"Aşkın Ezeli Aşıka İlham-ı Hüdadır" adlı eser, Erzurumlu Emrah'a ait, dinlerken içten içe gönülleri sarhoş eden bir tavra sahip müstezat'tır. Bu eşsiz eseri, Mükerrem Kemertaş'tan dinleyelim.
Özellikle ilk dizenin bu başlıkta yer almış hali, eseri dikkatle dinleyip üzerine biraz düşünenler için şüphe uyandırıcı bir yazılışa sahiptir. "Aşkın ezeli mi, aşk-ı ezeli mi?" diye düşündürür insanı.
Bununla ilgili bir şeyler bulup okumaya çalışırken, Kastamonu Üniversitesinden Profesör Eyüp Akman'ın bildiri metnine rastladım. Metin, tam da bu şüpheye ve birkaç başka noktaya dair ikna edici açıklamalar içermektedir. Akman'ın ifadesiyle:
"Bu şiirde bazı dil yanlışları görülmektedir. İlk mısrada sorun vardır. Bu mısra bazı kaynaklarda ve 'Türk Halk Müziği Sözlü Eserler Antolojisi I' adlı eserde, 'Aşkın ezel-i âşıka ilham-ı hüdâ'dır' şeklinde yazılmıştır. Doğrusu, 'Aşk-ı ezelî âşıka ilhâm-ı hüdâ'dır' olmalıdır. Bu iki farklı yazım şekli bazı kaynaklarda da görülmektedir. Mesela Abdülkadir Erkâl'ın hazırladığı 'Erzurumlu Emrah Divanı'nda' 'Aşkın ezel-i âşıka ilham-ı hüdâdır/ Bir neş'e-i nümadır' şeklindedir (Erkâl, 294. s.). Mısra, Metin Karadağ'ın kitabında da aynı şekilde geçer. Bu durum nüans gibi görünse de hakikatte ortada büyük bir yanlışlık vardır. Burada sorulması gereken, ezelî olanın aşk mı yoksa âşık mı olduğudur. 'Aşk-ı ezeli dersek', ezelî olan 'aşk' olur. 'Aşkın ezel-i âşığa' dersek; 'Senin aşkın, âşığın ezeli olanına' gibi bir anlam çıkar. Ezelî âşık olmaz. Gerçekte ezelî olan aşktır. Tasavvufya göre kâinat, Hz. Muhammed'in aşkına yaratılmıştır. 'Sen olmasaydın ben bu âlemleri yaratmazdım' sözünün de işaret ettiği ezelî aşka. Nitekim tarafımızdan yayınlanan bir yazma eserde şiir şöyledir:
Aşk-ı ezelî aşıka ilham-ı hüdâdır,
Bir neş'e nümâdır."
Akman'ın devam eden açıklamalarına göre, diğer yanlışlık ikinci mısradadır. "Bir neşve nümâdır" ifadesi, yaygın kullanıma göre "bir neş'e nümâdır" şeklinde yazılmalıdır. Ayrıca, beşinci mısrada geçen "bir dilli bilür" ifadesi "bir dil ki bilür" olarak yazılmalıdır. On ikinci mısradaki "mutekid" kelimesi ise yanlış yazılmış olup, doğru kelime "mu'teki"dir. Mu'teki, iman etmiş, inancını dil ile ifade eden kişi anlamına gelmektedir.
Özellikle ilk dizenin bu başlıkta yer almış hali, eseri dikkatle dinleyip üzerine biraz düşünenler için şüphe uyandırıcı bir yazılışa sahiptir. "Aşkın ezeli mi, aşk-ı ezeli mi?" diye düşündürür insanı.
Bununla ilgili bir şeyler bulup okumaya çalışırken, Kastamonu Üniversitesinden Profesör Eyüp Akman'ın bildiri metnine rastladım. Metin, tam da bu şüpheye ve birkaç başka noktaya dair ikna edici açıklamalar içermektedir. Akman'ın ifadesiyle:
"Bu şiirde bazı dil yanlışları görülmektedir. İlk mısrada sorun vardır. Bu mısra bazı kaynaklarda ve 'Türk Halk Müziği Sözlü Eserler Antolojisi I' adlı eserde, 'Aşkın ezel-i âşıka ilham-ı hüdâ'dır' şeklinde yazılmıştır. Doğrusu, 'Aşk-ı ezelî âşıka ilhâm-ı hüdâ'dır' olmalıdır. Bu iki farklı yazım şekli bazı kaynaklarda da görülmektedir. Mesela Abdülkadir Erkâl'ın hazırladığı 'Erzurumlu Emrah Divanı'nda' 'Aşkın ezel-i âşıka ilham-ı hüdâdır/ Bir neş'e-i nümadır' şeklindedir (Erkâl, 294. s.). Mısra, Metin Karadağ'ın kitabında da aynı şekilde geçer. Bu durum nüans gibi görünse de hakikatte ortada büyük bir yanlışlık vardır. Burada sorulması gereken, ezelî olanın aşk mı yoksa âşık mı olduğudur. 'Aşk-ı ezeli dersek', ezelî olan 'aşk' olur. 'Aşkın ezel-i âşığa' dersek; 'Senin aşkın, âşığın ezeli olanına' gibi bir anlam çıkar. Ezelî âşık olmaz. Gerçekte ezelî olan aşktır. Tasavvufya göre kâinat, Hz. Muhammed'in aşkına yaratılmıştır. 'Sen olmasaydın ben bu âlemleri yaratmazdım' sözünün de işaret ettiği ezelî aşka. Nitekim tarafımızdan yayınlanan bir yazma eserde şiir şöyledir:
Aşk-ı ezelî aşıka ilham-ı hüdâdır,
Bir neş'e nümâdır."
Akman'ın devam eden açıklamalarına göre, diğer yanlışlık ikinci mısradadır. "Bir neşve nümâdır" ifadesi, yaygın kullanıma göre "bir neş'e nümâdır" şeklinde yazılmalıdır. Ayrıca, beşinci mısrada geçen "bir dilli bilür" ifadesi "bir dil ki bilür" olarak yazılmalıdır. On ikinci mısradaki "mutekid" kelimesi ise yanlış yazılmış olup, doğru kelime "mu'teki"dir. Mu'teki, iman etmiş, inancını dil ile ifade eden kişi anlamına gelmektedir.