Aziz Yıldırım'ın dünya kulübü olma hedefini, son teknik direktör tercihlerini ve onları seçerken söylediklerini bir düşününce Aykut'un veya herhangi bir Türk teknik direktörün aslında kafadaki teknik direktör profilin uymadığını görüyoruz. Zico, Aragones, Daum ve sonrasında Fenerbahçe'nin çocuğu Aykut. Oldu mu? Olmadı bence. Peki niye Aykut? Gelin Aziz Yıldırım gibi düşünelim.
"Şampiyonluğun kaçmasının bir sorumlusu olmalı" diye düşünelim. Daum göreve devam ederse 3 yıl şampiyonluk sözü verdik, sorumluluk bize kalacak. Olmaz öyle şey, faturayı Daum'a keselim. Ama onun yerine gelecek herhangi bir yabancı teknik direktör Daum kadar başarılı olamayacak. Alışması, sistemini oturtması falan çok zaman alacak. En iyisi kulübü bilen birine verelim bu işi.
Taraftarlar çok seviyor bu Aykut'u ve takımın başına geçmesini çok istiyor. Sırtını bize dönmüş taraftarı epey yumuşatacak bu hamle.
Yabancı bir teknik direktör gelse yıllık 4-5 milyon euro para isteyecek. Aykut, Fenerbahçe'nin çocuğu zaten, dörtte bir ücret alır, hatta vermesek istemez bile. Yabancı hocaya vereceğimiz o parayla bir tane bomba transfer yapabiliriz.
Yabancı hocayı göndermek işkence. Dünyanın tazminatını istiyorlar. İşler kötü giderse taraftara iki kere "Aykut istifa" dedirtiriz olur biter.
Aykut'un bu şekilde takımın başına geçiyor oluşu kimsenin içine sinmese de taraftarın bir çoğunu sonuç itibariyle mutlu etmiştir sanıyorum. Peki bu mutluluk ne kadar sürecek?
Fenerbahçe uzun yıllardır hiçbir Türk teknik direktör ile başarılı olamadı. Akıllardaki tek soru bu. Acaba Aykut bu işin üstesinden gelebilecek mi? Bu tamamen Aykut'un kriz yönetim başarısı ve karizmasıyla alakalı. Ve biz bu maharetlerinin ne düzeyde olduğunu bilemiyoruz.
Hep arka planda kaldı Aykut, yüzleşmesi gereken büyük sorunlar olmadı, medya baskısına maruz kalmadı, futbolcularla kavgaya girmedi, taraftarla karşı karşıya gelmedi. Fenerbahçe gibi bir kulüpte bunlarla yüzleşecek ve otoritesinin sağlamlığı, başarısının en büyük belirleyicisi olacak.
Beşiktaş örneğine bakarsak, Ertuğrul Sağlam Mustafa Denizli'den çok daha iyi taktik yönetim yetisine sahip olmasına rağmen, kriz yönetimi konusundaki tecrübesizliği yüzünden kulüpte tutunamadı. Mustafa Denizli ise sadece karizması ve kendinden emin tutumuyla görevine devam edebildi. Aykut'un akıbeti de ne yazık ki bir tarafıyla bu örneklerle bağlantılı olacak.
Bütün bunların yanında Aykut'un arkasında inanılmaz bir taraftar desteği olacak. "Aykut takımın başında olsun da kaçıncı olacaksak olalım" diyen, "yabancı bir teknik direktör olsaydı bundan daha kötü olamazdık" diyecek olan bir kitle var arkasında. Bu en büyük avantajı.
Başarının kovulmama olarak algılandığı bir memlekette ayağı yere basan yorumlar yapmak biraz zor aslında. Bundan sonrasını artık merakla bekleyip göreceğiz. Oğuz ve Rıdvan tüketildikten sonra Aykut "çocukluk kahramanlarımız" kontenjanından elimizde kalan son isim. Kendisinden tek beklentimiz güzel futbol.
"Şampiyonluğun kaçmasının bir sorumlusu olmalı" diye düşünelim. Daum göreve devam ederse 3 yıl şampiyonluk sözü verdik, sorumluluk bize kalacak. Olmaz öyle şey, faturayı Daum'a keselim. Ama onun yerine gelecek herhangi bir yabancı teknik direktör Daum kadar başarılı olamayacak. Alışması, sistemini oturtması falan çok zaman alacak. En iyisi kulübü bilen birine verelim bu işi.
Taraftarlar çok seviyor bu Aykut'u ve takımın başına geçmesini çok istiyor. Sırtını bize dönmüş taraftarı epey yumuşatacak bu hamle.
Yabancı bir teknik direktör gelse yıllık 4-5 milyon euro para isteyecek. Aykut, Fenerbahçe'nin çocuğu zaten, dörtte bir ücret alır, hatta vermesek istemez bile. Yabancı hocaya vereceğimiz o parayla bir tane bomba transfer yapabiliriz.
Yabancı hocayı göndermek işkence. Dünyanın tazminatını istiyorlar. İşler kötü giderse taraftara iki kere "Aykut istifa" dedirtiriz olur biter.
Aykut'un bu şekilde takımın başına geçiyor oluşu kimsenin içine sinmese de taraftarın bir çoğunu sonuç itibariyle mutlu etmiştir sanıyorum. Peki bu mutluluk ne kadar sürecek?
Fenerbahçe uzun yıllardır hiçbir Türk teknik direktör ile başarılı olamadı. Akıllardaki tek soru bu. Acaba Aykut bu işin üstesinden gelebilecek mi? Bu tamamen Aykut'un kriz yönetim başarısı ve karizmasıyla alakalı. Ve biz bu maharetlerinin ne düzeyde olduğunu bilemiyoruz.
Hep arka planda kaldı Aykut, yüzleşmesi gereken büyük sorunlar olmadı, medya baskısına maruz kalmadı, futbolcularla kavgaya girmedi, taraftarla karşı karşıya gelmedi. Fenerbahçe gibi bir kulüpte bunlarla yüzleşecek ve otoritesinin sağlamlığı, başarısının en büyük belirleyicisi olacak.
Beşiktaş örneğine bakarsak, Ertuğrul Sağlam Mustafa Denizli'den çok daha iyi taktik yönetim yetisine sahip olmasına rağmen, kriz yönetimi konusundaki tecrübesizliği yüzünden kulüpte tutunamadı. Mustafa Denizli ise sadece karizması ve kendinden emin tutumuyla görevine devam edebildi. Aykut'un akıbeti de ne yazık ki bir tarafıyla bu örneklerle bağlantılı olacak.
Bütün bunların yanında Aykut'un arkasında inanılmaz bir taraftar desteği olacak. "Aykut takımın başında olsun da kaçıncı olacaksak olalım" diyen, "yabancı bir teknik direktör olsaydı bundan daha kötü olamazdık" diyecek olan bir kitle var arkasında. Bu en büyük avantajı.
Başarının kovulmama olarak algılandığı bir memlekette ayağı yere basan yorumlar yapmak biraz zor aslında. Bundan sonrasını artık merakla bekleyip göreceğiz. Oğuz ve Rıdvan tüketildikten sonra Aykut "çocukluk kahramanlarımız" kontenjanından elimizde kalan son isim. Kendisinden tek beklentimiz güzel futbol.