Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Babamın Sesi

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Babamın Sesi veya kullanılan Kürtçe adıyla Dengê Bavê Min, Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan'ın yönetmenliğini üstlendiği 2012 çıkışlı dram türündeki Almanya-Fransa-Türkiye ortak yapımı film. Maraş Katliamı'ndan etkilenen Kürt-Alevi bir ailenin hikâyesini konu edinmektedir. Yönetmenlerden Zeynel Doğan'ın ailesinin gerçek hikâyesinden yola çıkılarak oluşturuldu ve filmin merkezinde Doğan'ın babasından kalan kasetler yer aldı. Filmin çekimleri Elbistan ve Diyarbakır'da gerçekleştirildi. Galası 29 Ocak 2012'de, Uluslararası Rotterdam Film Festivali'nde düzenlendi, Türkiye'de ilk gösterimi 11 Nisan 2012'de 31. İstanbul Film Festivali'nde yapıldı. Babamın Sesi, Türkiye'deki sinemalarda 2 Kasım 2012'de on üç salonda gösterilerek vizyona girdi. Toplamda on altı hafta gösterimde kalarak 2012'de Türkiye'de vizyona giren tüm filmler içinde en çok izlenen 200'üncü, yerli filmler içindeyse 47'nci oldu. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü'nü kazanan film, eleştirmenlerden olumlu yorumlar aldı ve "bu topraklarda yaşanan katliamlarla yüzleşmek ve hesaplaşmak için izlememiz gereken bir film" olarak nitelendirildi. Ayrıca İki Dil Bir Bavul filmiyle kıyaslandı. Konusu Basê Doğan, Elbistan'da yalnız başına yaşayan, yaşlı bir kadındır. Eşi Mustafa Doğan, yıllar önce ölmüş, ölmeden önce de yıllarca yurtdışında çalışmış bir inşaat işçisidir. Mustafa, Basê'nin okuma yazması olmadığı için ona mektup yerine sürekli bir kasete sesini kaydedip göndermiş, cevap olarak Basê de ona ses kaydı göndermiş ve birbirleriyle böyle hasret gidermişlerdir. Mustafa ve Basê'nin iki oğlundan biri olan Mehmet evlidir ve Diyarbakır'da yaşamaktadır. Büyük oğlu Hasan ise gerillalara katılmıştır. Basê evinde yalnız başına günlerini geçirirken, akşamları çalan telefonu beklemekte ve telefonların Hasan'dan geldiğini düşünerek açmaktadır. Telefonun karşı tarafından herhangi bir ses gelmese de Basê, Hasan'a seslenerek ne zaman geleceğini sormakta, ona küçük hikâyeler anlatmaktadır. Bu hikâyeler sonrası telefon kapanmaktadır. Hep gözü yolda olan Basê Hasan'ın gelmesini beklemektedir. Ona göre Hasan geri dönecek, evlenip yeni bir yaşam kuracaktır. Bu sırada Diyarbakır'da yaşayan küçük oğlu Mehmet'in ise eşi hamiledir, bu nedenle Mehmetler daha geniş yeni bir eve taşınırlar. Bu taşınma sırasında Mehmet, eşyaların arasında babasına gönderilmek üzere kaydedilmiş annesinin ve kendi çocukluk sesinin olduğu bir kaset bulur. Annesinin Elbistan'da tek başına yaşamasını istemeyen ve Diyarbakır'da yanlarında olmasını isteyen Mehmet, hem annesini Diyarbakır'da yaşamaya ikna etmek, hem de bu kasetlerin devamını bulmak için Elbistan'a gider. Mehmet, annesinin yanına gittiği ilk günden itibaren, kasetlerin geri kalanını sorgular ve annesine yerini sorar. Basê ise geriye kalan kaset olmadığını söyleyerek Mehmet'i kasetlerin varlığından uzaklaştırmak ister. Mehmet ise buna inanmayarak evin içerisinde, sürekli kasetleri arar. Bu aramalar arasında Mehmet bir bavul bulur, bavulda babasının eşyaları ve birkaç eski gazete