Antalya'nın yerlileri eskiden sıcaklar bastırınca öğle vakti iş yerlerini kapatır, evlerine gider veya kepengi yarıya indirip dükkanda dinlenirdi. Öğle namazı saatinde sokaklarda dolaşılmazdı, özellikle temmuz sonu ve ağustos başında çocukların sokağa çıkarılmasına izin verilmezdi, çünkü sıcaklar çok yükselebilirdi. Sıcaklık dayanılmaz bir hal aldığında genellikle yaylalara kaçılır, farklı obalara gidilirdi ya da topçam gibi mesire yerlerinde çadır kurulurdu. Bu dönemde ağır yemeklerden kaçınılacak, daha hafif yiyecekler tercih edilecekti. Akşam serinleyince yatılıp, bu şekilde gün sona erdirilirdi.
Ancak, zamanla Antalya'nın kültürel dokusu bozulmaya başladı ve davar sürülerinin kentin işgaline uğramasının ardından artık eski Antalya kalmadı. Hem mimari anlamda hem de yaşam tarzı açısından deniz kenarındaki güzel Antalya, bir nevi İstanbul'un sıradan semtlerine dönüştü.
Ancak, zamanla Antalya'nın kültürel dokusu bozulmaya başladı ve davar sürülerinin kentin işgaline uğramasının ardından artık eski Antalya kalmadı. Hem mimari anlamda hem de yaşam tarzı açısından deniz kenarındaki güzel Antalya, bir nevi İstanbul'un sıradan semtlerine dönüştü.