Dünyada benim için en değerli olan şey, empati yeteneğiyle anlamaktır. Anlaşılmışlık da bu değeri takdir etmeyi gerektirir. Kendini anlaşılmış hissettiğinde veya benzer bir durumda olduğunda, o kavrama yönelik olan ilginin farkına vardığın anı ifade eder. Bu yolda harcadığım zamanı, çabayı ve parayı düşünüyorum. Hem de aslında düşünmemem gereken bir zamanda, tam şu an düşünüyorum. Oldukça sınırlı bir zamanımın olduğu bir anda, bir sürü okumam gereken şey bulunurken, insan bazen "neden bu telefon elimde, haydi işimi yapayım" der ya, işte ben de tam olarak onu yaptım.
Bugün harika bir paylaşım gördüm bu konuda ve paylaşmak istedim. Klasik bir şekilde çiçeklerle, böceklerle dolu, anlayış ve sevgi dolu bir paylaşımdı. Aşk kokan paylaşımlar köşesi. İçimizde hala aşkın, karşımızdakini anlamanın, anlaşılmış olmanın ve hatta anlayamıyorsak bile destek olabilecek birinin varlığının söyleyen umutsuz romantiklere Instagram dediğiniz yer çok iyi hizmet ediyor, bazen algoritmasına deli oluyorum işte. Paylaşımdan yola çıktım ama paylaşımın bir önemi yok, onu paylaşmayacağım. Sadece hissettirdiklerini yazacağım.
Ara sıra, hiçbir zaman anlaşılamayacağını düşündüğün olur. Ya da anlaşıldığını fark etsen bile umursanmayacağını - ki bence en tehlikeli olanı budur, ben de bunu yaşadığıma inanıyorum, ne yazık ki. Hep anlaşılmak için çaba harcarken, acaba kendimi anlayabildim mi diye sorguluyorum. Teraziyi önüme almamız gerektiğini hatırlıyor musun? Ben dört dönem boyunca o hassas terazileri çok iyi ayarlamışımdır, elim alışkındır; inkar edilemez.
O zaman hadi gel, sen kendi içinde kendini anlayıp, kendine şefkat göstermeyi başarabildin mi sevgili? Yoksa 'Biri beni görsün, beni onaylasın, nolur beni anlasın ve nolur sevsin' diye miydi tüm çabaların? "Sebepsiz ve sonuçsuz deney hayatım, gördüm, her yanda korkuyla; bu ceset, bu yüzüm ağlar kan içinde, sana anlattım, hepten ölürüm, ben inan dönüşü yok, bu hız seferi."
Yine de şarkı 3:39'dan sonra sizi en iyi biçimde anladığını hissettiriyor, ve o anlaşıldım hissi kutsaldır.
Bugün harika bir paylaşım gördüm bu konuda ve paylaşmak istedim. Klasik bir şekilde çiçeklerle, böceklerle dolu, anlayış ve sevgi dolu bir paylaşımdı. Aşk kokan paylaşımlar köşesi. İçimizde hala aşkın, karşımızdakini anlamanın, anlaşılmış olmanın ve hatta anlayamıyorsak bile destek olabilecek birinin varlığının söyleyen umutsuz romantiklere Instagram dediğiniz yer çok iyi hizmet ediyor, bazen algoritmasına deli oluyorum işte. Paylaşımdan yola çıktım ama paylaşımın bir önemi yok, onu paylaşmayacağım. Sadece hissettirdiklerini yazacağım.
Ara sıra, hiçbir zaman anlaşılamayacağını düşündüğün olur. Ya da anlaşıldığını fark etsen bile umursanmayacağını - ki bence en tehlikeli olanı budur, ben de bunu yaşadığıma inanıyorum, ne yazık ki. Hep anlaşılmak için çaba harcarken, acaba kendimi anlayabildim mi diye sorguluyorum. Teraziyi önüme almamız gerektiğini hatırlıyor musun? Ben dört dönem boyunca o hassas terazileri çok iyi ayarlamışımdır, elim alışkındır; inkar edilemez.
O zaman hadi gel, sen kendi içinde kendini anlayıp, kendine şefkat göstermeyi başarabildin mi sevgili? Yoksa 'Biri beni görsün, beni onaylasın, nolur beni anlasın ve nolur sevsin' diye miydi tüm çabaların? "Sebepsiz ve sonuçsuz deney hayatım, gördüm, her yanda korkuyla; bu ceset, bu yüzüm ağlar kan içinde, sana anlattım, hepten ölürüm, ben inan dönüşü yok, bu hız seferi."
Yine de şarkı 3:39'dan sonra sizi en iyi biçimde anladığını hissettiriyor, ve o anlaşıldım hissi kutsaldır.