Ali Erbaş, Ahmet Hakan'ın köşesine cevap verdi;
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
. Peki, neden Irak'ta Arapça tercüman kullandı? Bu konuda Erbaş şunları söyledi: "Diplomatik hassasiyet gereği, Irak'ta yaşanan özel bir olayı bahane ederek itibar suikastına yol açan üslupla bir insana acımasız saldırılarda bulunmak haksızlık değil midir?" 2010 yılında Diyanet'e tahsis edilen 2006 model arabanın ardından 2015'te yeni bir araba tahsis edilmiş ve yine büyük tartışmalar çıkmıştı. O dönemdeki Diyanet İşleri Başkanı nezaket ve eleştiri sınırlarını aşan acımasız saldırılara dayanamayıp arabayı Başbakanlığa iade etmişti. İnternette yapılan acımasız haberler ve saldırılar da göz önüne alındığında, yıllar geçmesine rağmen 2023 yılına kadar hiç araba tahsis edilmemiş. Eski araba kullanılamaz hale geldiğinde ihtiyaç sebebiyle söz konusu araba kiralama yöntemiyle kullanılmaya başlandı. Bu diplomatik hassasiyet gerektiren, yanlış anlaşılma ile olumsuz sonuçlara neden olabilecek Arapça soru ise şu şekildeydi: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyareti sırasında Bağdat'ta bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Rudaw muhabirinin "Selahaddin-i Eyyubi ve Şeyh Abdulkadir Geylani'nin İslam'a hizmetleri" hakkındaki Arapça sorusunu anlamayarak Türkçe'ye çevirtti. Erbaş, Türkçe'ye çevirdiği soruya "Hepsi bizim için çok önemli ve yapmış oldukları hizmetleri her zaman hayırla yad ediyoruz" yanıtını verdi. Eşikten dönülmüş gibi görünüyor, herhalde tercüman kullanılmazsa ikili ilişkiler ve hatta savaş riski olabilirdi. Neyse, diğer konu ise bildiğimiz gibi... Tam bir AKP olayı. Acımasız eleştirilerden bahsedip Audi A8'e karar vermek ne demek? Daha ekonomik bir model, tasarruf ön planda değil miydi, hani TOGG falan? Ama tabii ki işin özü belli... İtibardan tasarruf olmaz.