vardır. Gazetelerde Maraş Katliamı haberleri bulunmaktadır. Mehmet bunları incelerken Basê içeri girer ve ortalığı toplamaya başlar. Gazeteleri kaldırmaya kalktığında ise Mehmet onu durdurarak bunları neden sakladığını sorar. Basê konuyu geçiştirmeye çalışsa da Mehmet'in ısrarına dayanamaz ve gazeteleri saklamasının sebebini, Maraş Katliamı'ndan nasıl kurtulduklarını anlatır. Mehmet, tüm bu arayışlar ve yeni öğrendiği aile geçmişinin yanında, Basê'yi hala Diyarbakır'a götürmek için ikna etmeye çalışmaktadır. Annesi ise ona türlü bahaneler üreterek bu isteğini geri çevirmektedir. Bu bahaneler genellikle basit ev ve bahçe işleridir. Mehmet ise bu bahaneleri ortadan kaldırmak için bahçe ve ev işlerini yapmaya koyulur. Bu işler bitince annesine tekrar Diyarbakır konusunu açar; ancak Basê bu defa da köydeki evlerini bahane eder. Orayı tadilat ettirmek ister. Çünkü ona göre Hasan geri geldiğinde evlenecek ve Elbistan'daki eve yerleşecektir. Kendisi ise köydeki evde yaşayacaktır. Bunun üzerine Mehmet annesi Basê'yi de alıp köy evine gider ve oradaki evin tadilatını planlamaya başlarlar. Daha sonra köyü dolaşmaya çıkan Mehmet, eve geri döndüğünde annesinin odasından seslerin geldiğini fark eder ve sessizce dinlemeye başlar. Basê, kasetleri çıkarmış ve onları dinlemektedir. Oyuncu kadrosu ve karakterler Zeynel Doğan - Mehmet; filmin ana karakterlerindendir ve Basê'nin Diyarbakır'da yaşayan 30'lu yaşlardaki küçük oğludur. Evli ve hamile bir eşi vardır. Mehmet'in küçüklüğündeki ses kayıtlarını da İmam Çiçek seslendirmiştir. Asiye Doğan - Basé; filmin ana karakterlerindendir ve Mehmet'in annesi rolündedir. Yaşlı olan Basê, Elbistan'da bahçeli müstakil bir evde tek başına yaşamaktadır. Gülizar Doğan - Gülizar; Mehmet'in Diyarbakır'da birlikte yaşadığı hamile eşidir. Ali Kul (seslendirme) - Hasan; Basê'nin gerillalara katılmış büyük oğludur. Filmde kendisini görünmez, yalnızca sesi duyulmaktadır. Kemal Ulusoy (seslendirme) - Mustafa; Basê'nin inşaat işçisi kocasıdır. Yıllar önce ölmüş olan Mustafa'nın filmde sadece sesi duyulmaktadır. Yapım aşaması Ses kayıtları ve filmin hikâyesi 1979'dan 1990'lı yıllara kadar Suudi Arabistan'da işçi olarak çalışan ve Türkiye'ye geri dönmeyen Zeynel Doğan'ın babasına, Doğan ile ailesinin okuma-yazması olmadığı için mektup gönderilmeyip bunun yerine ses kayıtları gönderilirdi. Baba da karşılık olarak sesini teyp ile kasede kaydederek ailesini göndermekteydi. Doğan'ın annesi, babası tarafından gönderilen kasetleri "titizlikle" sakladı. Elinde iki kaset olan Doğan, o sıralar İki Dil Bir Bavul filmi için Diyarbakır'a giden Özgür Doğan ve Orhan Eskiköy'e projesini anlattı ve kayıtları dinletti. "Bir dönem insanların bu ses kasetleri üzerinden haberleştiğine dair bir belgesel" fikri daha önce birkaç kişiye anlatılsa da fikre sahip çıkanlar Özgür Doğan ile Orhan Eskiköy oldu. Önceleri Memet'in babasını tanıma, annesinin sakladığı ve ondan gizlediği kasetlere ulaşma çabası üzerine kurulu bir belgesel üzerinden gitmeyi planlarken kasetlerin "daha fazla şey söyleyebileceğine" inanan Orhan Eskiköy, "Kurmaca katarsak daha güçlü bir şey olabilir." fikrini ortaya atarak projenin kurmacaya