Bu dil öyle ki, bazen günlük hayatta sıkça kullandığım kalıplar ve deyimler beni teğet geçiyormuş gibi geliyor, 13 yıl sonra bile hala yeni şeyler öğreniyorum. Sıkça kullandığım bazı deyimleri ve türkçedeki kendimce kullandığım anlamlarını paylaşmak istiyorum. Önemli not: Bu açıklamalar doğrudan sözlük karşılıkları değildir. Sadece günlük hayatta belki işimize yarayabilecek şekilde nasıl kullandığımı kendi kelimelerimle açıklamak istedim.
Klappe zu, Affe tot: Bir şeyin sona erdiğini belirtmek için kullanılır, mesela film bittikten sonra televizyonu kapatmak gibi.
Jemandem etwas aus der Nase ziehen: Birinin ağzından lafı zor almak, kellenle almak anlamına gelir.
Hätte, hätte, Fahrradkette: Artık olan olmuştur, şöyle yapmış olsaydık, böyle yapmış olsaydık diye boşuna düşünmenin bir faydası yok anlamına gelir. Bu deyimin bizdeki karşılığı bence "geçti borun pazarı" gibi.
Einmal ist keinmal, zweimal ist zu viel: Bir kereden bir şey olmaz, ama iki kere çok fazla olabilir anlamına gelir. Genellikle negatif deneyimlerden bahsederken kullanılır. Bir kere yaptım ama bir daha yapmam gibi.
Dicke Haut haben: Derisi kalın olmak anlamına gelir ancak stresli ya da panik bir ortamda sakin ve organize kalabilen kişiler için kullanılır. İş hayatında sıkça duyulabilir.
Jemandem fällt die Decke auf den Kopf: Bulunduğu yerden sıkılan, daralan ve oradan çıkmak isteyen kişinin söyleyeceği bir ifadedir. Örneğin, "3 gündür evden çıkmadım, çok bunaldım, artık dayanamıyorum" gibi.
Abwarten und Tee trinken: Sabretmek ve sonucu beklemek anlamına gelir. Bir başvuru yaptık ve sonucunu sordular, ancak sonuç veya açıklanma zamanı belirsizse, bu deyimi kullanabiliriz.
Nase/Schnauze voll haben: Bıkmak, usanmak anlamına gelir. Türkçedeki karşılığı bence "artık burama kadar geldi" gibi.
Jemandem die Daumen drücken: Birine şans dilemek anlamına gelir. Mesela bir arkadaşın olmasını çok istediği bir şeyi anlatıyor, "Bol şans, umarım olur" anlamında ona destek vermek için "Ich drücke dir die Daumen" diyebiliriz.
Edit: İmla
Klappe zu, Affe tot: Bir şeyin sona erdiğini belirtmek için kullanılır, mesela film bittikten sonra televizyonu kapatmak gibi.
Jemandem etwas aus der Nase ziehen: Birinin ağzından lafı zor almak, kellenle almak anlamına gelir.
Hätte, hätte, Fahrradkette: Artık olan olmuştur, şöyle yapmış olsaydık, böyle yapmış olsaydık diye boşuna düşünmenin bir faydası yok anlamına gelir. Bu deyimin bizdeki karşılığı bence "geçti borun pazarı" gibi.
Einmal ist keinmal, zweimal ist zu viel: Bir kereden bir şey olmaz, ama iki kere çok fazla olabilir anlamına gelir. Genellikle negatif deneyimlerden bahsederken kullanılır. Bir kere yaptım ama bir daha yapmam gibi.
Dicke Haut haben: Derisi kalın olmak anlamına gelir ancak stresli ya da panik bir ortamda sakin ve organize kalabilen kişiler için kullanılır. İş hayatında sıkça duyulabilir.
Jemandem fällt die Decke auf den Kopf: Bulunduğu yerden sıkılan, daralan ve oradan çıkmak isteyen kişinin söyleyeceği bir ifadedir. Örneğin, "3 gündür evden çıkmadım, çok bunaldım, artık dayanamıyorum" gibi.
Abwarten und Tee trinken: Sabretmek ve sonucu beklemek anlamına gelir. Bir başvuru yaptık ve sonucunu sordular, ancak sonuç veya açıklanma zamanı belirsizse, bu deyimi kullanabiliriz.
Nase/Schnauze voll haben: Bıkmak, usanmak anlamına gelir. Türkçedeki karşılığı bence "artık burama kadar geldi" gibi.
Jemandem die Daumen drücken: Birine şans dilemek anlamına gelir. Mesela bir arkadaşın olmasını çok istediği bir şeyi anlatıyor, "Bol şans, umarım olur" anlamında ona destek vermek için "Ich drücke dir die Daumen" diyebiliriz.
Edit: İmla