Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Arap edebiyatı

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Arap Edebiyatı (Arapça: الأدب العربي), anadili Arapça olan kavim ve ulusların ortaya koymuş oldukları edebiyat yapıtlarını kapsar. Arapça Arap Yarımadası'nda ilkçağlardan beri kullanılan bir dildir. İslam dininin ortaya çıkışından sonra yayılarak İspanya'dan Endonezya'ya kadar uzanan bir alanda 600 yıl boyunca kültür dili durumuna gelmiştir. Türkiye'de Arap edebiyatı üzerine yapılan akademik çalışmalar, genellikle üniversitelerin Edebiyat Fakültelerine bağlı bulunan Arap dili ve edebiyatı bölümlerinde icra edilmektedir. Klasik Arap Edebiyatı Klasik Arap edebiyatı, İslam öncesi dönemden başlayarak Abbâsî döneminin bitimine kadar geçen sürece verilen isimdir. Klasik Arap şiirinde hiciv, medîh, fahr, hamriyyât ve rahîl gibi temalar ön plana çıkmaktadır. Mufâharalar edebiyatın gelişmesine katkı sağlamıştır. Kaside ve recez, klasik Arap edebiyatının en yaygın şekilde kullanılan formlarıdır. İslam Öncesi Dönemde Arap Edebiyatı Cahiliye Dönemi adı da verilen İslam Öncesi dönemde Arap edebiyatında şiirin özel bir yeri vardı. Devesinin sırtında uzun çöl yolculuklarına çıkan Bedeviler'in söyledikleri türküler Arap şiirinin kaynağını oluşturur. Yiğitliği, sevgiyi, çöl yaşamını anlatan bu türkülere deveci türküsü anlamına gelen hida denir. Göçer çöl insanının söylediği bu türküler kentlerde söylenmeye başlanınca belli değişikliklere uğrayarak kesin ölçüler kazanmıştır. Arap edebiyatının bilinen en eski şairleri arasında Büyük Murakkış gelmektedir. Onun tespit edilebilen ilk Arap şairleri arasında yer alması, edebî değerini arttırmaktadır. Öyle ki Büyük Murakkış'ın kaside türünün temellerini atan kişilerden birisi olduğu düşünülmektedir. İslam öncesi Arap şiirinden günümüze kalan en önemli örnek Muallakati seba'dır (Yedi Askı). Bu şiirler Ukaz panayırında düzenlenen bir şiir yarışmasında beğenilerek Mısır ketenine yazılmış ve Kâbe'ye asılmıştı. Hidalarla benzer konuları işleyen bu şiirlerde gelişmiş bir dil ve anlatım görülür. Hangi yıllarda yazıldığı kesin olarak bilinmeyen muallaka şiirlerini İmru'u'l-Kays, Tarafe b. el-'Abd, Haris bin Hilliza, Amr bin Kulsum, Antere bin Şeddad, Zuheyr b. Ebî Sulmâ, Lebid bin Rebia adlı şairler yazmıştır. Bazıları el-A'şâ'yı da muallaka şairlerinden kabul etmektedir. Yedi Askı şairleri dışında ünü günümüze kadar gelmiş başka şairler de vardır. Koltuğunun altında uzun bir bıçak taşıdığı için Teabata Şarran adıyla bilinen şair bunlardandır. Şiirlerinde üstüne binerek dolaştığı koçundan, hayal ettiği korkunç yaratıklardan söz eder. Kurnazlığı ve savaşçılığı üzerine birçok öykü anlatılan Şanfara, karşılıklı söyledikleri yergilerle ün kazanmış Evs el-Hadıra ile Zebban İslam öncesi dönemin başlıca şairlerindendir. Alkame b. Abade el-Fahl, bu dönemin meşhur şairlerinden biridir. Onun İmru'u'l-Kays ile girdiği şiir müsabakası, dönemin önemli edebi hadiselerinden