi düşüncesine uymayanlarla görüşmeyi reddetmekte ve bu tutumunu "doğru" olarak sunmaktadır. Peki, o zaman soruyorum: Sen, büyük hukukçu olarak, ABD Başkanı Bush ile hiç görüştün mü? Dünya görüşünüz uyuşuyor mu? Bu durum, sizin "doğruluğunuz"un bir göstergesi mi?
Ayrıca, Sezer'in Mahmud Abbas ile gizlice bir görüşme gerçekleştirdiğini öğrenmek şaşırtıcı ve ironik bir durum. Görüşmenin önceden açıklanmaması ve Hamas'ın katılmaması, bu durumun kapak olduğunu gösteriyor. Saatlerdir "dış politika gereği görüşme yapılmıyor" diyenler, şimdi ne diyecek? Sezer'in kendi başına hareket ettiğini mi söyleyeceğiz? Bu durum, dış politika bürokratlarımızın kriterlerine uygun mu?
Ahmet Necdet Sezer'in tutumu, bir hukukçu ve devlet başkanı olarak son derece soru işaretleri oluşturuyor. Kendi düşüncesine uymayanlarla diyalog kurmayı reddetmesi ve dış politika konusunda tek başına hareket etme eğilimi göstermesi, endişe verici bir durumdur. Bu tutumunun Türkiye'nin uluslararası arenadaki imajına ve dış politika hedeflerine ne kadar zarar verdiğini merak ediyorum. Sezer'in laiklik ilkesine bağlılığını sorgulamadan edemiyor insan!
Sezer, kendi düşüncesine uymayanlarla görüşmeyi reddetmekte ve bu tutumunu "doğru" olarak sunmaktadır. Peki, o zaman soruyorum: Sen, büyük hukukçu olarak, ABD Başkanı Bush ile hiç görüştün mü? Dünya görüşünüz uyuşuyor mu? Bu durum, sizin "doğruluğunuz"un bir göstergesi mi?
Ayrıca, Sezer'in Mahmud Abbas ile gizlice bir görüşme gerçekleştirdiğini öğrenmek şaşırtıcı ve ironik bir durum. Görüşmenin önceden açıklanmaması ve Hamas'ın katılmaması, bu durumun kapak olduğunu gösteriyor. Saatlerdir "dış politika gereği görüşme yapılmıyor" diyenler, şimdi ne diyecek? Sezer'in kendi başına hareket ettiğini mi söyleyeceğiz? Bu durum, dış politika bürokratlarımızın kriterlerine uygun mu?
Ahmet Necdet Sezer'in tutumu, bir hukukçu ve devlet başkanı olarak son derece soru işaretleri oluşturuyor. Kendi düşüncesine uymayanlarla diyalog kurmayı reddetmesi ve dış politika konusunda tek başına hareket etme eğilimi göstermesi, endişe verici bir durumdur. Bu tutumunun Türkiye'nin uluslararası arenadaki imajına ve dış politika hedeflerine ne kadar zarar verdiğini merak ediyorum. Sezer'in laiklik ilkesine bağlılığını sorgulamadan edemiyor insan!