Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Barış Pınarı Harekâtı

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Barış Pınarı Harekâtı, 9 Ekim 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Millî Ordusu grupları tarafından Suriye'nin kuzeyinde tek taraflı özerklik ilan eden Suriye Demokratik Güçleri'ne karşı başlatılan sınır ötesi askerî harekâttır. Operasyonun amacı, Türkiye'nin PKK ile bağları nedeniyle terör örgütü olarak tanımladığı, ABD ve diğerlerinin ise Irak ve Şam İslam Devleti'ne karşı bir müttefik olarak kabul ettiği Suriye Demokratik Güçleri'nin sınır bölgesinden uzaklaştırılması, 30 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturularak 3,6 milyon civarındaki Suriyeli sığınmacının bu bölgeye yerleştirilmesi olarak açıklandı. Harekâtın başladığını ilan eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, operasyonun "PKK/YPG ve DEAŞ örgütlerine karşı başlatıldığını" açıkladı ve amacının "Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek" olduğunu bildirdi. Harekât uluslararası alanda genel olarak kınandı. Suriye Dışişleri Bakan yardımcısı Faysal Mikdad SDG'yi ayrılıkçılıkla ve hükûmetle görüşmemesi dolayısıyla harekâtın sebebi olmakla suçladı, bununla birlikte yabancı bir gücün Suriye topraklarını işgalini kınadıklarını bildirdi. Ardından Suriye hükûmeti, Rusya'nın arabuluculuğu ile SDG ile anlaştı ve Suriye Silahlı Kuvvetleri Suriye-Türkiye sınırına ve SDG'nin kontrolündeki bazı kentlere konuşlandırıldı. 17 Ekim 2019 günü Suriye devlet başkanı Beşşar Esad harekâtı işgal olarak niteledi ve karşılık vereceklerini açıkladı. 22 Ekim 2019'da Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ve Erdoğan, SDG'nin sınır bölgesinden ve Tel Rıf'at ile Menbic'den 30 kilometre uzağa çekilmesi için ateşkes süresinin 150 saat daha uzatılması üzerine Soçi Mutabakatı'nda anlaşmaya vardı. Bu amaçla Rusya askerî polisi ve Suriye Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı sınır muhafızları harekât alanının dışında kalan alana girmesi kararlaştırıldı. 23 Ekim günü Türkiye Millî Savunma Bakanlığı harekâtın sona erdiğini açıkladı. 29 Ekim günü Rusya, 68 askerî birlikteki 34.000 SDG'linin harekât bölgesinden çekildiğini duyurdu. Arka plan küçükresim|sol|upright=0.91|ABD askerleri, Türk askerlerini Kuzey Suriye'deki ortak bir devriye esnasında selamlıyor, 4 Ekim 2019. 2011 yılında Arap Baharı'nın ardından başlayan Suriye İç Savaşı, çok sayıda farklı tarafın ülkenin kontrolünü ele almak için birbiriyle çatışmasına sebep oldu. Taraflar temel olarak dört farklı tarafa ayrılmaktaydı. İlk taraf olan Beşşar Esad yönetimindeki Suriye hükûmeti iç savaşın ilk döneminde ülkenin önemli bir bölümünde kontrolü kaybetti, ancak ilerleyen yıllarda Rusya ve İran'ın da desteği ile ülkenin orta ve güney kesimlerinde tekrar kontrol sağladı. İkinci taraf olan ve kendi içinde çok sayıda farklı gruptan oluşan Suriye muhalefeti; Amerika Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan, Fransa, Katar ve Türkiye hükûmetlerinden destek aldı. 2019 itibarıyla ülkenin kuzeybatı kesimlerini kontrol altında tutmaktadır. Üçüncü taraf olan Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ülkenin merkez ve doğusunda yer alan, genellikle çöl ağırlıklı bölgede bir süre hakimiyet kurduktan sonra tüm