Erzurumlu Emrah'ın kaleminden çıkan ve dinlerken içten içe gönüllere sarhoşluk veren bu eser, müstezat türünün eşsiz bir örneğidir. Mükerrem Kemertaş'ın yorumuyla dinlediğimiz bu şiirde, özellikle ilk dizedeki "Aşkın Ezeli Aşıka İlham-ı Hüdadır" ifadesi, dikkatli dinleyicileri ve düşünenleri şüpheye sürüklemektedir. "Aşkın Ezeli mi yoksa Aşk-ı Ezeli mi?" sorusu akıllara takılmaktadır.
Bu şüpheyi gidermek ve diğer bazı noktaları açıklığa kavuşturmak adına, Kastamonu Üniversitesinden Prof. Dr. Eyüp Akman'ın bildiri metnini incelemek faydalı olacaktır. Akman, metinde şiirdeki dil yanlışlarına dikkat çekmektedir. İlk mısradaki "Aşkın Ezeli" ifadesi, bazı kaynaklarda "Aşk-ı Ezeli" olarak geçmekte ve bu durum nüans gibi görünse de aslında büyük bir yanlışlıktır. Sorulması gereken soru, ezeliliğin aşk mı yoksa âşıka mı ait olduğudur. "Aşk-ı Ezeli" demek, ezeliliğin aşka ait olduğunu ifade eder. "Aşkın Ezeli Aşığa" demek ise, "Senin aşkın, âşığın ezeli olanına" gibi bir anlama gelir ve ezeliliğin âşıka ait olduğu anlamına gelir ki bu da tasavvuf anlayışıyla uyuşmamaktadır.
Tasavvufa göre kâinat, Hz. Muhammed'in aşkına yaratılmıştır. "Sen olmasaydın ben bu âlemleri yaratmazdım" sözünün hadis olduğu şüpheli olsa da, bu söz ezelî aşka işaret etmektedir. Bu noktaya vurgu yapan Akman, bir yazma eserde şiirin "Aşk-ı Ezeli Aşıka İlham-ı Hudâdır" şeklinde geçtiğini belirtmektedir.
Şiirdeki diğer dil yanlışları ise şu şekildedir: İkinci mısradaki "neşve" kelimesi doğru kullanım olan "neş'e" şeklinde olmalıdır. Beşinci mısradaki "bir dilli bilür" ifadesi "bir dil ki bilür" olarak düzeltilmelidir. On ikinci mısradaki "mutekid" kelimesi ise yanlış bir kelime kullanımıdır ve "mutekif" olarak yazılmalıdır. Mutekif, ibadethaneye çekilip ibadetle meşgul olan kimse anlamına gelmektedir.
Prof. Dr. Eyüp Akman'ın açıklamaları, şiirin anlaşılması ve tasavvufi derinliklerine inilmesi açısından önem taşımaktadır. Erzurumlu Emrah'ın bu eseri, dilin incelikleri ve tasavvufi kavramların ustaca kullanımı ile dikkat çekmektedir.
Bu şüpheyi gidermek ve diğer bazı noktaları açıklığa kavuşturmak adına, Kastamonu Üniversitesinden Prof. Dr. Eyüp Akman'ın bildiri metnini incelemek faydalı olacaktır. Akman, metinde şiirdeki dil yanlışlarına dikkat çekmektedir. İlk mısradaki "Aşkın Ezeli" ifadesi, bazı kaynaklarda "Aşk-ı Ezeli" olarak geçmekte ve bu durum nüans gibi görünse de aslında büyük bir yanlışlıktır. Sorulması gereken soru, ezeliliğin aşk mı yoksa âşıka mı ait olduğudur. "Aşk-ı Ezeli" demek, ezeliliğin aşka ait olduğunu ifade eder. "Aşkın Ezeli Aşığa" demek ise, "Senin aşkın, âşığın ezeli olanına" gibi bir anlama gelir ve ezeliliğin âşıka ait olduğu anlamına gelir ki bu da tasavvuf anlayışıyla uyuşmamaktadır.
Tasavvufa göre kâinat, Hz. Muhammed'in aşkına yaratılmıştır. "Sen olmasaydın ben bu âlemleri yaratmazdım" sözünün hadis olduğu şüpheli olsa da, bu söz ezelî aşka işaret etmektedir. Bu noktaya vurgu yapan Akman, bir yazma eserde şiirin "Aşk-ı Ezeli Aşıka İlham-ı Hudâdır" şeklinde geçtiğini belirtmektedir.
Şiirdeki diğer dil yanlışları ise şu şekildedir: İkinci mısradaki "neşve" kelimesi doğru kullanım olan "neş'e" şeklinde olmalıdır. Beşinci mısradaki "bir dilli bilür" ifadesi "bir dil ki bilür" olarak düzeltilmelidir. On ikinci mısradaki "mutekid" kelimesi ise yanlış bir kelime kullanımıdır ve "mutekif" olarak yazılmalıdır. Mutekif, ibadethaneye çekilip ibadetle meşgul olan kimse anlamına gelmektedir.
Prof. Dr. Eyüp Akman'ın açıklamaları, şiirin anlaşılması ve tasavvufi derinliklerine inilmesi açısından önem taşımaktadır. Erzurumlu Emrah'ın bu eseri, dilin incelikleri ve tasavvufi kavramların ustaca kullanımı ile dikkat çekmektedir.