Mahkemeler, adaletin tecelli ettiği mekanlardır ve bu mekanlarda üç temel unsur rol oynar: Hakim, savcılık, ve savunma. Bu üçlü yapının amacı, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde gerçeği ortaya çıkarmak ve suça karşı adaletin sağlanmasını sağlamaktır.
Ancak, bazı durumlarda, özellikle de sanığın suçlu olduğu bilinen durumlarda, avukatın bu kişiyi savunması etik bir ikilem yaratabilir. Savunmanın temel amacı, savcılığın iddialarını çürütmek ve sanığın haklarının korunmasını sağlamaktır. Ancak, avukatın bu suçlu kişiyi savunurken adil yargılanma hakkını ihlal etmemesi ve masumiyet karinesini gözetmesi kritik önem taşır.
Bir avukat, sanığın hukuka uygun deliller ve tanıklarla hazırlanmış bir iddianameyle hakim karşısına çıkmasını sağlamalıdır. Yargılandığı dava ile ilgisiz başka davalar birleştirilmemeli ve üzerine iddianamede yer almayan suçlar isnat edilmemelidir. Tüm yargı süreçleri boyunca masumiyet karinesi gözetilmeli ve sanığın adil yargılanma hakkı korunmalıdır. Avukatın birincil görevi, bu hakkın ihlal edilmesini önlemektir. Savunma stratejileri ve taktikler ikincil konudur.
Ne yazık ki, bazı avukatlar etik sorumluluklarını bir kenara bırakarak suçlu oldukları bilinen kişileri savunurken agresif ve eleştirilebilir yöntemler kullanabilirler. Bu durum, adalet sistemine olan güveni sarsabilir ve adaletin tecelli etmesini engelleyebilir. Bu nedenle, avukatların etik sorumluluklarını hatırlamaları ve adil yargılanma hakkını her zaman gözetmeleri kritik önem taşır. Adalet, savunmasız kalmamalıdır.
Ancak, bazı durumlarda, özellikle de sanığın suçlu olduğu bilinen durumlarda, avukatın bu kişiyi savunması etik bir ikilem yaratabilir. Savunmanın temel amacı, savcılığın iddialarını çürütmek ve sanığın haklarının korunmasını sağlamaktır. Ancak, avukatın bu suçlu kişiyi savunurken adil yargılanma hakkını ihlal etmemesi ve masumiyet karinesini gözetmesi kritik önem taşır.
Bir avukat, sanığın hukuka uygun deliller ve tanıklarla hazırlanmış bir iddianameyle hakim karşısına çıkmasını sağlamalıdır. Yargılandığı dava ile ilgisiz başka davalar birleştirilmemeli ve üzerine iddianamede yer almayan suçlar isnat edilmemelidir. Tüm yargı süreçleri boyunca masumiyet karinesi gözetilmeli ve sanığın adil yargılanma hakkı korunmalıdır. Avukatın birincil görevi, bu hakkın ihlal edilmesini önlemektir. Savunma stratejileri ve taktikler ikincil konudur.
Ne yazık ki, bazı avukatlar etik sorumluluklarını bir kenara bırakarak suçlu oldukları bilinen kişileri savunurken agresif ve eleştirilebilir yöntemler kullanabilirler. Bu durum, adalet sistemine olan güveni sarsabilir ve adaletin tecelli etmesini engelleyebilir. Bu nedenle, avukatların etik sorumluluklarını hatırlamaları ve adil yargılanma hakkını her zaman gözetmeleri kritik önem taşır. Adalet, savunmasız kalmamalıdır.