Iz bırakan anılara sahip bir yol. Hangi seneydi hatırlamıyorum. Keyfim yerinde, arabamla yavaş yavaş gidiyordum. Deniz güzel, ağaçlar güzel, hava güzel. Camları aralamıştım, 70'lerden bir şeyler dinliyordum. Önümde bir motor vardı, motorun arkasında bir kız vardı, sarı saçlarını görüyorum. Önünde bir adam vardı, muhtemelen sevgilisi. Solluyordum, sollarken kıza gözüm takıldı. Çok güzel ve mutlu görünüyor. Bilerek yavaşlıyordum, beni solluyorlardı. Kız hala çok güzel ve mutlu. Etkilendim, yine yavaşlıyordum ve sollalarına izin veriyor. Çok güzel ama sevgilisi vardı. Son kez solluyorum ve yoluma devam ediyorum. O kız aklımın bir yerinde kaldı. Yıllar sonra bir kızla tanışıyorum. Çok güzel, aynı o yolda gördüğüm kız gibi. Ama mutsuz. "Dostoyevski romanlarından fırlamış gibisin," dedim. Neden sonra, konu zamanında sevgilisiyle beraber motorla çıktıkları yolculuğa geliyor. Bir tarihte o yolda benim gördüğüm gibi seyahat etmişler. Tarih olarak benim gördüğüm zamana denk geliyor. O yıllarda da tam da benim gördüğüm kıza benziyormuş. Birlikte yaşadığım olayı biraz çekinerek ona anlatıyorum. "Bu kadar tesadüf olmaz," diyorum, "sen değilmişsindir," diyorum ama o, o kızın kendisi olduğuna ikna oluyor. "Keşke o zaman tanışsaydın benimle," diyor. "Tanışsak ne olacaktı, sevgilin vardı," diyorum. "Bilmem, konuşurduk," diyor. Aşık oluyorum. Motosikletli kız o muydu, bilmiyorum. Ona dair birçok şey gibi, bunu da bilmiyorum.