çevrilmesini sağladı. Senaryo aşamasında, Zeynel Doğan ile ailesinin içinden çıktığı toplumsal koşullar filmin arka planında olması konuşuldu ve senaryo, Eskiköy tarafından yazıldı. Ses kayıtlarının oldukça kötü hâlde olmasından ötürü Doğan, annesinden kasetleri tekrar kaydetmesini istedi ve Eskiköy, bu durum için, "Kocasıyla tekrar konuşması onu , çok stresli ve gergin yaptı. Annesine geçmişi tekrar yaşatmak zorunda kaldığından dolayı bu, Zeynel için de çok zordu." ifadelerini kullandı. Senaryoda ele alınan hikâye, gerçek ile birebir aynı değildi. Doğan'ın ailesi aslında Maraş Katliamı'nı yaşamadı fakat bu katliamdan kurtulan gerçek bir aile vardı ve o aile babasının adı da Mustafa Doğan'dı. Ekip, bu isme Maraş raporlarında rastladı. Filmde anlatıldığı gibi baba, ailesini katliamdan sağ kurtarmaktadır. Çekimler [[Dosya:Babamın Sesi filminden görüntü.jpg|küçükresim|upright=1.14|Filmin yönetmeni ve aynı zamanda başrol oyuncusu Zeynel Doğan (solda) ve "Basê Doğan" rolündeki Asiye Doğan'ın (sağda) yer aldığı filmden bir kare.]] Kurmaca tarzında olan filmin çekimlerine Mayıs 2011'de başlandı ve çekim aşaması dört hafta sürdü. Babamın Sesi, 35 mm filmle 1.85:1 çerçeve oranıyla çekildi. Esas çekimler başlamadan önce İstanbul'da bir test çekimi yapıldı. Filmde hiç gece çekimi yapılmadı ve tamamı gündüz vakti çekildi. Çekimler, Kahramanmaraş'ın Nurhak ilçesine bağlı Barış Belediyesi'nin yardımları ve izniyle gerçekleştirildi. Babamın Sesinde Zeynel Doğan kendisini, anne rolünü Doğan'ın annesi Basê Doğan ve eş rolünü Doğan'ın eşi Gülizar Doğan oynadı. Zeynel Doğan, başta oynamayı istemedi fakat Orhan Eskiköy'ün ikna etmesiyle filmde "Mehmet" olarak yer aldı. Filmde anlatılan olayların bir kısmını yaşamış olan ağabey rolünü Doğan'ın kardeşi olan Hasan Doğan oynadı. Filmde anne karakterini canlandıran Basê Doğan, kendisini oynayacağını düşünerek projede yer almayı kabul etti fakat Maraş Katliamı, yaşamadığı bir şey olduğu için önce reddetti ardından "bunu çalışmaya" başladılar. "Mesela annem dedi ki, 'Ben yaşamadığım Maraş olayını anlatmam. Konu komşu ne diyecek? Kadın yalan söylüyor diyecek.' Anne bunlar yaşandı, hatta daha kötüsü yaşandı sen biliyorsun, dedik. Orada sadece Basê değil, oyuncu olarak da var olduğunu zor da olsa kabul ettirdik. Ama bizim en dibe vurduğumuz zamanlarda bile o ayaktaydı." Bir ay prova yapıldı ve tüm sahnelerin üzerinden geçildi. Çekimler için mutfaktaki fayanslar, koltuk takımları, boyalar değiştirildi; bahçe düzenlendi. Bu aşamalarda "işin ciddi olduğunu" anladığını belirten Basê Doğan, çekimler süresince "oyuncu olmadığı ve alanı zapt edildiği için zorlandığını" ekledi. Kabul etmediği şeyler için "Bana ait bir öykü değil, ben böyle yaşamadım." diyerek itiraz ettiğini ifade etti. Anneyle çekilen bazı sahneler on beş-yirmi defa tekrarlandı. Basê Doğan, filmin çekimi sırasında kendisine Türkçe anlatılan replikleri, "organik Kürtçe"ye çevirdi. Ayrıca senaryoda yan bir hikâye ve Zeynel Doğan'ın çocukluk arkadaşı olan bir karakter yer alırken montajda "hikayenin çalışmadığı" anlaşılınca yan hikâye ile karakter filmden çıkarıldı. Finansal kaynaklar 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen Köprüde Buluşmalar Platformu'nda Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen proje geliştirme desteği ile $10.000 ve Melodika tarafından verilen Post Prodüksiyon Destek Ödülü olarak ₺25.000 değerinde para ödülleri Babamın Sesine finansal kaynak oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın verdiği ödül, projenin geliştirilmesinde ekibe katkı sağlarken Melodika'nın verdiği ödülle filmin ses miksajının tamamı tamamlandı. Ayrıca filmin ekibi, kitlesel fonlama sitesi olan Indiegogo'da film için bir sayfa açıp $50.000 istedi fakat toplamda $3.500'a ulaştı. Ulaşılan bu rakam kendilerini "tatmin etmedi" ve dışarıdan destekle para toplandı. Gösterim Babamın Sesinin dünya galası, 41. Uluslararası Rotterdam Film Festivali'nde ana yarışma bölümünde yapıldı. Yönetmenler Eskiköy ile Doğan; oyunculardan Gülizar Doğan ve film ekibinin katılımıyla gerçekleşen galada filmin sunumunu festival direktörü Rutger Wolfson yaptı. Türkiye'deki ilk gösterimi ise 11 Nisan 2012'de 31. İstanbul Film Festivali'nde yapıldı. 2-9 Mayıs 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen Uluslararası Eskişehir Film Festivali'nin "Türk Sineması" bölümünde; 24-29 Mayıs 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Dersim Uluslararası İnsan Hakları Film Festivali'nde; 6-16 Haziran 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen 10. Brüksel Film Festivali'nde; 6-14 Temmuz 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen 18. Saraybosna Film Festivali'nde; 17-23 Eylül 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen 19. Adana Altın Koza Film Festivali'nde; 18-21 Ekim 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Roma Türk Film Festivali'nde; 23-28 Ekim 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen Hof Uluslararası Film Festivali'nde; 19 Ekim-1 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen São Paulo Uluslararası Film Festivali'nde; 1-18 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen Leeds Uluslararası Film Festivali'nde; 9-15 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen Malatya Uluslararası Film Festivali'nde "Ulusal Uzun Metraj Yarışma Filmleri" bölümünde; 20-30 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen Hindistan Uluslararası Film Festivali'nde; 30 Kasım - 10 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen 18. Gezici Festival'de gösterildi. Türkiye'deki sinemalarda 2 Kasım 2012'de on üç salonda gösterilerek vizyona girdi. Toplamda on altı hafta gösterimde kaldı ve 18.214 kişi tarafından seyredilerek aynı yıl Türkiye'de vizyona giren tüm filmler içinde en çok izlenen 200'üncü, yerli filmler içindeyse 47'nci oldu. Film, on altı haftada toplam ₺147.536,27 hasılat elde etti. Karşılama Eleştiriler "Baba Mustafa'nın kasetlerdeki -gerçek- sesi dramatik yapının önemli bir parçası olduğu gibi, dış ses şeklinde hikayenin tarihsel bağını da güçlendiriyor. Babanın ses kayıtlarıyla, ailenin babaya cevaben gönderdiği kasetler adeta satır aralarında bu toprakların utanç tarihini deşifre ederken, sesler, evin duvarlarını ve rüzgarla birlikte tepeleri dolaşıyor, bir ailenin dil yüzünden bölünüşünü yüzümüze vuruyor." Film