tarafların operasyonları sonucunda ele geçirdiği bölgelerdeki kontrolünü kaybetti. Dördüncü taraf olan ve ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri ise ABD'nin ve IŞİD'e karşı harekâtlarında diğer batılı ülkelerin desteğiyle Fırat'ın doğusunda, kuzeydoğu Suriye'de hakimiyet kurdu. [[Dosya:Syrian Democratic Forces reduce fortifications DOD 107289224-5da7502c5a207.webm|küçükresim|sol|upright=0.91|Suriye Demokratik Güçleri mensupları, Türkiye hükûmetinin oluşturmak istediği Güvenli Bölge için Suriye'nin kuzeydoğusundaki YPG tahkimatlarını kaldırıyor, 29 Eylül 2019.]] Türkiye hükûmetinin Kuzey Suriye'ye müdahale etmeye yönelik açıklamalarının ardından Ağustos 2019'da Türkiye ile ABD arasında Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) Suriye'de Irak ve Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı askerî müdahalede kilit müttefiklerinden biri olarak gören bir anlaşma yapıldı. Anlaşma, izleme ve ortak devriyeler yoluyla Türkiye'nin güvenlik endişelerini ele alarak gerginliği ortadan kaldırmayı amaçlayan güvenli bölge kurmayı amaçlarken diğer yandan SDG'nin o dönemde kontrolü altındaki alanlar üzerinde kontrolü elinde tutmasına izin verdi.Anlaşma genel anlamda Amerika Birleşik Devletleri ve SDG tarafından olumlu karşılandı, Türkiye ise anlaşmadan memnun değildi. Türkiye hükûmetinin memnuniyetsizliği, Türkiye'nin güvenli bölgenin kapsadığı alanı genişletmek, Türkiye'nin bir kısmı üzerinde kontrolünü güvence altına almak veya milyonlarca mülteciyi bölgeye yerleştirmek için çok sayıda çabaya yol açtı; bu çabaların tamamı SDG'nin karşı diplomasisi ve ABD tarafından yapılan açıklamalar sonucu başarısız oldu. ABD-Türkiye ortak devriyelerinin resmi olarak başlamasına ve YPG güçlerinin güvenli bölgenin bir kısmından çekilmesine rağmen, Türkiye'nin SDG'ye yönelik talepleriyle birlikte gerginlikler artmaya devam etti.Türkiye'nin ABD-SDG anlaşmasından duyduğu memnuniyetsizlik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın SDG'yi hedef alıcı ifadeleri kullanmasıyla açık bir düşmanlık hâline geldi.Erdoğan'ın SDG'nin yapmasını istediği şeyler gerçekleşmedi ve Türkiye hükûmeti aynı yıl Ekim ayı başında SDG'ye verilen sürenin sonuna gelindiğini açıkladı. 7 Ekim günü SDG, Amerikan askerlerinin bölgeden çekilmeye başladığını duyurdu. Harekât Başlangıç küçükresim|sağ|upright=1.82|Harekâtın günlük ilerlemesi ve TSK ile Türkiye destekli ÖSO'nun ilerleyişi. Harekâta yönelik hazırlıklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ABD Başkanı Donald Trump'la Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) elinde tuttuğu bölgelere karşı askerî operasyon planı hakkında 6 Ekim 2019 tarihinde yaptıkları telefon görüşmesinden sonra, ABD kuvvetlerinin Fırat nehrinin doğusunda yer alan Suriye-Türkiye sınırındaki konumlardan çekilmesiyle birlikte başladı. ABD hükûmeti Türkiye'nin düzenlediği operasyonu desteklemediğini söylese de Beyaz Saray 6 Ekim 2019'da müdahaleye karışmayacağını ve bölgedeki tüm ABD personelinin ABD-Türkiye arasındaki olası bir gerginliği önlemek için çekileceğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Türkiye'nin meşru bir güvenlik sorunu altında olduğunu ve güney sınırında bir "terör tehdidi" olduğunu belirtti. ABD yönetimi ayrıca, bir grubu bir NATO müttefiki