biridir. Bu dönemde muamma (bilmece), hayvan masalları (fabl), efsane ve halk öyküleri gibi düzyazı türleri de gelişmiştir. Samar adı verilen ve kent dolaşılarak anlatılan söylence ve öyküler daha sonra yazıya geçirilmiştir. Sadru'l-İslâm Dönemi İslamiyet'in peygamberi Muhammed'in döneminde, ölçülü ve uyaklı bir dili olan Kur'an'ın özel bir yeri vardı. Önceleri şairlere karşı tavır içinde olan Muhammed daha sonra toplumdaki etkilerini görerek onlarla iyi ilişkiler içine girmiş, İslamiyet'in savunuculuğunu yapan şairlerle dostluk kurmuştur. Bunlardan Hassan bin Sabit Peygamber'in şairi sanını almıştır. Ka'b. b. Mâlik ve Abdullah b. Revâha dönemin önemli Müslüman şairleri arasındadır. Ka'b b. el-Eşref, Ebu 'Afek, Merhab b. el-Hâris ve Sellâm b. Ebî’l-Hukayk bu dönemde yaşamış Arap Yahudisi şairlerdir ve şiirleriyle Müslümanlara muhalefet etmişlerdir. Bu dönemde, kabileler arasındaki mücadeleler, şiirin gelişiminde büyük etki bırakmıştır. Kabile şairleri, şiirlerini kabilelerinin savunmasında bir silah olarak kullanmışlardır. Örneğin; dönemin tanınmış şairlerinden Ebu Kays b. el-Eslet'in şiirlerinde, kabile savaşlarının etkisi açık şekilde görülmektedir. Şairin şiirlerinden, savaşçı-şairlerin bu dönemde savaşlarda uzun süreler boyunca faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Nitekim Ebu Kays b. el-Eslet bir şiirinde, savaştan dönüşünde karısının kendisini tanımamasını konu edinmektedir. Emevî Dönemi Emevî döneminde hiciv ve medîh şairliği ön plana çıkmıştır. Bu dönemde özellikle nakâ'id şiirleri doruk noktasına ulaşmıştır. el-Ahtal, dönemin meşhur nakâ'id ve medîh şairlerinden biridir. Emevî döneminde şiir dinsel konuların dışına çıkarak gündelik yaşamla da ilgilenmeye başladı. Ömer bin Abdullah, Haris bin Halid, Cerir b. Atiyye ve el-Farazdak gibi şairler günlük yaşamla ilgili şiir ve yergileriyle ün kazandılar. Emevî döneminde 'Uzrî gazel adı verilen özgün bir gazel türü ortaya çıkmıştır. Kays b. Mulavvah bu gazel türünün önemli temsilcilerindendir. Emevî döneminde eşkıya şairler veya sa‘âlik kültürünün devam ettiği gözlemlenmektedir. Asrın meşhur eşkıya şairleri arasında ismi kaydedilen Malik b. er-Reyb'i ve Şizâz ed-Dabbî'yi bu bağlamda örnek vermek mümkündür. Abbâsî Dönemi Abbasiler döneminde Bağdat bir kültür ve sanat merkezi oldu. Arapça çok geniş bir alana yayılarak kültür dili haline geldi. Halife ve zenginler bilgin ve sanatçıları desteklediler. Zenginlerin koruması altına giren şairler efendilerini öven şiirler yazıyordu. Şairlerin bir araya gelerek aralarında yarışmalar düzenlemeleri de şiirin gelişmesinde katkıda bulundu. Beşşar bin Burd ve Ebu Nuvas zevk ve eğlenceyi konu alan şairlerin önde gelen temsilcileridir. Özellikle Ebu Nuvas, Hamriyyât şiirleriyle büyük bir şöhrete ulaşmıştır. Halid ve Sibeveyh gibi dilciler Arapçanın dilbilgisi kurallarını saptadılar. Yunanca'dan yapılan çeviriler yabancı kültürlerle ilişki kurulmasını sağladı. el-Abbas b. el-Ahnef dönemin önemli