Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun 13 Haziran görüşmesiyle ilgili açıklamaları, son derece önemli ve dikkat çekici detaylar içeriyor. O gün yaşananları ve Başbakan'ın tavrını, aşağıdaki gibi yeniden yazabiliriz:
"13 Haziran görüşmesi sonrası Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun açıklamaları, son derece önemlidir. O gün, Başbakan ile yapılan görüşme sırasında, 25 Mayıs'ta yapılsaydı belki de çözülebilecek sorunlar ve tartışmalar masaya yatırılmış. Ancak o günden bu güne çok şey değişti, insanlar sokaklara döküldü, 4 kişi hayatını kaybetti ve anneler çocuklarının adalet arayışında sokaklarda gece gündüz mücadele verdi.
Arzu Atabek Çerkezoğlu, görüşme sırasında 'Sayın Başbakan, biz bu görüşmeyi 25 Mayıs'ta yapıyor olsaydık, bunları konuşabilirdik. Ama artık haftalar geçti, insanlar sokaklara döküldü. Eğer çözüm için buradayızsa, gerçekleri konuşmak zorundayız. Bu kadar insan sokaklarda size bir şeyler söylüyor, bunları dinlememiz ve konuşmamız gerekmez mi? Bu bir sosyolojik ve toplumsal olaydır, sadece bir mimari mesele değildir' diyerek Başbakan'a seslendi.
Ancak Başbakan, Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun sözlerine müdahale etti ve 'siz kim oluyorsunuz da bize sosyoloji öğretiyorsunuz? Biz sosyolojiyi de psikolojiyi de biliriz. Sizin haddinize mi bize bunları söylemek?' diyerek sert bir tavır sergiledi. Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun 'o zaman bunu konuşalım' sözlerine ise daha da sinirlenerek ayağa kalktı ve 'böyle tepki gösterirseniz çözemeyiz' diyen Arzu Atabek Çerkezoğlu'na, Başbakan 'haddinizi bilin, sizin haddinize mi bize sosyoloji öğretmek?' diyerek yanıt verdi.
Başbakan'ın sert tepkisi sonrası, yanındaki ekip sakinleştirmeye çalıştı ancak Başbakan sakinleşmedi ve Sümeyye Erdoğan babasının yanına gelerek onu odadan çıkardı. Görüşme, Başbakan'ın odadan ayrılmasıyla son buldu ve geride şok içinde kalan Arzu Atabek Çerkezoğlu ve Hüseyin Çelik kaldı."
Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun açıklamaları, Başbakan'ın o günkü tavrını ve tartışma konusunu gündeme getiriyor. Bu yeniden yazım, olayın önemini ve aciliyetini vurgularken, aynı zamanda Başbakan'ın tepkisinin şiddetini de ortaya koyuyor.
"13 Haziran görüşmesi sonrası Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun açıklamaları, son derece önemlidir. O gün, Başbakan ile yapılan görüşme sırasında, 25 Mayıs'ta yapılsaydı belki de çözülebilecek sorunlar ve tartışmalar masaya yatırılmış. Ancak o günden bu güne çok şey değişti, insanlar sokaklara döküldü, 4 kişi hayatını kaybetti ve anneler çocuklarının adalet arayışında sokaklarda gece gündüz mücadele verdi.
Arzu Atabek Çerkezoğlu, görüşme sırasında 'Sayın Başbakan, biz bu görüşmeyi 25 Mayıs'ta yapıyor olsaydık, bunları konuşabilirdik. Ama artık haftalar geçti, insanlar sokaklara döküldü. Eğer çözüm için buradayızsa, gerçekleri konuşmak zorundayız. Bu kadar insan sokaklarda size bir şeyler söylüyor, bunları dinlememiz ve konuşmamız gerekmez mi? Bu bir sosyolojik ve toplumsal olaydır, sadece bir mimari mesele değildir' diyerek Başbakan'a seslendi.
Ancak Başbakan, Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun sözlerine müdahale etti ve 'siz kim oluyorsunuz da bize sosyoloji öğretiyorsunuz? Biz sosyolojiyi de psikolojiyi de biliriz. Sizin haddinize mi bize bunları söylemek?' diyerek sert bir tavır sergiledi. Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun 'o zaman bunu konuşalım' sözlerine ise daha da sinirlenerek ayağa kalktı ve 'böyle tepki gösterirseniz çözemeyiz' diyen Arzu Atabek Çerkezoğlu'na, Başbakan 'haddinizi bilin, sizin haddinize mi bize sosyoloji öğretmek?' diyerek yanıt verdi.
Başbakan'ın sert tepkisi sonrası, yanındaki ekip sakinleştirmeye çalıştı ancak Başbakan sakinleşmedi ve Sümeyye Erdoğan babasının yanına gelerek onu odadan çıkardı. Görüşme, Başbakan'ın odadan ayrılmasıyla son buldu ve geride şok içinde kalan Arzu Atabek Çerkezoğlu ve Hüseyin Çelik kaldı."
Arzu Atabek Çerkezoğlu'nun açıklamaları, Başbakan'ın o günkü tavrını ve tartışma konusunu gündeme getiriyor. Bu yeniden yazım, olayın önemini ve aciliyetini vurgularken, aynı zamanda Başbakan'ın tepkisinin şiddetini de ortaya koyuyor.