Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri, Avrupa Birliği kurulduktan bir yıl sonra, 31 Temmuz 1959'da Türkiye'nin başvurusu ile başlamıştır. Bu başvuru, Demokrat Parti lideri Adnan Menderes tarafından yapılmıştır. Türkiye, AB'nin ana ortaklarından biridir ve Avrupa Birliği-Türkiye Gümrük Birliği imzalanmıştır. Türkiye, iki AB üye ülkesi Bulgaristan ve Yunanistan ile sınır komşusudur. Türkiye, AB üyelerinden birisi olan Macaristan ile yakın ilişkilere sahiptir ve Macaristan, Türk Devletleri Teşkilatı gözlemcisidir. Bu da Macaristan'ı, Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerindeki AB'ne üye olan tek ülke yapmaktadır. Türkiye, 1987'den beri AB'ye katılmaya adaydır ancak 2016'dan beri katılım müzakereleri durmuştur. AB, Türkiye'yi insan hakları ihlalleri ve hukukun üstünlüğündeki eksiklikler nedeniyle eleştirmektedir. 2017 yılında AB yetkilileri, planlanan Türk politikalarının Kopenhag AB üyeliğine uygunluk kriterlerini ihlal ettiği görüşünü dile getirdi. 26 Haziran 2018'de AB Genel İşler Konseyi, "Konsey, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden uzaklaşmakta olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'nin katılım müzakereleri bu nedenle fiilen durdu ve başka fasılların açılması veya kapatılması düşünülemez ve Avrupa Birliği-Türkiye Gümrük Birliği'nin modernizasyonu için daha fazla çalışma öngörülmemektedir." şeklinde rapor vermiştir. Türkiye'de, Avrupa Birliği alanındaki gelişmelere 2011 ve 2018 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı bakmakta iken 2018 yılında yapılan değişiklikle bu yetki Dış İşleri Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Başkanlığı'na devredilmiştir. Arka plan Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Türk ihtilalcileri, Türk Kurtuluş Savaşı'nda galip geldiler ve bugünkü haliyle modern Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular. Türkiye Cumhurbaşkanı Atatürk, ülkeyi "Avrupalılaştırmayı" veya Batılılaştırmayı amaçlayan laikleşme ve sanayileşme de dahil olmak üzere bir dizi reform gerçekleştirdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye, Müttefiklere katıldığı Şubat 1945'e kadar tarafsız kaldı. Ülke, 1947 Marshall Planı'na katıldı, 1950'de Avrupa Konseyi'ne, ve 1952'de NATO'ya üye oldu. Soğuk Savaş sırasında Türkiye, ABD ve Batı Avrupa ile ittifak kurdu. Türk uzman Meltem Ahıska, Türkiye'nin Avrupa karşısındaki konumunu özetliyor ve “Avrupa'nın uzun ve gergin bir tarihte Türk ulusal kimliği için nasıl bir arzu nesnesi ve aynı zamanda bir hüsran kaynağı olduğunu” açıklıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ilişkiler politikaları (Mustafa Kemal Atatürk'ün Batı esintili reformlarına dayanarak) özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü ve Avrupa Birliği ile ilgili olarak Türkiye'nin Batı dünyasıyla ilişkisine büyük önem vermiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde, Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkasya'daki bölgesel varlığını ve aynı zamanda AB üyeliği konusundaki tarihi hedefini güçlendirmek isteyen Türkiye ile ilişkilerde çeşitlilik görüldü. AKP hükûmeti altında Türkiye'nin etkisi, Yeni-Osmanlıcılık olarak da adlandırılan stratejik derinlik doktrini temelinde Ortadoğu'da arttı. Batı'da Türkiye tartışması, Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşarak daha Orta Doğu ve İslami bir yönelime doğru ilerlediğini görenler ile Ankara'nın İslami komşularıyla bağlarının iyileşmesini denge ve çeşitliliğe doğru doğal bir ilerleme olarak görenler arasında keskin bir şekilde bölünmüştür. Tarihçe [[Dosya:Merkel,_Putin,_Erdoğan_and_Macron_during_the_joint_press_release.jpg|bağlantı=https://en.wikipedia.org/wiki/File:Merkel,_Putin,_Erdo%C4%9Fan_and_Macron_during_the_joint_press_release.jpg|sol|küçükresim|upright=1.15|Angela Merkel, Emmanuel