hakkında sinema eleştirmenleri ile yazarlar tarafından olumlu yorumlar yapıldı. NTVMSNBC'den Hasan Cömert, filmin "otuz küsur yıllık bir süreçte ülkenin kirli tarihi ve asimilasyon politikasının tahribatını tek bir aile üzerinden göstermeyi başardığını" belirtti. Ayrıca filmin, belgesel olabilecek bu materyali kurmacaya çevirmenin handikaplarını da yaşamadığını yazısında dile getirdi. Radikalden Fatih Özgüven, Babamın Sesi çalışmasının artistik anlamda, şimdiye kadar benzerleri arasında yapılmış en olgun örneklerden olduğunu ifade etti. Yekta Kopan, film için, "bu topraklarda yaşanan katliamlarla yüzleşmek ve hesaplaşmak için izlememiz gereken bir film" sözlerini dile getirdi. Hayal Perdesi dergisinden Barış Saydam, Elbistan'da yalnız başına yaşayan ve telefon başında dağa çıkan oğlu Hasan'dan haber bekleyen Basê'nin gelen sessiz telefonları her açışında anlattığı küçük hikâyelerin filmin, dil üzerinden inşa ettiği kimlik ve aidiyet konularına yaklaşımı kadar, hafızanın toplumsal ve politik meselelerden bağımsız düşünülemeyeceği gerçeğiyle de ilgili olduğunu yazdı. Ayrıca filmin anlatımının yanında, politik bir aygıt olan kamerayı kullanışındaki bilinçli tercihlerin, bölümleri bağlayan rüya sekansların ve dış çekimlerde "inşa"dan çok filme özgün ve içkin bir evren yaratan (rüya sekanslarıyla da bütünleşik olarak) nitelikli sinematografisinin de dikkat çektiğini belirtti. Bianet'ten Kenan Tekeş, filmin "kaybedilmiş/kaydedilmiş seslere, kelimelere, yüzlere ve geçmişe yönelik bir yolculuğu anlattığını" yazdı. Ayrıca o yolculukta izleyicilerin Mehmet'in arayıp da bulamadığı/dinleyemediği babasının sesini dinlerken geçmişte kalmış yüzleri, kelimeleri, acı olayları (Maraş katliamı) ve anası Basê'nin acısını da dinlemiş/izlemiş olduğunu ekledi. Radikalden Berrin Karakaş, yapımın duvarda asılı bir Hacı Bektaş Veli, bir de Atatürk fotoğrafı arasında sıkışıp kalmış Kürtlüğü sorguladığını belirtti. Emrah Kolukısa kendi blogunda film hakkında yazdığı yazısında filmin asıl farkı ve gücünün birçok filmde gözardı edilen ses bandını kullanmasındaki atak tavrı olduğunu belirtti. Babamın Sesinin "tam da sakin bir dilin hakim olması gereken bir dönem ve coğrafyada karşımıza çıkan önemli bir sığınak" olduğunu ayrıca "barışın dili, biraz daha kulak kabartmamız gereken kısık bir dille kulaklarımıza konuştuğunu" yazdı. Habertürkten Şeyma Gözdamga, derin ve sanatsal bir anlatımı olan Babamın Sesinde duygunun izleyiciye çok iyi bir şekilde aktarıldığını ifade etti. Arka Pencere adlı internet dergisinden Olkan Özyurt, filmin Andrey Zvyagintsev'in ilk filmi Dönüşle (orj. Vozvrashchenie) akraba olduğunu ve evdeki otorite olan babanın filmde sesiyle, "devlet baba"nın ise kâh telefondaki tacizleriyle kah mahkeme bildirimi ya da polisleriyle varlıklarını, ama en çok da otoritelerini hissettirdiğini yazdı. Haberturk.com'dan Kerem Akça, etnik grupların ve mezhepsel çatışmaların yarattıklarını bir sosyopolitik yara olarak ele alan filmin bunun altını kazırken de söylemini derinlere kadar indirdiğini yazdı. Ayrıca kaydedilen sesler ve Elbistan mekanı bu konuda anne-oğul ilişkisinin üzerinden "yabancılaştırıcı atmosfer" dolgusuna dönüştüğünü