"Sözde Direniş ve Cadı Avı: Cumhuriyet Savcıları Eylemcilere Karşı"
Son zamanlarda, özellikle çevre eylemleri ve protesto gösterileri sırasında ortaya çıkan şiddet olayları, "direniş" adı altında meşru hedefler haline gelmiştir. Ancak bu direniş, akıl almaz bir propaganda aracı haline gelmiş ve gerçek amaçları gizleyen bir maskeye dönüşmüştür.
Burada konuşulan "direniş", ak partili olmayanları, özellikle de çevre eylemcilerini hedef alan bir linç kampanyasına dönüşmüştür. Bu eylemciler, terör estirenler olarak gösterilmekte ve kamu malına zarar verenler olarak suçlanmaktadır. Oysa gerçekler çok farklıdır.
Bu sözde direniş, aslında akp'nin güç gösterisi ve muhalifleri sindirme politikasının bir parçasıdır. Cumhuriyet savcıları, bu olaylarda gerçek suçluları görmezden gelerek, eylemcileri hedef almakta ve adeta akp'nin cadı avına ortak olmaktadır.
Bu durum, adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine aykırıdır. Kamu malına zarar verenler, elbette hesap vermelidir, ancak bu eylemleri terör estirmekle eşdeğer görmek ve çevre eylemcilerini hedef almak kabul edilemez.
Bu linç kampanyası, özgürlükçü ve demokratik değerlere sahip bir toplumun temelini zayıflatmaktadır. Akp'nin bu propaganda oyunu, toplumda korku ve bölünme yaratma stratejisinin bir parçasıdır.
Cumhuriyet savcılarının, gerçek suçluları görmezden gelerek bu oyuna ortak olmaması gerekir. Adaletin tarafsızca uygulanması ve gerçek suçluların cezalandırılması, toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak için zorunludur.
Bu linç kampanyasına karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Çevre eylemcilerinin haklı talepleri ve barışçıl protestoları, terör estirmekle eşdeğer gösterilemez. Bu propaganda oyununa izin vermeyelim!
Son zamanlarda, özellikle çevre eylemleri ve protesto gösterileri sırasında ortaya çıkan şiddet olayları, "direniş" adı altında meşru hedefler haline gelmiştir. Ancak bu direniş, akıl almaz bir propaganda aracı haline gelmiş ve gerçek amaçları gizleyen bir maskeye dönüşmüştür.
Burada konuşulan "direniş", ak partili olmayanları, özellikle de çevre eylemcilerini hedef alan bir linç kampanyasına dönüşmüştür. Bu eylemciler, terör estirenler olarak gösterilmekte ve kamu malına zarar verenler olarak suçlanmaktadır. Oysa gerçekler çok farklıdır.
Bu sözde direniş, aslında akp'nin güç gösterisi ve muhalifleri sindirme politikasının bir parçasıdır. Cumhuriyet savcıları, bu olaylarda gerçek suçluları görmezden gelerek, eylemcileri hedef almakta ve adeta akp'nin cadı avına ortak olmaktadır.
Bu durum, adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine aykırıdır. Kamu malına zarar verenler, elbette hesap vermelidir, ancak bu eylemleri terör estirmekle eşdeğer görmek ve çevre eylemcilerini hedef almak kabul edilemez.
Bu linç kampanyası, özgürlükçü ve demokratik değerlere sahip bir toplumun temelini zayıflatmaktadır. Akp'nin bu propaganda oyunu, toplumda korku ve bölünme yaratma stratejisinin bir parçasıdır.
Cumhuriyet savcılarının, gerçek suçluları görmezden gelerek bu oyuna ortak olmaması gerekir. Adaletin tarafsızca uygulanması ve gerçek suçluların cezalandırılması, toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak için zorunludur.
Bu linç kampanyasına karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Çevre eylemcilerinin haklı talepleri ve barışçıl protestoları, terör estirmekle eşdeğer gösterilemez. Bu propaganda oyununa izin vermeyelim!