gazel temsilcilerinden biridir ve daha ziyade nazmettiği iffetli aşk şiirleriyle tanınmaktadır. Bu dönemde, Bağdat dışında da önemli şairler yetişti. Çoğunlukla geleneğe bağlı olan şairlerden Mütenebbi (905-965) şan ve şöhret duygularını dile getiren şiirler yazdı. Onun Seyfüddevle'yi methetmek için nazmettiği Seyfiyyât adlı koleksiyonu meşhurdur. Ebu Temmam (804-845), kendinden önceki şairler üzerine Hamse adlı büyük bir derleme hazırladı. Bu dönemde el-Buhturi methiye şiirleriyle büyük bir tanınırlık elde etmiştir. Arap edebiyatında el-Buhturi ile onun hocası Ebu Temmam'ın şairliği sıklıkla mukayese edilmiştir. Buna göre Ebu Temmam genellikle yapmacık (masnû) şiir üslubunun temsilcisi kabul edilmiştir. Öte yandan öğrencisi el-Buhturi genellikle doğal (matbû) şiir türünün temsilcisi kabul edilmektedir. Arapların yazın gözde şairlerinden biri olan Ebu'l-Alâ el-Maarrî (973-1057) Suriye'de yaşadı, saray şiirine karşı bir şiir anlayışı geliştirdi. Şiirlerinde dönemin toplumsal adaletsizlik, acı ve ölüm gibi sorunlarını ele aldı. Bilgiye ulaşmanın yolu olarak iman yerine aklı savundu. İslam'ın cennet-cehennem anlayışını yergi diliyle eleştirdi ve saray şairlerini cennet-cehennem bekçileri diyerek alaya aldı. Türk edebiyatını da etkileyen Tasavvuf şiiri de bu dönemde doğdu. Dinsel kurallar karşısında hoşgörü ve inanç özgürlüğünü savunan Tasavvufçular, halifelerce hoş görülmeyerek cezalandırıldılar. Tasavvuf şairlerinin en ünlülerinden Hallac-ı Mansur (858-922) Tanrı'nın kendisinde yansıdığını söylediği için öldürülerek derisi yüzüldü. Abbasiler döneminde seci denen ölçülü, uyaklı düzyazı yapıtları da hızla çoğaldı. Öncelikle Kuran ayetlerini ve hadisleri yorumlamak amacıyla yazılan düzyazı, savaşları anlatan yapıtlarla gelişti. Bu dönem yazarlarının en tanınmışları Ebubekir el-Harizmi (935-993) ve Hemedani'dir (969-1008). Harirî (1054-1122) makame türünün Arap edebiyatına girmesini sağladı. Bu dönemde Basra ve Kufe okulları ile Nizamiye medreselerinde dilbilim çalışmaları yapıldı. İlk Arapça dilbilgisi kitabı bu dönemde yazıldı. Dilbilim alanında çalışmalarıyla ünlü yazar Ebu Hayyan Türkçe üzerine de dört kitap yazdı. Çöküş Dönemi Çöküş dönemi, Abbâsîlerin iktidarı kaybettiği dönemden Modern Arap edebiyatının başlangıcı olarak kabul edilen 1798 senesine kadar geçen süreçtir. İbn Mekânis bu dönemin şairlerinden biridir. Bu dönemde Maliki müftüsü Ebû’l-Feth b. Abdi's-Selâm, kahve hakkında bir muvaşşah söylemiştir ve bu şiirinde kahveyi methetmiştir. Modern Dönem Modern Arap edebiyatı, 1798 yılında Napolyon Bonapart'ın Mısır'a askerî sefer düzenlemesiyle başlamaktadır. 1798 senesinden sonra, Arap coğrafyasında batılılaşma hareketi başlamış, matbaacılık gelişmiştir. Batılı değerlerle tanışan Arap aydınları, bu süreçte yeni fikirler keşfetmişlerdir. Bu bağlamda her şeyden önce dönemin Arap dünyasının geri kalmışlığının çözümünü bulmak için uğraş vermişlerdir. İktisadi darlık, bu dönemde Arap coğrafyasındaki pek çok sorunun asli nedeni olarak edebiyatta işlenmiştir. 