"Andımızı Okutan Çocuk Olmak"
Okulun en popüler ve çalışkan öğrencilerinden birinin, her gün "Türküüm doğrumaam, çalışkanaam" diye haykırarak başlayan bir gün... Bu çocuk, okulun her yerinde özgürce dolaşır, öğretmenlerin bile dokunamadığı ayrıcalıklara sahipti. Bakkaldan bedava gazozlar alıyor, geceleri odasında kim bilir neler yaşıyordu. O çocuk olmanın ayrıcalığını yaşarken, ben aptal ve utangaç bir çocuktum ve asla o pozisyonu alamadım. Bayrak sallayarak en azından o hissi tatabilme hayalim bile yoktu. Babamın tecavüzü bile benim için daha iyi olurdu diyorum bazen, çünkü o en azından benim dikkatimi çekerdi.
1989'un acı günlerinden birinde, ilkokuldaydım ve sınıf arkadaşım "Fırlama" lakaplı çocuk, mikrofonu ele geçirdiğinde her şey değişti. Her şeyi tekrarlıyor, "patates" diye haykırıyordu ve biz de ona eşlik ediyorduk. En büyük diyor, Allah diyor, o anarşist çocuk mikrofonu elinden alınana kadar devam ediyoruz. O an benim için bir dönüm noktasıydı, çünkü o çocuğun gözlerindeki özgürlük ateşi beni etkilemişti. Sonradan uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendiğim bu çocuk, benim için bir simge haline gelmişti.
O günlerden beri, o çocuk olamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. Yitirilmiş bir çocukluğum var ve bu acıyı hiçbir şey telafi edemiyor. O mikrofonu ele geçiren çocuğun hikayesini anlatmak istiyorum size. Belki de o, benim asla olamadığım kişiydi ve ben sadece onun gölgesinde yaşayabildim.
Okulun en popüler ve çalışkan öğrencilerinden birinin, her gün "Türküüm doğrumaam, çalışkanaam" diye haykırarak başlayan bir gün... Bu çocuk, okulun her yerinde özgürce dolaşır, öğretmenlerin bile dokunamadığı ayrıcalıklara sahipti. Bakkaldan bedava gazozlar alıyor, geceleri odasında kim bilir neler yaşıyordu. O çocuk olmanın ayrıcalığını yaşarken, ben aptal ve utangaç bir çocuktum ve asla o pozisyonu alamadım. Bayrak sallayarak en azından o hissi tatabilme hayalim bile yoktu. Babamın tecavüzü bile benim için daha iyi olurdu diyorum bazen, çünkü o en azından benim dikkatimi çekerdi.
1989'un acı günlerinden birinde, ilkokuldaydım ve sınıf arkadaşım "Fırlama" lakaplı çocuk, mikrofonu ele geçirdiğinde her şey değişti. Her şeyi tekrarlıyor, "patates" diye haykırıyordu ve biz de ona eşlik ediyorduk. En büyük diyor, Allah diyor, o anarşist çocuk mikrofonu elinden alınana kadar devam ediyoruz. O an benim için bir dönüm noktasıydı, çünkü o çocuğun gözlerindeki özgürlük ateşi beni etkilemişti. Sonradan uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendiğim bu çocuk, benim için bir simge haline gelmişti.
O günlerden beri, o çocuk olamamanın üzüntüsünü yaşıyorum. Yitirilmiş bir çocukluğum var ve bu acıyı hiçbir şey telafi edemiyor. O mikrofonu ele geçiren çocuğun hikayesini anlatmak istiyorum size. Belki de o, benim asla olamadığım kişiydi ve ben sadece onun gölgesinde yaşayabildim.