Macron, Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin, İstanbul'daki Suriye zirvesi kapsamında basın toplantısı düzenlerken.]] Katılım müzakereleri Genişleme, AB'nin en güçlü politika araçlarından biridir. Söz konusu ülkelerin dönüşümüne yardımcı olan, barışı, istikrarı, refahı, demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü Avrupa'ya yayan, dikkatle yönetilen bir süreçtir. Avrupa Birliği genişleme süreci, bir orta doğu ülkesi olan Türkiye ve Hırvatistan ile katılım müzakerelerinin başlatıldığı 3 Ekim 2005'te cesur bir adım attı. Yıllarca süren hazırlıkların ardından iki aday, üyelik sürecinin bir sonraki aşamasını resmen açtı. Müzakereler, müktesebat olarak bilinen AB hukukunun kabulü ve uygulanmasıyla ilgilidir. Müktesebat, 35 fasılda gruplandırılmış yaklaşık 130.000 sayfa yasal belgeden oluşmaktadır ve AB Üye Devletlerinin uyması gereken kuralları oluşturmaktadır. Aday ülke olarak Türkiye'nin ulusal mevzuatının önemli bir bölümünü AB hukuku ile uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Bu, toplum için çevreden yargıya, ulaşımdan tarıma ve nüfusun tüm kesimlerine kadar ülkenin hemen hemen tüm sektörlerini etkileyecek köklü değişiklikler anlamına geliyor. Ancak, aday ülke müktesebatın kendisi üzerinde 'müzakere' yapmaz çünkü bu 'kurallar' aday ülke tarafından tamamen kabul edilmelidir. Müzakere yönü, müktesebata uyum ve uygulama koşulları, yani kuralların nasıl ve ne zaman uygulanacağı ile ilgilidir. Bu nedenle katılım müzakereleri klasik anlamda müzakere olarak değerlendirilmemektedir. Aday ülke, Üye Devlet olabilmek için kurumlarını, yönetim kapasitesini ve idari ve yargı sistemlerini hem ulusal hem de bölgesel düzeyde AB standartlarına getirmelidir. Bu, AB müktesebatını katılım üzerine etkili bir şekilde uygulamalarına ve gerektiğinde, katılımdan önce zamanında ve etkin bir şekilde uygulayabilmelerine olanak tanır. Bu, verimli ve tarafsız bir kamu hizmeti ve bağımsız ve verimli bir yargı sistemi üzerine kurulu, iyi işleyen ve istikrarlı bir kamu yönetimini gerektirir. 24 Kasım 2016'da Avrupa Parlamentosu, insan hakları ve hukukun üstünlüğü endişeleri nedeniyle Türkiye ile katılım müzakerelerini askıya almak için oy kullandı, ancak bu karar bağlayıcı değildi. 13 Aralık'ta, Avrupa Konseyi (üye devletlerin devlet veya hükûmet başkanlarından oluşan), Türkiye'nin otokratik yönetime giden yolu AB'ye katılım yolunda ilerlemeyi imkansız kıldığından "mevcut koşullarda" Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde yeni alanlar açmayacağını kararlaştırdı. 2017'de AB yetkilileri, planlanan Türk politikalarının Kopenhag'ın AB üyeliğine uygunluk kriterlerini ihlal ettiğini ifade etti. 26 Haziran 2018'de AB Genel İşler Konseyi, "Konsey, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden daha da uzaklaştığını belirtiyor. Bu nedenle, Türkiye'nin katılım müzakereleri fiilen durdu ve başka fasılların açılması veya kapatılması düşünülemez ve AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin modernizasyonu için daha fazla çalışma öngörülmemektedir." Konsey, "hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere temel haklar üzerinde devam eden ve derinden endişe verici gerilemeden özellikle endişe duyduğunu" ekledi. Ankara Anlaşması Avrupa Birliği Konseyi, Türkiye'nin adaylık başvurusunu kabul ederek üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanmasını önermiştir. 