19. Yüzyıl sonu Arap şiirinin yenilikçi önderlerinden Mahmut Sami el-Barûdî Paşa (d.1839, ö.1904) ve ondan etkilenen Mısır'daki Diriliş Ekolü, Ahmet Şevki (d.1868, ö.1932), Hafız İbrahim (d.1872, ö.1932) ve Irak'ın meşhur şairlerinden Maruf Rusafî (d.1875, ö.1945) ve onun çağdaşlarından İsmail Sabri Paşa (d.1854, ö.1923), Ahmet Muharrem (d.1877, ö.1945), Cemil Sıtkı Zehavi (d.1863, ö.1936), Vahit Huyun (d.1966) gibi birçok şair Arap şiirinin yenilikçilerindendir. Ahmed Şevki, çağdaş Arap literatüründe mihenk taşı kabul edilmektedir. Hidivlerle başarılı ilişkiler kurması münasebetiyle saray şairliğine yükseltilmiştir. Ne var ki bu süreçte politik ilişkilerini korumak için saray ahalisine dalkavukluk etmekle ve ülkesinin sorunlarını görmezden gelmekle itham edilmiştir. İngilizler tarafından ülkesinden sürgün edilmiş, I. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra ülkesine dönerek Mısır'ın içtimai problemleri ile ilgilenmeye başlamıştır. Arap edebiyatına pek çok yenilik kazandırdığı için ona "şairler prensi" anlamına gelen "Emîru'ş-Şu'arâ'" unvanı verilmiştir. İsmail Sabri Paşa, Mısır'da milli bir bilincin doğmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca neo-klasik şiirin gelişimine katkı sağlayan önemli şairlerdendir. Altmışlı yıllarda nesir kasideler üzerinde çabalayan bazı edebiyatçılar ortaya çıktı. Bunlar ahenk ve mecazla yetinmeye çalıştılar ancak yaygın kanı bunun Arapçaya uygun düşmediğidir. Postkolonyalizm, modern Arap edebiyatının önemli konularından biridir. Örneğin; Sudanlı romancı Tayyib Salih'in Mevsimu'l-Hicre ile'ş-Şemâl adlı romanı, bu konuda öne çıkan eserlerden biridir. Nobel edebiyat ödüllü romancı Necib Mahfuz, Arap edebiyatının muhtemelen en meşhur çağdaş yazarıdır. Nobel ödülünü kazanması, onun dünyaca tanınmasına olanak sağlamıştır. Necib Mahfuz'un eserlerinde psikanalitik yaklaşımlara rastlamak mümkündür. Dolayısıyla onun Sigmund Freud'dan etkilendiği söylenebilir. Mahfuz'un Hân el-Halîlî adlı romanını bu duruma örnek vermek mümkündür. Endülüs'teki Arap Edebiyatı Müslümanlar İspanya'yı fethettikten sonra, burada Arap edebiyatı büyük bir gelişim göstermiştir. İber Yarımadası'nda üretilen edebiyat, Endülüs edebiyatı olarak tanımlanmaktadır. İbn Haface gibi Arap edebiyatının bazı önemli şairleri, Endülüs'te şiir söylemişlerdir. İbn Haface nazmettiği tabiat şiirleriyle tanınmaktadır. Endülüs coğrafyasının güzelliği, pek çok Arap şairine ilham vermiş ve bu süreçte tabiat şiirleri yaygınlık kazanmıştır. Klasik Arap Edebiyatında Kadın Şairler İslam öncesi dönemden itibaren, Arap edebiyatında kadın şairlerin faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Genellikle bu süreçte kadın şairlere verilen görev, kabile savaşlarında ölen yakınlarının ardından mersiye şiirleri söylemektir. el-Hansa, klasik edebiyattaki en önemli Arap kadın şairdir. Kimi durumlarda, kadınların aktif siyasetin içerisinde yer