Babam, bana ilk bilgisayarım olan 386DXi'ı aldıktan sonra kendi deyimiyle sahip olduğu mesleği keşfetti. 90'ların başında, grunge müziği patlamış olabilir ama bizim dünyamız sadece Street Fighter ve Mortal Kombat ile doluydu. Babam, 15-inçlik bir ekranı deneyimlememden sonra bana atari salonunda geçirdiğim zamanı sınırlamak için bir anlaşma yaptı. Okul saatlerinde gelmememi istedi ve bir saatten fazla kalmama izin vermedi. Sonradan, çevrede sadece bir atari salonunun olmadığını fark edince başka bir iş alanına yöneldi. Harçlığımı kesti, annemden geçindim, tehdit etti ama yoluma devam ettim. İlkokul öğretmenime takıntılı hale geldim, daha fazla gitmeye başladım. Bir gün bilgisayarı elimden alıp evi "atari salonu" ilan etti. İlk başta eğlendim ama o dönemdeki bilgisayar oyunlarının kalitesizliği yüzünden tekrar atari salonlarına yöneldim. Joystick'e kaptırdım kendimi ve ardından babamla aramız limon gibi ekşidi. "Olm, sokaktaki köpekler bile adam olur sen olamazsın" lafını sıkça kullanmıştır, hala da kullanır. Her şey eski haline döndü; evdeki eski bilgisayarı küçük kardeşime hediye ettim, sevindi aptal. Bir gün Sensible Soccer adlı oyuna denk geldim ve hayatımın aşkını buldum. Atari salonunda Hüseyin Abi'yi alt ettim ve hemen eve koşup oyunu yükledim. Babam bundan habersiz, o gün Hüseyin Abi kimliğiyle ikinci işine adım atmıştı.