aleyhine silahlandırmamak amacıyla SDG'ye yardımları keseceği bildirdi. SDG sözcülüğü ise ABD tarafından ihanete uğradıklarını belirtti. ABD, Türkiye'yle operasyon öncesinde terörizme karşı istihbarat paylaşımı çerçevesinde Kuzey Suriye'ye yönelik keşif uçakları ve diğer kaynaklardan videolar paylaşmaktaydı, ancak 7 Ekim itibarıyla istihbarat paylaşımını durdurdu. ABD kaynakları, operasyonda önce paylaşılan istihbaratın SDG hareketleri ve pozisyonlarının belirlenmesinde kullanılmış olabileceğini belirtti. Aynı kaynaklar, ABD savaş uçakları ve İHA'larının ABD'nin sahadaki kuvvetlerini koruma amacıyla bölgede kalmaya devam edeceğini, ancak Türk Hava Kuvvetleri uçaklarına karşı koymayacaklarını açıkladı. 8 Ekim 2019'da TSK, SDG'ye gönderildiğini iddia ettiği, Irak'tan Suriye'ye giden bir silahlı araç konvoyunu bombaladığını bildirdi. Aynı gün Rusya Özel Kuvvetleri, Deyrizor'dan Suriye Silahlı Kuvvetleri ve SDG tarafından tutulan alanlar arasında Fırat nehri üzerinde geçiş yaptı. SDG, Suriye Silahlı Kuvvetleri'nin Menbic şehrine girmeye hazır olduğunu açıklarken, Suriye hükûmeti, TSK'nın şehre girmesini engellemek için Menbic yakınlarına Suriye ordusunun konumlandırıldığını bildirdi. Aynı gün, TSK Rasüleyn'i bombaladı ve belirlediği hedeflere makineli tüfeklerle ateş açtı. 9 Ekim küçükresim|sağ|upright=0.91|9 Ekim günü Nusaybin'deki bir binaya isabet eden roketin yarattığı hasar. Harekât 9 Ekim 2019 günü Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçakların hava saldırıları ve Suriye Demokratik Güçleri'nin hakimiyetinde bulunan Tel Abyad, Rasüleyn, Ain Issa ve Kamışlı bölgelerini hedef alan top atışlarıyla başladı. Gün içerisinde Suriye'den Nusaybin'e altı roket fırlatıldı. Saldırıda üç sivil öldü. Rasüleyn'de SDG kontrolü altındaki bir bölgeden Ceylanpınar'a 2 havan mermisi atıldı. Şanlıurfa'nın Akçakale, Birecik ve Ceylanpınar ilçeleri ile Mardin'in Nusaybin ilçesindeki bazı noktalara yapılan saldırılarda üç kişi hayatını kaybetti, 46 kişi de yaralandı. Türkiye kaynakları söz konusu saldırıların "PKK/YPG" tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti. Günün sonunda Türk Silahlı Kuvvetleri, operasyonun kara aşamasının Tel Abyad da dahil olmak üzere üç noktadan başladığını duyurdu. SDG, Türkiye'nin bombardımanda sivilleri hedef aldığını iddia etti ve Amerika Birleşik Devletleri'ni Suriye'nin kuzeyi üzerinde uçuşa yasak bölge kurmaya çağırdı. SDG ayrıca, operasyonun başlamasına cevaben IŞİD karşıtı operasyonları durduracaklarını açıkladı. SDG TSK'nın "Rasüleyn'in içinden saldırıları başlatmak için bölgelerimizdeki uyuyan hücreleri harekete geçirdiğini" belirterek bir grubu ele geçirdiğini duyurdu. SDG, TSK ile Tell Halaf ve Suluk şehrinin merkezinde karşı karşıya geldiklerini, bununla birlikte Rasüleyn'in güneyindeki Tuwaimiya köyünde sivillere saldıran IŞİD hücre üyeleriyle de çatışmaya girdiğini bildirdi. Bununla birlikte IŞİD mensuplarının tutulduğu El-Chirkin cezaevi duvarlarının TSK'a bağlı uçaklarla vurulduğunu belirtti ve bunun "cezaevindeki IŞİD mensuplarının kaçmasına yönelik bir teşebbüs olduğunu" iddia etti. Trump'ın Erdoğan'a mektubu küçükresim|sağ|upright=0.91|Trump'ın Erdoğan'a bir mektup gönderdiği mektubun orijinal hali. Operasyonun başladığı gün olan 9 Ekim'de ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup gönderdi. Geleneksel diplomatik ifadelerden farklı bir üslupla yazılan ve 16 Ekim günü basına yansıyan SDG başkomutanı Mazlum Kobani'nin daha önce Trump'a gönderdiği mektubun da ekte sunulduğu söz konusu mektupta şu içerik yer aldı; Mektuba Türkiye'nin yanıtıyla ilgili konuşan bir hükûmet yetkilisi "Mektup Erdoğan tarafından reddedilerek çöpe atıldı" ifadelerini kullandı. Ayrıca mektup, "diplomatik nezaketten yoksun" olarak nitelendi ve "Bu mektuba verilen en net yanıt aynı gün saat 16.00'da Barış Pınarı Harekâtı'nın başlatılmasıdır" açıklaması yapıldı. 10 Ekim [[Dosya:Barış Pınarı Hârekatı sonrası Resulayn (Serêkanî) bombalanıyor.jpg|küçükresim|sağ|upright=0.91|Türk Silahlı Kuvvetleri Resulayn'ı bombalıyor, 10 Ekim 2019.]] 10 Ekim 2019 sabahı şafaktan önce, Türk Silahlı Kuvvetleri resmen Suriye Demokratik Güçleri'ne saldırıya başladı; ayrıca kuzey Suriye'de 181 hedefi vurduklarını ve Türkiye tarafından desteklenen 14.000 Suriyelinin de saldırılarda yer aldıkları bildirildi. Günün ilerleyen saatlerinde Suriye Demokratik Güçleri ile El-Bab yakınlarında Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu arasında çatışma çıktığı bildirildi. Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu, Tel Abyad bölgesinde ilerleyerek Tabatin ve El-Muşrifah köylerini ele geçirdi. Akşam saatlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri 11 köyün kontrol altına alındığını açıkladı. Türkiye'deki medyada çıkan haberlere göre, operasyonun ikinci gününde SDG'nin Türkiye'ye yönelik havan ve roket atışları sonucunda toplam 7 sivil hayatını kaybetti ve 85 sivil yaralandı. TSK'nın bombardımanının ardından kentlerden 70.000 civarında kişi göç etti. 11 Ekim Kamışlı'dan açılan ateş sonucunda Nusaybin'de çekim yapan iki Anadolu Ajansı muhabiri yaralandı. Olay, Türkiye'deki televizyon kanallarında canlı olarak yayınlandı. SDG Sözcüsü Kino Gabriyel ise bir açıklama yaparak Nusaybin ve diğer merkezleri hedef aldıkları yönündeki iddiaları reddetti. Suruç'ta iki sivil, SDG'nin açtığı havan topu ateşiyle öldü, Türkiye'de 9 kişi öldü. TSK, Suruç'a açılan ateşe karşılık olarak sınırın karşısındaki Ayn el-Arab'a top atışı yaptı. Suriye Ulusal Ordusu (SUO), Tel Abyad'ın güneydoğusunda bulunan Halawa köyünü ele geçirdiğini duyurdu. TSK ve SUO, daha sonra Tell Halaf'ın ele geçirildiğini açıkladı ve köyün içinden bir video yayınladı. [[Dosya:Bilateral Meeting with the President of the Republic of Turkey DOD 107329889-1920x1080-6221k-5da7520eee3fb.webm|küçükresim|sol|upright=0.91|NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşürken.]] Kamışlı'da, IŞİD'in bomba yüklü araçla düzenlediği saldırıda 5 sivil öldü. TSK bombardımanı sonucu bir hapishane zarar gördü ve daha önce SDG nezaretinde gözaltında tutulan beş IŞİD üyesi kaçtı. [[Dosya:Joint Press Conference by NATO Secretary General and Turkish Minister of Foreign Affairs DOD 107329879-5da666b943e39.webm|küçükresim|sağ|upright=0.91|NATO Genel Sekreteri ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın toplantısı, 11 Ekim 2019.]] SDG 11 Ekim gününe dair bilanço yayınladı. Bildiride; Silok ve Tel Abyad'da 11 SUO mensubu ve iki SDG mensubunun öldüğü, beş SDG mensubunun ise yaralandığı; Rasüleyn'de 94 SUO mensubunun ve 20 SDG'linin öldüğü, 80 