böylece Andrey Tarkovski'’nin filmlerinde görülen Aleksandr Sokurov'da ise daha stilize bir sürece transfer olan bir yapı aktif hale geldiğini belirtti. Babamın Sesinin bunu Ana ve Oğlu (Mat i Syn, 1997) gibi görsel yetkinliği üst düzey bir başyapıt için kullanmaktan özellikle uzak durduğunu da ifade etti. Milliyet Sanat dergisinden Murat Özer, filmin bir "konuşma" filmi ve sinemanın talep ettiği standart hikâye anlatımından uzak bir yapısı olduğunu yazdı. Evrenselden Çağdaş Günerbüyük, "filmin ağır temposunu, bir resim yapar gibi Basê'yi izleyen kamerasını, tüm hayatları birbirine bağlayan bir çerçeve işlevi gören seslerini, güçlü dramatik yapının bazı bileşenleri" olarak gördü. Yazısına "Belgesel öğelerine bolca rastlamak mümkün tabii ve belki, birden anlatılmaya başlayan anılar gibi kurmacanın aksadığı yerlere, ama başından sonuna tıkır tıkır işleyen sıkı bir anlatımı var filmin." sözleriyle devam etti. Radikalden Koray Çalışkan filmdeki ailenin dramının izleyeni içine çektiğini ve gelip kalplerine çöreklendiğini belirtti. Popüler Sinemadan Cüneyt Cebenoyan, temposunu yavaş bulduğu filmin "hep karanlık, hep acı" olmadığını "sevimli anlar"a da sahip olduğunu yazdı. Hürriyetten Ahmet Hakan filmin en değerli tarafının "sömürülmeye çok müsait politik bir konuyu hiç sömürmeden aktarmak ve bu şekilde çok daha dokunaklı bir öykü ortaya çıkarmak" olduğunu ifade etti. Bu filmle birlikte Kürt yönetmenlerin ustalık dönemi eserlerini vermeye başladığını da yazısına ekledi. Pınar Öğünç, filmin gücünü fısıldamasından, incelikle işlenmesinden aldığını yazdı. İki Dil Bir Bavul ile kıyaslanması Bir Türk öğretmenin, Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine bağlı Demirci köyündeki ilkokula atanmasını ve orada Türkçe bilmeyen Kürt öğrencileriyle geçirdiği bir yılını anlatan 2008 yapımı film İki Dil Bir Bavul ile Babamın Sesi karşılaştırıldı. Filmin senaristi Orhan Eskiköy, İki Dil Bir Bavul filmiyle başladığıkları politik duruşlarında bir tutarlılık sağlamak istediklerini ve İki Dil bir Bavuldaki çocukların büyüdüğünü, şimdi de Babamın Sesi filmindeki meselelerle uğraştıklarını söyledi. Olkan Özyurt, ilk filmin ana dil sorunsalını daha görünür kılma çabasındayken bu filmde "yine bilinen ama duyulamayan seslere öncelik verildiğini" belirtti: Haberturk.com'dan Kerem Akça, son dönemde yükselen Kürt sinemasının belki de en çok iz bırakan örneğinin İki Dil Bir Bavul olduğunu ve bu filmin sinemasal yetisinden ziyade meselesiyle dikkat çektiğini belirtirken Babamın Sesinin Anadolu'da bir köşeye itilen Kürt bireyler üzerine içi dolu bir sözlü tarih çalışması sunmayı, kamera kullanımıyla bunun altını doldurmayı ve final sekansıyla iz bırakmayı becerse de sanki kurmaca dolaşımını tamamlayamamanın 'ara boşluk'larından çekiyor gibi olduğunu ifade etti. Evrenselden Çağdaş Günerbüyük, Türkçe bilmeyen Kürt çocuklarıyla Kürtçe bilmeyen yeni mezun öğretmenlerinin bir zor yılı, bir bavula sığdığını, bu filmle sırada kasetlerin olduğunu ve ilkokulda gelecek üstüne düşünmekten, bekleyerek geçmişi hatırlamaya doğru yöneldiğini yazdı. Ayrıca yazısında "İki Dil Bir Bavulun çocuklarına sempatiyle yaklaşan kimileri, Babamın