Küçükken evimizdeki fotoğraf albümünü ilk kez gördüğüm zamanı hatırlıyorum. Annemle babamın gencecik fotoğraflarını görmüştüm orada. 'Sen şimdi kaç yaşındasın baba?' diye sordum, 'kırk' dedi o da. Çocuk aklımla kırk yaşıma geldiğimde annemle, babamla aynı yaşta olurum sanmıştım. İşlerin öyle olmadığını öğrenince de çok üzülmüştüm. Şimdi bir gün anne ve babamla aynı yaşta olma, hatta ve hatta onlardan daha büyük olma fikri o günkü gibi üzüyor beni.
Bunların etkisi mi bilmiyorum ama, bu şarkı benim gözümde ağlayan bir çocuğun gözlerini değil, bir mezar başında yaşlı birinin kendinden daha genç biriyle konuşmasını canlandırıyor. Zira bu şarkıdaki, oyuncağı kırılan, arkadaşı kendisine küsüp darılan, kavga edip kaşını gözünü yaran çocuk, babasından yalnızca 9 yaş küçükmüş şimdilerde. Neyse. Bir şeyleri tanımlaya tanımlaya ömür tüketmiyormuşuz gibi buna da tanım yapalım; şöyle bir cover'ı da bulunan Fikret Kızılok şarkısı.
Bunların etkisi mi bilmiyorum ama, bu şarkı benim gözümde ağlayan bir çocuğun gözlerini değil, bir mezar başında yaşlı birinin kendinden daha genç biriyle konuşmasını canlandırıyor. Zira bu şarkıdaki, oyuncağı kırılan, arkadaşı kendisine küsüp darılan, kavga edip kaşını gözünü yaran çocuk, babasından yalnızca 9 yaş küçükmüş şimdilerde. Neyse. Bir şeyleri tanımlaya tanımlaya ömür tüketmiyormuşuz gibi buna da tanım yapalım; şöyle bir cover'ı da bulunan Fikret Kızılok şarkısı.