<b>Anksiyete Bozukluğu: İç Çatışmalar ve Başa Çıkma Yolları</b>
Anksiyete bozukluğu benim de yaşadığım bir durum gibi geliyor. Sürekli bir nefes darlığı, beyne kan toplanıyormuş hissi, sıcakta bayılacakmış gibi sersemlik hali gibi belirtiler benim de hayatımı etkiliyor. Bu belirtilerle birlikte sürekli endişeli bir ruh hali içinde buluyorum kendimi. Ancak fark ettiğim temel sebep şöyle: bu durum, içsel bir çatışmanın sonucu gibi görünüyor. Hayatımızda sevmediğimiz, değiştiremediğimiz bir durumu zorla kabullenmek ya da buna katlanmak gerekiyor gibi hissediyoruz. Zihnimizde çözemediğimiz ya da müdahale edemediğimiz bir sorun var ve biz bu sorunla sürekli bir mücadele içindeyiz. Belki o an o sorunu düşünmüyor olabiliriz, belki de o sorunun farkında bile olmayabiliriz, ancak bilinçaltımız sürekli o içsel savaşı sürdürüyor.
Bu iç çatışmalar, sevmediğimiz bir işte çalışmak, aile problemleriyle baş etmek ya da onları kaybetme korkusu, yalnızlık hissinden kurtulamamak, istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalmak ya da istediğimiz şeyleri gerçekleştirememek, kendimizi yetersiz hissetmek gibi durumların bir sonucu olabilir. Asıl mesele ise şu gibi görünüyor: "Biz, tarihin ortanca çocuklarıyız... Ne büyük savaşlar yaşadık, ne de büyük buhranlar... Bizim savaşımız, ruhsal bir savaş... Ve bunalımımız, kendi hayatlarımızla olan çatışmalarımızdan kaynaklanıyor." - Fight Club
Her şey, içsel çatışmalarımızın bir yansıması gibi görünüyor. Gerçek sorunun farkına varıp, onunla yüzleşip kabul edebilir ya da dönüştürebilirsek, o zaman kurtulmanın yolu da açılacak gibi görünüyor. Bu süreçte içsel dengeyi sağlamak ve kendimizi dinlemek de önemli bir adım olabilir.
Anksiyete bozukluğu benim de yaşadığım bir durum gibi geliyor. Sürekli bir nefes darlığı, beyne kan toplanıyormuş hissi, sıcakta bayılacakmış gibi sersemlik hali gibi belirtiler benim de hayatımı etkiliyor. Bu belirtilerle birlikte sürekli endişeli bir ruh hali içinde buluyorum kendimi. Ancak fark ettiğim temel sebep şöyle: bu durum, içsel bir çatışmanın sonucu gibi görünüyor. Hayatımızda sevmediğimiz, değiştiremediğimiz bir durumu zorla kabullenmek ya da buna katlanmak gerekiyor gibi hissediyoruz. Zihnimizde çözemediğimiz ya da müdahale edemediğimiz bir sorun var ve biz bu sorunla sürekli bir mücadele içindeyiz. Belki o an o sorunu düşünmüyor olabiliriz, belki de o sorunun farkında bile olmayabiliriz, ancak bilinçaltımız sürekli o içsel savaşı sürdürüyor.
Bu iç çatışmalar, sevmediğimiz bir işte çalışmak, aile problemleriyle baş etmek ya da onları kaybetme korkusu, yalnızlık hissinden kurtulamamak, istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalmak ya da istediğimiz şeyleri gerçekleştirememek, kendimizi yetersiz hissetmek gibi durumların bir sonucu olabilir. Asıl mesele ise şu gibi görünüyor: "Biz, tarihin ortanca çocuklarıyız... Ne büyük savaşlar yaşadık, ne de büyük buhranlar... Bizim savaşımız, ruhsal bir savaş... Ve bunalımımız, kendi hayatlarımızla olan çatışmalarımızdan kaynaklanıyor." - Fight Club
Her şey, içsel çatışmalarımızın bir yansıması gibi görünüyor. Gerçek sorunun farkına varıp, onunla yüzleşip kabul edebilir ya da dönüştürebilirsek, o zaman kurtulmanın yolu da açılacak gibi görünüyor. Bu süreçte içsel dengeyi sağlamak ve kendimizi dinlemek de önemli bir adım olabilir.