alarak hiciv şiirleri söyledikleri de bilinmektedir. Örneğin; Esma bint Mervan, İslam'ın ilk yıllarında faaliyet göstermiş hiciv şairi bir kadındır. Emsâl (Arap Atasözleri) Arap edebiyatında, emsâl yani atasözleri geleneği önemli bir yer tutmaktadır. Bilindiği kadarıyla bazı atasözleri yalnızca klasik Arapçaya hastır. Buna mukabil olarak bazı Atasözlerinin Türkçe gibi çeşitli dillerden modern Arap halk lehçelerine geçtiği tahmin edilmektedir. Örneğin; "Ayağını yorganına göre uzat" şeklindeki Türk atasözü, Arap halk lehçelerinde "على قد لحافك مد رجليك" şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Muhtemelen bu atasözü Türkçe kökenlidir. Çünkü söz konusu atasözü, Eski Türkçede şu şekilde karşımıza çıkmaktadır: Yogurkanda artuk aḍak kösülse üşiyür. [Yorgandan (artık) ziyâde uzatılan ayak üşür.] Benzer şekilde aynı atasözüne Kazakça gibi Türk lisanlarında ve Moğalca gibi Asya dillerinde de tesadüf edilmektedir. Arap Dili ve Edebiyatı Eğitimi Arap dili ve edebiyatının nasıl öğretileceği hususunda pek çok düşünür fikir yürütmüştür. Bunlardan birisi, Türkiye'nin ünlü istiklal şairi Mehmet Âkif Ersoy'dur. Mehmet Âkif, 1910 tarihli Hasbihal adındaki makalesinde, Osmanlı dönemindeki eğitim sisteminin Arapça öğretiminde karşı karşıya kaldığı bazı problemleri konu edinmiş ve bunların çözülmesi hususunda bazı çözüm önerileri sunmuştur. Örneğin; bu doğrultuda, öğrencilere Luvis Şeyho'nun Mecâni'l-Edeb adlı kitabının okutulabileceğini savunmuştur. Mehmet Âkif'e göre döneminin eğitim sistemindeki en büyük sorun ise alışılageldik ezbercilik yönteminden bir türlü vazgeçilemiyor olmasıdır. Konuyla ilgili yayınlar Esat Ayyıldız, Klasik Arap Şiirinde Emevî Dönemine Kadar Hiciv. Ankara: Gece Kitaplığı, 2020 Esat Ayyıldız, Klasik Arap Methiyelerinde Yaygın Şekilde Övülen Özellikler, Filoloji Alanında Teori ve Araştırmalar II, Ankara: Gece Kitaplığı, 2020. s.67-95. Esat Ayyıldız, Modern Arap Literatüründe İktisadi Darlık, Fiscaoeconomia International Congress on Social Sciences, Tam Metin Kitabı, Ankara 2019, s.411-420. Lenn E. Goodman, “Arap Edebiyatındaki Yunan Etkisi” , Nüsha: Şarkiyat Araştırmaları Dergisi, (çev. Esat Ayyıldız), c.18, sy.47 (2018), s.27-28 J. M. Landau, Modern Arap Edebiyatı Tarihi: 20. Yüzyıl, (çev. Bedrettin Aytaç). Ankara: Gündoğan Yayınları, 1994. Kenan Demirayak, Abbâsî Edebiyatı Tarihi, Erzurum, Şafak Yayın Dağıtım, 1998. Kenan Demirayak, Arap Edebiyatı Tarihi II: Sadru’l-İslam Dönemi, 2. Baskı, Erzurum, Fenomen Yayınları, 2013. Kemal Tuzcu, “Arap Şiirinde Recezin Ortaya Çıkışı”, Nüsha: Şarkiyat Araştırmaları Dergisi, 2012, XII, Sayı 34. Kemal Tuzcu. Arap Şiirinde Muvaşşah (IX-XV. Yüzyıllar Arası). Ankara: Tiydem Yayıncılık, 2011. Ayrıca bakınız Mufâhara Munâfere Nakâ'id Mu'ârada Münazara Recez el-Mehâsin ve'l-Mesâvi' Rahîl Fahr Medîh Seci Emsâl Muvaşşah Bişr b. Ebi Hazım el-Esedi Kaynakça Kategori:Edebiyat Kategori:Doğu edebiyatı
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri