Bereket versin ki, günlük 300-400 gram antibiyotikli et yediğim halde, Schopenhauer ve Nietzsche'nininki gibi bakterilerim kötü değil de karamsar ve mutsuz değilim. Gidip bir probiyotik takviyesi alayım da mutluluğuma mutluluk katayım. Şaka bir yana, hoca diyor ki, bundan yüz yıllar önce yaşayan insanların bakterileri daha fazlaydı ve bu durum daha iyiydi. Aynı zamanda yeşillikler içinde yaşamanın bu açıdan faydalı olduğunu söylüyor. Peki böyleyse, 100 yıl önce Avrupa'da ölüm yaşı ortalaması 50 iken, ne oldu da, bakteri sahipliği olarak bu kadar kötü duruma gelmişken insanlar daha uzun yaşamaya başladı? O zamanlar etler de muhtemelen antibiyotiksizdi ama o günkü insanla bugünkü insanın refah seviyesini karşılaştırdığımızda, muhtemelen bugünün antibiyotikli et yiyen insanı daha mutludur…şu an kim bakterilerin hangilerinin mutluluğa yol açtığını biliyor ve ayrıştırabiliyorsa, dünyanın en zengin insanı olmasının önünde bir engel yok. (Yoksa ilaç şirketleri mi var??) ) Mutluluk eğer bu kadar somut, yani çok küçük de olsa fiziksel bir hal içinde olan varlıkların azlığı veya çokluğuyla bağlantılı olan bir şey olsaydı hayat bu kadar karmaşık ve herkes için farklı anlam ifade etmezdi. Yapılan çalışmalar elbette kıymetlidir ve doğrudan olumlu sonuçları olduğunu söylüyor; fakat hocanın anlattıkları 'too good to be true' gibi geliyor kulağa. Olduğundan fazla büyük bir şeymiş gibi anlatıyor. Döne dönem böyle kişiler çıkıp, 'işte her şeyin belirleyicisi aslında bu' diyerek her şeyin teorisini ortaya koymuşçasına anlatıyor ama hiçbir zaman da böyle ortaya çıkıp muvaffak olanı görmedim. Ya benim tespitlerim bullshit ya da hocanın anlattıkları. Benimkiler öyleyse, bakteri üzerinde yapılan buluşlar bir gün dünyayı değiştirecek ve yine ben mutlu olacağım. Hocama başarılar dilerim.