Sesinde Alevilerin, Kürtlerin yaşadığı ayrımcılıkları en derinden hisseden bir tek ailenin yaşadıklarını görmeye tahammül edemiyor olabilir." düşüncesini de dile getirdi. En iyiler listeleri Milliyet yazarı Nil Kural, "Kürt meselesine insan odaklı yaklaşım"ı açıklamasıyla Babamın Sesini 2012'nin en iyi yerli filmlerinden biri olarak gördü ve 4. sıraya koydu. Radikalden Murat Özer, 5. sıraya koyarak "Bir meseleyi anlatırken merkeze 'insan'ı koyduğunda, samimiyetin de peşi sıra geleceğini gösterdiğini" yazdı. Aynı gazetede yazan Şenay Aydemir, film için "ses ve bellek üzerine sinemamızda çok da rastlamadığımız bir incelik" diyerek 4. sıraya yerleştirdi. "Mezhep, milliyet, dil gibi" Türkiye’nin fay hatlarını ortaya çıkardığını söyleyen BirGünden Cüneyt Cebenoyan, Babamın Sesini 1. sıraya yerleştirdi. Sabahtan Esin Küçüktepepınar ise Babamın Sesini 2012'nin en iyi yerli filmleri listesine "insanın sıkışmışlığına dair bir film" diyerek 4. sıraya yerleştirdi. Habertürkten Mehmet Açar, 2012'nin en iyi filmlerini belirttiği yazısında "En İyi 10 Yerli Film" listesinde Babamın Sesini 3. sıraya yerleştirdi. Etkileri 2016'da Babamın Sesi hakkında bir tez ve bir bilimsel makale yazıldı. Hacettepe Üniversitesi İletişim Bilimleri Yüksek Lisans öğrencilerinden Zeynep Kayacan, "Babamın Sesi ve Annemin Şarkısında Ev ve Ses Arayışı" başlığıyla yüksek lisans tezini yazdı. Tezinde Kürt sorunu bağlamında ele alınan Babamın Sesi ve Annemin Şarkısı (Erol Mintaş, 2014) filmleri arasında "ev" ve "ses" kavramları aracılığıyla bir diyalog kurulmaya çalışıldı. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü'nden Emine Uçar İlbuğa, 19-22 Mayıs 2016 tarihleri arasında 1. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Konferansı İnsan ve Toplum Bilimleri (IBAD–2016) Madrid konferansında "Babamın Sesi ve Annemin Şarkısı Filmlerinde Belleğin İzinden Geçmiş ve Bugün" başlıklı makalesini sundu ve ardından çalışmasını genişleterek tekrar yayımladı. Çalışmasındada, Babamın Sesi ve Annemin Şarkısı filmlerinde Türkiye'de siyasi çatışmalar ve zorunlu göç nedeniyle farklı kuşak aile üyelerinin geçmişe ilişkin anıları, ses ve müzik kasetleri aracılığı ile bugünü nasıl yeniden inşa ettiklerini ortaya koymayı hedefledi. Aday gösterildiği ve kazandığı ödüller DVD Babamın Sesinin DVD ve VCD'si Tiglon tarafından piyasaya sürüldü. Kaynakça Dış bağlantılar Türk Sineması Araştırmaları'nda Babamın Sesi Kategori:2012 çıkışlı Türk filmleri Kategori:Türk dramatik filmleri‎ Kategori:2010'larda dramatik filmler‎ Kategori:Kürtçe filmler Kategori:Diyarbakır'da çekilmiş filmler Kategori:Zorunlu göçü konu alan filmler Kategori:Kürtleri konu alan filmler Kategori:Alevileri konu alan filmler Kategori:Konusu Diyarbakır'da geçen filmler Kategori:Konusu Kahramanmaraş'ta geçen filmler Kategori:Orhan Eskiköy'ün yönettiği filmler Kategori:Zeynel Doğan'ın yönettiği filmler Kategori:Özgür Doğan'ın yapımcısı olduğu filmler Kategori:2010'larda Türkçe filmler Kategori:Emre Erkmen'in görüntülediği filmler Kategori:2012 çıkışlı dramatik filmler Kategori:2012 çıkışlı filmler Kategori:Konusu Türkiye'de geçen filmler
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri