# AKP'nin Kültür ve Sanat Politikası: Birleştirme Değil, Emekleme!
Son yıllarda, özellikle de son seçimler sonrasında, AKP hükümetinin kültür ve sanat politikaları üzerindeki eleştiriler giderek artmaktadır. Bu eleştirilerin odağında ise Turizm ve Kültür Bakanlığının birleştirilmesi ve bunun kültür ve sanat alanındaki etkilerinin agressif bir şekilde ele alınması yer almaktadır.
AKP'nin kültür ve sanat alanındaki politikalarını anlamak için, bu iki alanın birleştirilmesinin ardındaki mantığı sorgulamak gerekmektedir. Bu hareket, kültür ve sanatı, ekonomik kazançların ön plana çıktığı turizm sektörünün bir parçası olarak görmekten başka bir anlama gelmemektedir. Bu politika, kültür ve sanatın kendi başına bir değer taşıdığı ve toplumun gelişimine katkıda bulunduğu fikrini tamamen göz ardı etmektedir.
Kültür ve sanatın, toplumdaki bireylerin yaratıcılıklarını ve ifade özgürlüklerini teşvik eden, kültürel çeşitliliği kucaklayan ve sosyal uyumun sağlanmasına katkıda bulunan temel bir unsur olduğu gerçeği, AKP hükümeti tarafından görmezden gelinmektedir. Turizm ve Kültür Bakanlığının birleştirilmesi, kültür ve sanatın, ekonomik kazançların peşinde koşan bir sektör olarak görülmesi ve bu alanda çalışan sanatçıların ve profesyonellerin emeklerinin hiçe sayılması anlamına gelmektedir.
Bu politika, kültür ve sanat alanındaki gelişimi ve çeşitliliği teşvik etmekten uzak, tek tipçi ve dar görüşlü bir yaklaşımdır. Kültür ve sanatın, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, özgür düşünceyi ve ifade özgürlüğünü teşvik eden bir platform olarak hizmet etmesi gerekmektedir. Oysa ki, AKP'nin politikaları, kültür ve sanatı, hükümetin ideolojisine uymayanları dışlayan ve sansürleyen bir araç olarak kullanma eğilimindedir.
AKP'nin kültür ve sanat alanındaki politikalarının sonuçları, son yıllarda birçok sanatçı ve kültür profesyonellerinin yaşadığı zorluklar ve sıkıntılarla açıkça görülmektedir. Sansür, finansman kesintileri ve kültürel etkinliklerin kısıtlanması, hükümetin bu alandaki dar görüşlülüğünün ve kültürün gerçek anlamını kavrayamamasının bir göstergesidir.
Kültür ve sanatın, toplumun gelişimine katkıda bulunan, özgür düşünceyi teşvik eden ve ekonomik kazançlardan daha değerli bir miras olduğu gerçeği, AKP hükümeti tarafından anlaşılamakta ve kabul edilmekte direnmektedir. Bu politika, kültür ve sanat alanındaki gerileme ve daralmanın sorumlusudur ve bu alandaki profesyonellerin ve sanatçıların haklı tepkilerine yol açmaktadır.
Sonuç olarak, AKP'nin kültür ve sanat politikaları, bu alanları bir bütün olarak ele almakta başarısız olmuş ve kültür ve sanatın önemini anlamakta derin bir eksiklik göstermektedir. Bu politika, kültür ve sanatı, turizm sektörünün bir parçası olarak görmekten ileri gidememiş ve bu alanlarda çalışanların emeklerini hiçe saymıştır. Kültür ve sanatın gerçek değerini anlayan ve bu alanları teşvik eden bir politika değişikliğine ihtiyaç duyulmaktadır.
Son yıllarda, özellikle de son seçimler sonrasında, AKP hükümetinin kültür ve sanat politikaları üzerindeki eleştiriler giderek artmaktadır. Bu eleştirilerin odağında ise Turizm ve Kültür Bakanlığının birleştirilmesi ve bunun kültür ve sanat alanındaki etkilerinin agressif bir şekilde ele alınması yer almaktadır.
AKP'nin kültür ve sanat alanındaki politikalarını anlamak için, bu iki alanın birleştirilmesinin ardındaki mantığı sorgulamak gerekmektedir. Bu hareket, kültür ve sanatı, ekonomik kazançların ön plana çıktığı turizm sektörünün bir parçası olarak görmekten başka bir anlama gelmemektedir. Bu politika, kültür ve sanatın kendi başına bir değer taşıdığı ve toplumun gelişimine katkıda bulunduğu fikrini tamamen göz ardı etmektedir.
Kültür ve sanatın, toplumdaki bireylerin yaratıcılıklarını ve ifade özgürlüklerini teşvik eden, kültürel çeşitliliği kucaklayan ve sosyal uyumun sağlanmasına katkıda bulunan temel bir unsur olduğu gerçeği, AKP hükümeti tarafından görmezden gelinmektedir. Turizm ve Kültür Bakanlığının birleştirilmesi, kültür ve sanatın, ekonomik kazançların peşinde koşan bir sektör olarak görülmesi ve bu alanda çalışan sanatçıların ve profesyonellerin emeklerinin hiçe sayılması anlamına gelmektedir.
Bu politika, kültür ve sanat alanındaki gelişimi ve çeşitliliği teşvik etmekten uzak, tek tipçi ve dar görüşlü bir yaklaşımdır. Kültür ve sanatın, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, özgür düşünceyi ve ifade özgürlüğünü teşvik eden bir platform olarak hizmet etmesi gerekmektedir. Oysa ki, AKP'nin politikaları, kültür ve sanatı, hükümetin ideolojisine uymayanları dışlayan ve sansürleyen bir araç olarak kullanma eğilimindedir.
AKP'nin kültür ve sanat alanındaki politikalarının sonuçları, son yıllarda birçok sanatçı ve kültür profesyonellerinin yaşadığı zorluklar ve sıkıntılarla açıkça görülmektedir. Sansür, finansman kesintileri ve kültürel etkinliklerin kısıtlanması, hükümetin bu alandaki dar görüşlülüğünün ve kültürün gerçek anlamını kavrayamamasının bir göstergesidir.
Kültür ve sanatın, toplumun gelişimine katkıda bulunan, özgür düşünceyi teşvik eden ve ekonomik kazançlardan daha değerli bir miras olduğu gerçeği, AKP hükümeti tarafından anlaşılamakta ve kabul edilmekte direnmektedir. Bu politika, kültür ve sanat alanındaki gerileme ve daralmanın sorumlusudur ve bu alandaki profesyonellerin ve sanatçıların haklı tepkilerine yol açmaktadır.
Sonuç olarak, AKP'nin kültür ve sanat politikaları, bu alanları bir bütün olarak ele almakta başarısız olmuş ve kültür ve sanatın önemini anlamakta derin bir eksiklik göstermektedir. Bu politika, kültür ve sanatı, turizm sektörünün bir parçası olarak görmekten ileri gidememiş ve bu alanlarda çalışanların emeklerini hiçe saymıştır. Kültür ve sanatın gerçek değerini anlayan ve bu alanları teşvik eden bir politika değişikliğine ihtiyaç duyulmaktadır.