Güneşli bir Ankara sabahıydı. Ayşe, kahvaltısını yiyip, güne başlamak için hazırlanıyordu. Kapı çaldı. "Kim o?" diye sordu Ayşe. "Dayım!" diye cevapladı gelen ses. Ayşe kapıyı açtı. Bir adam duruyordu karşısında. Ayşe onu tanımadı. "Dayım mı?" diye sordu Ayşe şaşkınlıkla. "Evet, ben senin dayınım," dedi adam. "Ankara benim evim." Ayşe adamın yüzüne baktı. Adamın gözleri parlıyordu. "Dayım!" diye tekrarladı Ayşe. "Sana bir şey söylemeliyim. Ankara benim evim. Buraya gelmeni istedim. Dur!" dedi adam. Ayşe adamın söylediklerini dinledi. Adamın gülümsemesi, Ayşe'nin beyninde bir yankı oluşturdu. Ayşe adamın söylediklerine inanmaya başladı. "Dayım," dedi Ayşe. "Ankara senin evim." Adamın gülümsemesi daha da genişledi. "Evet," dedi adam. "Ankara benim evim."