Avrupa'da Aşırı Sağın Yükselişi: Bir Panik Mi, Yoksa Değişim Mi?
Yazan:
Avrupa, son zamanlarda aşırı sağ partilerin yükselişiyle sarsıldı. Avrupa Parlamentosu seçimleri, bu eğilimin ne kadar yaygın olduğunu ortaya koydu; birçok ülkede aşırı sağ partiler ilk sırada yer aldı ve iktidar partilerini geride bıraktı. Peki, bu ani yükseliş nedenleri nelerdir?
1. Avrupa'nın Doğu Sınırındaki Savaş: Avrupa'nın yakınında yaşanan savaşlar ve çatışmalar, güvenlik endişelerini artırıyor. Bu durum, göçmenlik ve sınır kontrolü gibi konularda daha sert politikalar talep edilmesine yol açıyor.
2. Ekonomik Sorunlar: Avrupa içi ekonomik eşitsizlikler ve sıkıntılar, vatandaşlarda memnuniyetsizliğe yol açıyor. Yüksek işsizlik oranları, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve artan yaşam maliyetleri, geleneksel siyasi partilere karşı tepkiyi besliyor.
3. Rejimlere Güvenin Kaybı: Birçok Avrupa ülkesinde, vatandaşlar yönetici kadrolara ve rejimlere güvenmeyi bıraktı. Düşük liderlik profili ve yolsuzluk iddiaları, alternatif politikalar arayışını tetikliyor.
4. Savaş ve Soykırım Yanlısı Siyasetler: Bazı Avrupa ülkeleri, savaş suçları ve soykırımla ilişkilendirilen yönetimlere destek verdikleri için eleştiriliyor. Bu durum, özellikle genç nüfus arasında tepki çekiyor ve daha insancıl, barışçıl politikalar talep edilmesine yol açıyor.
5. Batı'nın Sömürücü Refahı: Batı ülkelerinin refahı, sömürgecilik ve adaletsiz küresel ekonomik yapı üzerine kurulu olduğu görüşü yayılıyor. Bu durum, özellikle çevre ve sosyal adalet konularında daha radikal politikalar talep edilmesine neden oluyor.
6. Afrika ve Dünya Genelindeki Kaynak Rekabeti: Avrupa devletleri, Afrika ve diğer bölgelerdeki kaynaklara erişim konusunda rekabet ediyor. Bu durum, iç siyasetlere yansıyor ve popülist politikaların yükselişine katkıda bulunuyor.
7. AB'ye Duyulan İnançsızlık: Avrupa Birliği'nin (AB) göçmenlik, ekonomik krizler ve küresel güç mücadeleleri konusundaki yetersiz kalışı, üye ülkeler arasında hayal kırıklığına yol açıyor. AB'ye duyulan inanç erozyona uğruyor.
Bu faktörler, Avrupa'da aşırı sağın yükselişini beklenen bir hal getiriyordu. Ancak bu durum, yalnızca Avrupa için bir panik değil, aynı zamanda bir değişim işaretçisi olabilir. Tarih boyunca, Avrupa benzer durumlarla kendi iç çatışmalarına yol açmış ve yeniden şekillenmiştir.
Fransa'da, aşırı sağ parti yüzde 32 oy oranıyla birinci sıraya yükselirken, Macron'un partisi yalnızca yüzde 15 alabildi. Bu durum, Fransa'da erken seçimlerin yapılmasına yol açtı. Almanya ve Avusturya'da da benzer bir tablo ortaya çıktı; aşırı sağ partiler hükümet koalisyonlarını tehdit ediyor.
Filistin konusundaki toplumsal infial, Avrupa'da yeni bir siyaset dili üretme çabalarının bir yansıması olarak görülebilir. Gazze hassasiyeti, sokaklarda protesto edilmeye başlandığında, yönetimlere meydan okuyan bir avuç gençle başladı.
Avrupa'daki seçimlerde büyük değişiklikler bekleniyor ve bu eğilim devam ederse, mevcut liderlerin siyasetten silinmesi muhtemel görünüyor. Belçika eski Başbakanı De Croo'nun dediği gibi, "Avrupa'daki bütün ülkelerde bir dönüm noktasında" olabiliriz ve Le Pen gibi aşırı sağ liderler, yeni bir Avrupa vizyonu sunmaya hazırlanıyor.
Peki, Avrupa bu değişim karşısında ne yapacak? Aşırı sağın yükselişi, yalnızca bir panik mi yoksa Avrupa'nın yeniden doğuşu mu? Zaman gösterecek.