12 Eylül 1963'te Ankara Anlaşması imzalanmış ve anlaşma 1 Aralık 1964'te yürürlüğe girmiştir. Ankara Anlaşması, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin hukuki temelini oluşturmuştur. Anlaşma'ya imza atan Başbakan İsmet İnönü, Avrupa Birliği'ni, "Beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eser" olarak tanımlamıştır. Anlaşmanın 2. maddesinde Türkiye ekonomisinin hızlı kalkınmasını ve Türk halkının istihdam düzeyinin ve yaşam koşullarının yükseltilmesini sağlamak amacıyla ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin hedeflendiği yazmaktadır. Türkiye'nin AB'ye entegrasyonu için hazırlık dönemi, geçiş dönemi ve nihai dönem olmak üzere üç devre öngörmüştür. İlk dönem, Anlaşma'nın yürürlüğe girdiği 1 Aralık 1964 tarihi itibarıyla başlamıştır. Türkiye ile birlik arasındaki ekonomik farklılıkları azaltmaya yönelik ‘Hazırlık Dönemi' olarak belirlenen bu dönemde, Türkiye herhangi bir yükümlülük üstlenmemiştir. Ortaklık ilişkisinin işleyişine yönelik olarak iki taraf arasında bazı kurumlar oluşturulmuştur. Bunlar arasında en üst düzey kurum ise Ortaklık Konseyi'dir. Katma Protokol 13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan ve 1973 senesinde yürürlüğe giren Katma Protokol ile birlikte, Ankara Anlaşması ile imzalanan hazırlık dönemi sona ermiş ve "Geçiş Dönemi"ne geçilmiştir. Bu dönemde Türkiye ve birlik arasında sanayi ürünleri, tarım ürünleri ve kişilerin serbest dolaşımının sağlanması ve Gümrük Birliği'nin tamamlanması amaçlanmıştır. 1971 yılında Katma Protokol dahilinde, birlik bazı petrol ve tekstil ürünleri dışında Türkiye'nin ithal ettiği tüm ürünlerin gümrük vergilerini ve miktar kısıtlamasını kaldırmıştır. Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri, 1970-1980 yılları arasında siyasi ve ekonomik nedenler sebebiyle istikrarsız bir seyir izlemiştir. 12 Eylül 1980 yılında yaşanan askeri darbe sebebiyle de ilişkiler askıya alınmıştır. Tam Üyelik Başvurusu 1983 yılında Türkiye'de askerî yönetimin kalkması ile 1984 yılından itibaren, askıya alınan görüşmeler, tekrar geliştirilmeye başlamıştır. Türkiye 1987 yılında, Ankara Anlaşması'nın öngördüğü dönemler tamamlanmadan üyelik başvurusunda bulunmuştur. Avrupa Birliği bu başvurunun cevabını 18 Aralık 1989'da vermiştir ve topluluğa yeni bir üyeyi kabul etmeyeceğini açıklamıştır. Avrupa Birliği ayrıca, Türkiye'nin birliğe katılması için, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişmesi gerektiğini açıklamıştır. Bu yüzde üyelik müzakerelerinin açılmasına dair bir tarih belirlenmemiştir. Bu öneri Türkiye tarafından olumlu karşılanmış ve Gümrük Birliği ve Karma Protokol'ün 1995 yılına kadar hazır olması için gerekli çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. 5 Mart 1995 yılında yapılan müzakereler sonucunda 1 Ocak 1996'da Gümrük Birliği yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Bakınız: Avrupa Birliği-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Aday Ülke Türkiye Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin dönüm noktası 10-11 Aralık 1999 tarihinde yapılan Helsinki Zirvesi olmuştur. Bu zirvede Türkiye'nin adaylığı kabul edilmiş ve diğer ülkeler ile eşit konumda olacağı açıklanmıştır. Helsinki Zirvesi'nde diğer aday ülkelerde olduğu gibi Türkiye için de Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlanmasına karar verilmiştir. Türkiye için hazırlanan ilk belge 8 Mart 2001 tarihinde Avrupa Birliği Konseyi tarafından onaylanmıştır. 17 Aralık 2004 tarihinde yapılan Brüksel Zirvesi, Türkiye adına bir dönüm noktası daha olmuştur. Zirvede çıkan karar Türkiye'nin siyası kriterleri yeteri ölçüde karşıladığını belirterek 3 Ekim 2005'te müzakereleri başlatmıştır. Müzakereler 3 Ekim 2005'te Lüksemburg'da yapılan konferans ile Türkiye'nin resmen AB'ye katılım müzakerelerinin başladığı açıklanmıştır. Müzakereler başlayınca aynı gün Türkiye için Müzakere Çerçeve Belgesi yayımlanmıştır. Müzakerelerde mevcut olarak 16 fasıl açılmış ve bir tanesi geçici olarak kapatılmıştır. Bazı ülkelerin siyasi engellemeleri ve Kıbrıs Sorunu müzakere sürecini ipotek altına almıştır. 2006 ve 2010 yılları arasında 13 fasıl daha müzakereye eklenmiştir. Açılmayan fasılların büyük çoğunluğu üye ülkelerin siyasi engellerine takıldığı için 2010-2013 yılları arasında sadece 1 fasıl müzakereye açılmıştır. 17 Mayıs 2012 tarihinde Türkiye ve Avrupa Birliği arasında Pozitif Gündem başlatılmıştır. Pozitif Gündem'in amacı Türkiye ve Avrupa Birliği'nin ilişkilerinin geliştirilmesi ve işbirliğinin arttırılmasıdır. Pozitif Gündem 2014 yılında Avrupa Komisyonu Genişleme ve Komşuluk Politikasından sorumlu üyesi Štefan Füle'nin gelmesi ile sonlandırılmıştır. Ayrıca Bakınız: Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci Müzakere Süreci Vize muafiyeti 29 Eylül 2011 tarihinde AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström, Türk vatandaşlarına yönelik vize şartının kaldırılacağını belirtti. Serbest vize rejimi birkaç aşamada başlatılacaktı. İlk değişiklikler, vize talebinde istenilen evrakların azaltılması, daha çok girişli vize verilmesi ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde uzun dönem kalma dönemlerini içerecek 2011 yılının sonbaharında içinde bekleniyordu. 2012 yılı Haziran ayında, AB vize muafiyeti konusunda Türkiye ile müzakerelerin başlangıcında yetkili olan AB Bakanı Egemen Bağış, vize muafiyeti işlemlerinin 3-4 yıl sürmesinin beklendiğini belirtti. Aralık 2013'te Avrupa Birliği ile geri kabul anlaşması imzalandıktan sonra, AB "vizesiz rejim yönünde yol haritası" da dahil olmak üzere Türkiye ile vize serbestleştirme diyaloğu başlatıldı. Anlaşmada belirli koşullar sağlandığı takdirde bir yıl içinde Türk vatandaşları için vizelerin kaldırılması konusunda Kasım 2015'te çağrı yapıldı. 18 Mart 2016'da, AB'ye girmek için mültecileri engellemeyi amaçlayan AB, Türkiye ile göçmenler konusunda anlaştı. Bu anlaşma çerçevesinde Türkiye, Yunanistan'a girmeye çalışan göçmenleri geri alacak ve AB, Türkiye'deki mültecileri de almayı kabul edecekti. Karşılığında, AB Türkiye'ye altı milyar avro vermeyi ve Türkiye'nin 72 şartı yerine getirmesi durumunda, Haziran 2016 sonuna kadar Türk vatandaşları için vizesiz seyahat hakkı vermeyi kabul etti. 19 Nisan 2016 tarihinde, Jean-Claude Juncker Türkiye'nin Schengen Bölgesi'ne vizesiz giriş kazanması için kalan kriterleri karşılaması gerektiğini söyledi. Avrupa Komisyonu Mayıs 2016 yılında resmî olarak, Türkiye'ye vizesiz seyahat verilmesini önerdi. Mayıs 2016'da 72 kriterden 65'i karşılandı. 19 Nisan 2016'da, Jean-Claude Juncker; Türkiye'nin, Schengen bölgesine vizesiz giriş hakkı kazanmak için kalan kriterleri karşılaması gerektiğini söyledi. Ama dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, AB'nin Haziran 2016'da Türk vatandaşlarına vize muafiyeti vermezse, Türkiye'nin AB ile göçmen anlaşmasına destek vermeyeceğini söyledi. Mayıs 2016'da, Avrupa Komisyonu Türkiye ile vize muafiyeti için gerekli 72 kriterin çoğunu görüştüğünü söyledi ve 30 Haziran 2016 Schengen Alanı içinde Türk vatandaşlarının vizesiz seyahati için oylaması konusunda AB'yi yasama kurumlarına davet etti. Şu an, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'nin son beş kriteri yerine getirmesi için vize muafiyetini onaylaması gerekiyor. Türkiye tarafından yerine getirilmesi için kalan beş kriter şunlardır: Türkiye, AB tavsiyeleri doğrultusunda, yolsuzluğun önlenmesi için tedbirlere geçmelidir. Türkiye'de AB standartlarına uygun kişisel verilerin korunmasına ilişkin ulusal mevzuatın uyumlaştırılması gerekmektedir. Türkiye'nin Europol ile bir anlaşma yapması gerekmektedir. Türkiye'nin cezai konularda bütün AB üyeleri ile çalışması gerekmektedir. Türkiye'nin Avrupa standartlarıyla uyumlu olan terör yasalarını yerine getirmesi gerekmektedir. Ayrıca Bakınız: Avrupa Birliği vize politikası Ayrıca Bakınız: Türk vatandaşlarının tabi olduğu vize uygulamaları [[Dosya:20151030_Syrians_and_Iraq_refugees_arrive_at_Skala_Sykamias_Lesvos_Greece_2.jpg|bağlantı=https://en.wikipedia.org/wiki/File:20151030_Syrians_and_Iraq_refugees_arrive_at_Skala_Sykamias_Lesvos_Greece_2.jpg|küçükresim|upright=1.01|Suriyeli ve Iraklı mülteciler Türkiye'den Yunanistan'a gidiyor.]] Mülteciler Suriye İç Savaşı ve çeşitli ülkelerdeki gerginlik sebebiyle Türkiye'ye 4 milyona yakın mülteci gelmiştir. Bu da Türkiye'yi dünyada en çok mülteci alan ülke konumuna getirmiştir. Türkiye'de özellikle Suriyeli mültecilerin artması sebebiyle Avrupa Birliği 2015'in Ekim ayında, Türkiye ile "Ortak Avrupa Birliği-Türkiye eylem planı"nı yapmıştır. Ve bu plan 29 Kasım 2015'te gerçekleşen Avrupa Birliği Türkiye Zirvesi ile yürürlüğe girmiştir. Eylem planı doğrultusunda göçün kontrol altına alınması hedeflenmiştir. Bu eylem planı dahilinde Türkiye Mülteci Aracı'nı kurdu. Ve bu doğrultuda Türkiye'ye 3 milyar € ek kaynak verildi. [[Dosya:Ömer_Çelik_and_Johannes_Hahn.jpg|bağlantı=https://en.wikipedia.org/wiki/File:%C3%96mer_%C3%87elik_and_Johannes_Hahn.jpg|sol|küçükresim|upright=1.22|Avrupa Komisyonu Üyesi Johannes Hahn, AB Bakanı Ömer Çelik ile, Temmuz 2017]] Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı Avrupa Birliği Bakanlığı, 2011'de kurulan ve ilk olarak 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nde yer alan bakanlıktır. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecine ilişkin faaliyetleri koordine etmek amacıyla kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış olmuştur. Anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkındaki 703 sayılı KHK ile kaldırılarak yetkileri Dışişleri Bakanlığı'na devredildi. Bakanlığa bağlı olarak Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Başkanlığı oluşturuldu. Avrupa Birliği Bakanları Bakanların Görevleri Bakanlığı, Anayasaya, kanunlara, hükûmet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetmek. Bakanlığın görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirmek, bunlara uygun olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturmak, performans ölçütleri belirlemek, Bakanlık bütçesini hazırlamak, gerekli kanuni ve idari düzenleme çalışmalarını yapmak, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek. Bakanlık faaliyetlerini ve işlemlerini denetlemek, yönetim sistemlerini gözden geçirmek, teşkilat yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetmek ve yönetimin geliştirilmesini sağlamak. Faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlamak. Karşılaştırma Türkiye'nin Avrupa Birliği ülkeleri ile ilişkileri Zirveler AB-Türkiye Zirveleri 1. Avrupa Birliği-Türkiye Zirvesi: 26 Mart 2018, Varna, Bulgaristan Türkiye'nin Avrupa merkezli birliklere üyeliği Türkiye, Avrupa merkezli önemli birliklere üye olmuştur. Avrupa Konseyi Batı Avrupa Birliği Avrupa Konseyi Avrupa Konseyi, Avrupa çapında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla 1949'da kurulmuş uluslararası bir kuruluştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi'ne bağlıdır. Avrupa Konseyi'ne Belarus, Kazakistan ve Vatikan hariç tüm Avrupa ülkeleri üyedir. Kurucu ülkeler; Belçika Birleşik Krallık Danimarka Fransa Hollanda İrlanda İsveç İtalya Lüksemburg Norveç Sonradan katılan ülkeler; Avrupa Konseyi'ne Aday Ülkeler: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Ülkeler: Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Gözlemci Ülkeler: Batı Avrupa Birliği Batı Avrupa Birliği yarı etkin bir Avrupa güvenlik ve savunma örgütüdür. 17 Mart 1948 tarihinde imzalanan Brüksel Antlaşması'yla birlikte kurulmuş ve 1954 yılında İtalya ile Batı Almanya'nın katlımlarıyla büyümüştür. Batı Avrupa Birliği'nin genel merkezi Brüksel'dedir. Günümüzde başka bir uluslararası örgüt olan Avrupa Birliği ile karıştırılmamalıdır. Birlik 30 Haziran 2011 tarihinde Avrupa Birliği ile birleştirilmiştir. Ayrıca bakınız Türkiye'nin dış ilişkileri Avrupa Birliği'nin dış ilişkileri Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci Avrupa Birliği Avrupa Birliği üyesi ülkeler Avrupa Birliği'nin gelecekteki genişlemesi Dış bağlantılar AB Başkanlığı Dışişleri Bakanlığı Kaynakça
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri