Dünyanın en lanet, en rahatsız edici ve kendini akıllı zanneden insanlarından oluşan bir grubun sürekli olarak oturduğu masa. Bu kişiler, yedikleri haltın iyi bir halt olduğu zannıyla her gün aynı masayı işgal etme çabasındadırlar. İlk olarak 2 kişi gelir mesela, akabinde 3-4 kişi daha gelerek kalabalık bir imaj oluşturma çabasına girişirler. İlk gelenler, kendilerine sipariş almak için gelen garsonu "arkadaşlarımız gelince sipariş vericez" diyerek başlarından savarlar. Kalanlar geldikten sonra garson yeniden uğrarsa bu sefer de "evladım hele bi soluklanalım da öyle" bahanesi kullanılır ve garson yeniden postalanır.
O sırada elemanlardan birisi içeri girip cafe içinde olmayan içecek bakar, uygun tercih tespit edilince masaya dönülür ve bu dakikadan sonra garson giderse iki taktik uygulanır. 1) Garsona bir kişi sipariş verecekmiş gibi tüm ürünleri saydırır, "hay allah x yokmuş" diyip bir müddet daha süre istenir. 2) İçeriden gelen gözcünün "burda y yokmuş" sözü üzerine garson çağrılır ve "y" istenir. Bu esnada yaklaşık 1 saat süre geçirilmiştir cafede.
Artık bu noktadan sonra daha fazla garson baştan savmak mümkün olmayacağından, masadakilerden birisi -en ucuz ürün olduğundan- çay ister bir bardak. Çay geldikten sonra o çay imamın abdest suyuna dönünceye dek içirilip bitirilmez. Yaklaşık 20-25 dakika sonra yarıya inen çayı boş toplayan elemanlara da teslim etmeyen masa, yaklaşık 40 dakika sonra -eğer o gün bonkör günlerinde iseler- bir çay daha isterler.
Bu döngü yaklaşık 6 saat kadar devam eder. Ödenen 2-3 milyon hesaptan sonra 7-8 kişilik masa kalkıp gider, siz de küfür lügatınızı genişletirsiniz.
Şimdi kimse bana gelip de "müşteri haklıdır, orda bişi içmek istemeyen de olabilir, paraları yoktur, het, höt" demesin. Görgü kurallarının, insanlığın arkasına sığınarak işletmenin gidişatını sarsacak bir saçmalığın altına imza atmak kimsenin hakkı değildir. Herkesin maddi durumu zayı olabilir, herkesin yaşadığı sıkıntılar olabilir, ama bu şekilde bir saygısızlığın -nazarımda- dilencilikten pek bir farkı yoktur. Ben kimseye "parası olan gelir keyfini çıkarır" demiyorum, ama başkalarının o masayı değerlendirmesine izin vermeyip üstüne üstlük garson oyalamanın, bir de bu yetmiyormuş gibi 3 kuruş için insanı süründürmenin alemi yoktur. Beleşçilerden hiç hoşlanmadım, hoşlanmayacağım.
O sırada elemanlardan birisi içeri girip cafe içinde olmayan içecek bakar, uygun tercih tespit edilince masaya dönülür ve bu dakikadan sonra garson giderse iki taktik uygulanır. 1) Garsona bir kişi sipariş verecekmiş gibi tüm ürünleri saydırır, "hay allah x yokmuş" diyip bir müddet daha süre istenir. 2) İçeriden gelen gözcünün "burda y yokmuş" sözü üzerine garson çağrılır ve "y" istenir. Bu esnada yaklaşık 1 saat süre geçirilmiştir cafede.
Artık bu noktadan sonra daha fazla garson baştan savmak mümkün olmayacağından, masadakilerden birisi -en ucuz ürün olduğundan- çay ister bir bardak. Çay geldikten sonra o çay imamın abdest suyuna dönünceye dek içirilip bitirilmez. Yaklaşık 20-25 dakika sonra yarıya inen çayı boş toplayan elemanlara da teslim etmeyen masa, yaklaşık 40 dakika sonra -eğer o gün bonkör günlerinde iseler- bir çay daha isterler.
Bu döngü yaklaşık 6 saat kadar devam eder. Ödenen 2-3 milyon hesaptan sonra 7-8 kişilik masa kalkıp gider, siz de küfür lügatınızı genişletirsiniz.
Şimdi kimse bana gelip de "müşteri haklıdır, orda bişi içmek istemeyen de olabilir, paraları yoktur, het, höt" demesin. Görgü kurallarının, insanlığın arkasına sığınarak işletmenin gidişatını sarsacak bir saçmalığın altına imza atmak kimsenin hakkı değildir. Herkesin maddi durumu zayı olabilir, herkesin yaşadığı sıkıntılar olabilir, ama bu şekilde bir saygısızlığın -nazarımda- dilencilikten pek bir farkı yoktur. Ben kimseye "parası olan gelir keyfini çıkarır" demiyorum, ama başkalarının o masayı değerlendirmesine izin vermeyip üstüne üstlük garson oyalamanın, bir de bu yetmiyormuş gibi 3 kuruş için insanı süründürmenin alemi yoktur. Beleşçilerden hiç hoşlanmadım, hoşlanmayacağım.