Yazan:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Avrupa, son zamanlarda aşırı sağ partilerin yükselişiyle sarsıldı. Avrupa Parlamentosu seçimleri, bu eğilimin ne kadar yaygın olduğunu ortaya koydu; birçok ülkede aşırı sağ partiler ilk sırada yer aldı ve iktidar partilerini geride bıraktı. Peki, bu ani yükseliş nedenleri nelerdir?
1. Avrupa'nın Doğu Sınırındaki Savaş: Avrupa'nın yakınında yaşanan savaşlar ve çatışmalar, güvenlik endişelerini artırıyor. Bu durum, göçmenlik ve sınır kontrolü gibi konularda daha sert politikalar talep edilmesine yol açıyor.
2. Ekonomik Sorunlar: Avrupa içi ekonomik eşitsizlikler ve sıkıntılar, vatandaşlarda memnuniyetsizliğe yol açıyor. Yüksek işsizlik oranları, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve artan yaşam maliyetleri, geleneksel siyasi partilere karşı tepkiyi besliyor.
3. Rejimlere Güvenin Kaybı: Birçok Avrupa ülkesinde, vatandaşlar yönetici kadrolara ve rejimlere güvenmeyi bıraktı. Düşük liderlik profili ve yolsuzluk iddiaları, alternatif politikalar arayışını tetikliyor.
4. Savaş ve Soykırım Yanlısı Siyasetler: Bazı Avrupa ülkeleri, savaş suçları ve soykırımla ilişkilendirilen yönetimlere destek verdikleri için eleştiriliyor. Bu durum, özellikle genç nüfus arasında tepki çekiyor ve daha insancıl, barışçıl politikalar talep edilmesine yol açıyor.
5. Batı'nın Sömürücü Refahı: Batı ülkelerinin refahı, sömürgecilik ve adaletsiz küresel ekonomik yapı üzerine kurulu olduğu görüşü yayılıyor. Bu durum, özellikle çevre ve sosyal adalet konularında daha radikal politikalar talep edilmesine neden oluyor.
6. Afrika ve Dünya Genelindeki Kaynak Rekabeti: Avrupa devletleri, Afrika ve diğer bölgelerdeki kaynaklara erişim konusunda rekabet ediyor. Bu durum, iç siyasetlere yansıyor ve popülist politikaların yükselişine katkıda bulunuyor.
7. AB'ye Duyulan İnançsızlık: Avrupa Birliği'nin (AB) göçmenlik, ekonomik krizler ve küresel güç mücadeleleri konusundaki yetersiz kalışı, üye ülkeler arasında hayal kırıklığına yol açıyor. AB'ye duyulan inanç erozyona uğruyor.
Bu faktörler, Avrupa'da aşırı sağın yükselişini beklenen bir hal getiriyordu. Ancak bu durum, yalnızca Avrupa için bir panik değil, aynı zamanda bir değişim işaretçisi olabilir. Tarih boyunca, Avrupa benzer durumlarla kendi iç çatışmalarına yol açmış ve yeniden şekillenmiştir.
Fransa'da, aşırı sağ parti yüzde 32 oy oranıyla birinci sıraya yükselirken, Macron'un partisi yalnızca yüzde 15 alabildi. Bu durum, Fransa'da erken seçimlerin yapılmasına yol açtı. Almanya ve Avusturya'da da benzer bir tablo ortaya çıktı; aşırı sağ partiler hükümet koalisyonlarını tehdit ediyor.
Filistin konusundaki toplumsal infial, Avrupa'da yeni bir siyaset dili üretme çabalarının bir yansıması olarak görülebilir. Gazze hassasiyeti, sokaklarda protesto edilmeye başlandığında, yönetimlere meydan okuyan bir avuç gençle başladı.
Avrupa'daki seçimlerde büyük değişiklikler bekleniyor ve bu eğilim devam ederse, mevcut liderlerin siyasetten silinmesi muhtemel görünüyor. Belçika eski Başbakanı De Croo'nun dediği gibi, "Avrupa'daki bütün ülkelerde bir dönüm noktasında" olabiliriz ve Le Pen gibi aşırı sağ liderler, yeni bir Avrupa vizyonu sunmaya hazırlanıyor.
Peki, Avrupa bu değişim karşısında ne yapacak? Aşırı sağın yükselişi, yalnızca bir panik mi yoksa Avrupa'nın yeniden doğuşu mu? Zaman gösterecek.