SUO mensubunun yaralandığı; Kobani'de SDG'li bir keskin nişancı tarafından açılan ateş sonucu bir askerin öldüğü; Amude'de 1 SDG'linin öldüğü, 2'sinin ise yaralandığı iddia edildi. Kamışlı'da 6 SDG'li ve çok sayıda sivilin, açılan ateş sonucu yaralandığı, ayrıca IŞİD'in bomba yüklü araçlarla intihar saldırısı düzenlediği; Derik'te 23 SDG'linin, 6 Türk askerinin ve 118 SUO mensubunun öldüğü, 37 SDG'linin, 23 askerin ve 90 SUO mensubunun yaralandığı, Banokiye köyünde ise 6 askerin öldüğü 21'inin ise yaralandığı iddia edildi. Türkiye Milli Savunma Bakanlığı ikisi Suriye'nin Türkiye kontrolünde, Zeytin Dalı Harekatı alanındaki bir üste YPG'nin havan saldırısı sonucu olmak üzere üç Türk askerinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar yaptığı açıklamada harekâtın "Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, BM Güvenlik Konseyi'nin terörle mücadeleye yönelik kararları ile Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 51. maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkı" çerçevesinde yapıldığını söyledi. Akar ayrıca operasyonun başlamasından itibaren 11 Ekim'e kadar geçen sürede 342 YPG militanının etkisiz hale getirildiğini belirtti. Ceyş-ul İslam, TSK ve SUO'ya destek için Afrin ve Kuzey Halep'teki bölgelerdeki kamplarından saldırılara katılacağını açıkladı. Newsweek, bir Iraklı Kürt haber alma yetkilisi ve bir üst düzey Pentagon yetkilisinin verdiği bilgiye dayanarak Kobani'de Miştenur tepesinde yer alan ABD Özel Kuvvetleri'ne bağlı bölükten küçük bir askeri birliğe ait gözetleme noktasının TSK'ya bağlı topçular tarafından ağır bombardımana tutulduğunu, ABD birliğinin misilleme yapmayarak bombardıman sona erdikten sonra zayiat vermeden geri çekildiğini iddia etti. Türkiye Savunma Bakanlığı ise ABD üssünün hedeflendiği iddialarını reddederek, ABD gözlem noktasının yaklaşık 1000 metre güneybatısındaki tepelerden sınır karakollarına doğru yapılan havan ve ağır makineli tüfek tacizlerine karşı ateş açıldığını, ABD gözlem noktasına herhangi bir atış yapılmadığını belirtti ve olayın, YPG'nin ABD üssüne yakın bir yerden Türkiye'ye saldırması ve Türkiye'nin karşılık vermesi üzerine gerçekleştiğini ifade etti. 12 Ekim [[Dosya:Barış Pınarı Harekatı sonrası Suriye Demokratik Güçleri tarafından terkedilmiş bir kontrol noktası.jpg|küçükresim|sağ|upright=0.91|Barış Pınarı Harekatı sonrası Suriye Demokratik Güçleri tarafından terk edilmiş Rasulayn'ın dış kısmındaki bir kontrol noktası.]] TSK ve SUO, Suriye topraklarının 32km içinde yer alan M4 karayoluna ulaştığını ve Menbic ile Kamışlı arasındaki ikmal hattını etkin bir şekilde kestiğini açıkladı. SUO ayrıca Rakka'nın doğusunda M4 karayoluna yakın 18 köyü ele geçirdiklerini belirtti. Yerel saatle 12:00 civarında TSK ve SUO, Rasüleyn'i ele geçirdiklerini açıkladı, ancak bu gelişmeyi yalanlayan SDG, kentin kendi kontrollerinde olduğunu açıkladı. Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevin Halef, kendi arabasında seyahat ederken şoförüyle birlikte Türkiye destekli Ceyş-ul Vatan mensupları tarafından Kamışlı yakınlarında öldürüldü. ABD Dışişleri sözcüsü, Suriye’nin Geleceği Partisi’nin Halef ve bazı yakalanan SDG üyelerinin öldürüldüğüne dair haberleri 'son derece rahatsız edici bulduklarını' söyledi ve 'sivillere ya da tutuklulara yönelik her türlü kötü muameleyi kınadıklarını' belirtti. Akçakale'de gazetecilerin kaldığı bir otelin yakınlarına SDG tarafından 2 havan mermisi atıldı. Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, operasyonun başlamasından bu yana SDG tarafından Mardin'e yaklaşık 300'e yakın havan mermisi atıldığını açıkladı. 13 Ekim Türkiye ve desteklediği grupların Kuzey Suriye'deki harekâtı devam etti. Halab Today TV haber portalı, TSK'ya bağlı topçuların, Tel Abyad yakınlarındaki bölgelere ateş açtığını, Suriye Ulusal Ordusu mensuplarının köylere girdiğini ve 17 köyü ele geçirdiğini bildirdi. TSK ve SUO, sabahın erken saatlerinde Tel Abyad İlçesi'ne bağlı Suluk kasabasını ele geçirdiklerini duyurdu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türkiye ve desteklediği kuvvetleri Suluk'un büyük bir kısmını ele geçirdiğini ve kasabada tam kontrolü sağlamak için girişimlerde bulunduğunu doğruladı. SOHR aynı zamanda Türkiye destekli kuvvetlerin Tel Abyad bölgesinde hala kayıp olan bir ambulansı hedef aldıklarını rapor etti. SOHR, SDG birliklerinin düzenlediği karşı saldırı sonucunda Rasüleyn şehrinin kontrolünü yeniden ele geçirdiklerini bildirdi. TSK ve SUO öğleden sonra Tel Abyad'ın merkezini ele geçirdiklerini açıkladı. SOHR'a verdiği bilgiye göre TSK ve SUO M4 karayoluna erişimi kesti. Washington Post, ABD birliklerinin Ayn İsa'dan ayrıldığını bildirdi. Güç içerisinde yerel saatle 15:00 civarında ABD askeri birlikleri Ayn el-Arap'taki gözlem noktasını da boşaltarak çekildiler. SUO'nun Ayn İsa kasabasındaki ilerlemesi sonucunda SDG, IŞİD'e bağlı 785 kişinin, TSK ve SUO saldırılarının etkisiyle bölgedeki bir gözaltı kampından kaçtığını bildirdi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, operasyonun başlamasından bu yana Türkiye'ye 652 havan mermisi ve roket atıldığını, bunun sonucunda sınır bölgelerinde 18 sivilin öldüğünü ve 147'sinin yaralandığını söyledi. Suriye Silahlı Kuvvetleri'nin dahil oluşu 13 Ekim'de Suriye Silahlı Kuvvetleri'nin SDG ile anlaştığı ve bu anlaşma kapsamında Suriye ordusunun Menbic ve Kobani'ye gireceği ifade edildi. Buna göre; Suriye hükûmetinin Fırat Bölgesi Başkan Yardımcısı Mohammed Shaheen, SDG ile anlaşan Suriye ordusunun 13 Ekim'de Kobani bölgesine girmeye hazırlandığını duyururken, Kobani'deki SDG yetkilisi de Suriye hükûmetiyle birkaç saat içinde Kobani'ye girmek için bir anlaşma yaptıklarını söyledi. Demokratik Toplum Hareketi Yürütme Kurulu Üyesi Aldar Xelîl sınırlarını korumaları için kendilerinin hükûmet güçlerini çağırdıklarını, ancak anlaşma için ise Rusya'nın kendilerini çağırdığını ifade etti. Rusya'nın Suriye özel temsilcisi Aleksander Lavrentiev, Rusya'nın Suriye hükûmeti ve SDG arasında anlaşmanın Hmeymim Hava Üssü'nde yapıldığını bildirdi ve arabulucu olduklarını doğruladı. Anlaşmadan kısa süre sonra, Suriye'nin resmi devlet ajansı SANA, Suriye Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı birliklerin, "Türk saldırganlığıyla karşı koymak" amacıyla kuzeyine konuşlandırılmaya başladığını duyurdu. Anlaşmayla birlikte Suriye ordusu 5 yıl sonra Rakka'ya girdi ve şehirde gözlem noktaları oluşturdu. SDG başkomutanı Mazlum Kobani, "Kuzey Suriye'deki Kürt nüfusu soykırımdan korumak" amacıyla için Suriye hükûmeti ve Rusya hükûmeti ile müttefik olmak isteklerini açıkladı. 14 Ekim Rusya Silahlı Kuvvetleri ve Suriye ordusuna bağlı birlikler Menbic Askeri Konseyi ve Fırat Kalkanı Harekâtı sonrası bölgeye yerleştirilen gruplar tarafından kontrol edilen bölgeler arasında, Suriye-Türkiye sınırına konuşlandığı bildirildi. Ek olarak, SOHR, bölgedeki ABD kuvvetlerinin bölgedeki konuşlanmaları engellemeye çalıştığını bildirdi. Suriye ordusuna bağlı birlikler Rakka'ya bağlı Tabka, Ayn İsa; Haseke'ye bağlı Tel Tamer kasabalarına ve Suriye-Türkiye sınırına 6km yakın bir yerde konuşlandığı açıklandı. ABD Başkanı Trump, tüm ABD personelinin El-Tanf üssünde olanlar hariç Suriye'den çekileceğini açıkladı. PKK'ya yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı Resülayn'da sivilleri ve gazetecileri taşıyan bir konvoya karşı Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı jetler tarafından saldırı yapıldığını, olayda 11 kişinin hayatını kaybettiğini, 74 kişinin de yaralandığı iddia etti. 15 Ekim SOHR, SDG'nin karşı atağı sonrası Resülayn'ın kenar mahallerinde ve batı kırsalında ve kaybedilen üç alanda tekrar kontrolü sağladığını bildirdi. SDG'nin havan saldırısı sonucu Kızıltepe'de 2 sivil öldü, 12 kişi yaralandı. Erdoğan, "Batıdan doğuya 444 km, kuzeyden güneye 32 km genişliğinde, ülkemizdeki mültecilerin geri döneceği güvenli bir alanın kurulduğunu ilan ediyoruz" dedi ve operasyonun başlamasından bu yana TSK ve SUO tarafından toplam 1.000 kilometrekarelik alanın ele geçirildiğini söyledi. Suriye ordusu, Menbic'in tamamında kontrol sağladı. ABD birlikleri Suriye ordusunun Ayn el-Arab'a girmesini engelledi ve konvoy Menbic'e geri döndü. ABD birlikleri Menbic'in kuzeybatısında yer alan Ayn Dadat ile Um-Mial yerleşimlerinde bulunan üslerini terk etti. SANA, Suriye ordusunun kuvvetlerinin El-Tevbe'ye de girdiğini bildirdi. Rusya Savunma Bakanlığı, Rusya askeri polisinin Suriye ve TSK arasındaki hatta devriye gezdiğini açıkladı. 16 Ekim Rusya Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı birlikler akşam saatlerinde Kobani kent merkezine girdi. Ronahî TV'ye konuşan SDG başkomutanı Mazlum Kobani, ABD Başkanı Donald Trump'ın Temsilciler Meclisi'ndeki birkaç yetkilinin yanında oturduğu sırada kendisini aradığını, görüşmede Suriye hükûmeti ve Rusya ile bir anlaşılacağının ve "Türk işgaline karşı birlikte savaşacaklarının" aktarıldığını belirtti. 17 Ekim SOHR, SDG güçlerinin gece yarısı Halep'in kuzeyindeki Mare' kentine yaptığı baskında SUO mensubu 6 kişinin öldürüldüğünü 9'unun ise yaralandığını duyurdu. SDG, 17 Ekim'de çatışma bilançosu açıkladı. Açıklamada 93 SUO ve 9 SDG'linin öldüğünü, 41 SDG'linin ise yaralandığını bildirildi. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad harekâtın başlamasından bu yana ilk kez açıklama yaptı. Esad açıklamasında operasyonu "apaçık işgal" olarak niteleyerek "Türkiye saldırganlığına Suriye'nin her yerinde tüm meşru araçlarla karşılık vereceğiz" ifadelerini kullandı ve "Bölge ülkelerine yönelik dış emeller tarih boyunca hiç durmadı. Erdoğan rejiminin ülkemize karşı yürüttüğü Türkiye saldırganlığı, taşıdığı tüm yalancı şiarlara rağmen, açık bir ihlal ve işgaldir. Bu işgale (Erdoğan rejiminin) vekillerini ve teröristlerini vurmak kanalıyla cevap veren Suriye, bunun tüm şekillerine Suriye topraklarındaki her bölgede meşru tüm araçlarla karşılık verecek ve karşı koyacaktır." dedi ve tüm Suriyelilerin bu saldırıya karşı koymak için birleştiğini söyledi. Harekâtın durdurulması ve sonrası 17 Ekim günü ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı görüşmede SDG'nin Suriye-Türkiye sınırından 32km derinliğe sahip güvenli bölgeden çekilmesi için harekâtın 120 saatliğine durdurulması konusunda anlaşıldı. Pence, askerî operasyonun durması hâlinde, ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı tüm yaptırımların kaldırılacağını ve başka yaptırım olmayacağını bildirdi. Anlaşmaya göre, 32km'lik güvenli bölgenin Türkiye ve SUO'nun kontrolü altında olması kararlaştırıldı. SDG, ateşkesin sadece Tel Abyad'ı ve Rasulayn'ı kapsadığını duyurdu. SOHR 18 Ekim sabahında Rasulayn'da çatışmaların yaşandığını bildirdi. SDG, Türkiye'yi ateşkesi ihlal etmekle ve Rasulayn'ın sivil bölgelerini bombalamakla suçladı. SDG, 19 Ekim'e dair bilanço yayınladı. Açıklamada Resulayn'da 13 SUO, 12 SDG üyesinin ve 1 sivilin öldüğü, 3 SUO ve 12 SDG'linin ise yaralandığı; Kamışlı'da TSK topçu ve tanklarının saldırı sonucu 1 SDG'linin öldüğünü 4'ünün ise yaralandığı; Kobani'de 18 SUO ve 17 SDG üyesinin öldüğünü, 25 SDG'linin ise yaralandığı belirtildi. Aynı SDG, güçlerinin Resulayn'dan çıktığını açıkladı. Çekilme işlemi saat 15:30 civarında başladı, ilk önce çatışmalarda yaralananlar bölgeye gelen ambulanslarla tahliye edildi, ardından da bölgeden çekilen SDG mensuplarının Rakka civarına geçtiği belirtildi. Suriye devlet televizyonu Rasulayn'ın "ÖSO kontrolünde" olduğunu aktararak "SDG grupları Rasulayn kentinden çıktı, Türk rejiminin askerleri ve beraberlerindeki paralı askerler kente yerleşti" ifadelerine yer verildi. Milli Savunma Bakanlığı, 20 Ekim'e dair bilanço yayınladı. Açıklamada SDG'lilerin açtığı tanksavar ve hafif silah ateşi neticesinde Tel Abyad'da 1 TSK mensubunun öldüğünü 1 askerin de yaralandığı belirtildi. SOHR, SDG'nin Rasulayn'dan çekilmesine rağmen ateşkes ihlallerinin devam ettiğini bildirdi. TSK'nın Rasulayn yakınlarındaki düzenlediği drone saldırısı sonucu 4 SDG üyesi öldü. Ayrıca Rasulayn'ın doğusunda yer alan Ebu Rasin bölgesinde çatışmalar yaşadı. SDG'nin Rasulayn'dan çekilmesinin ardından, SUO'ya bağlı Hamza Tümeni mensupların yağma, hırsızlık, ev yakma ve kaçırma olaylarını gerçekleştirdiği bildirildi. Rusya-Türkiye anlaşması ve sonrası [[Dosya:Armée russe Kobané1.jpg|küçükresim|sağ|upright=0.91|Soçi Mutabakatı sonrası Kobani'deki Rusya askerî polisleri.]] 22 Ekim 2019'da Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, SDG'nin sınır bölgesinden ve Tel Rıf'at ile Menbic'den 30 kilometre uzağa çekilmesi için ateşkes süresinin 150 saat daha uzatılması üzerine anlaşmaya vardılar. Bu amaçla Rusya askerî polisi ve Suriye Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı sınır muhafızları harekât alanının dışında kalan alana girmesi kararlaştırıldı. Ayrıca Kamışlı şehri hariç sınırda 10 kilometre uzakta ortak Rusya-Türkiye devriyelerinin konuşlandırılması konusunda anlaşıldı. 23 Ekim günü Rus askeri polisleri ve Kobani Askerî Konseyi Kobani'de devriye faaliyetine başladı. Ardından Kamışlı'nın batısındaki Amude ve Dırbesiye kentlerinde Rusya askeri polisi ile Asayiş güçleri ortak devriye faaliyetleri gerçekleştirdi. Suriye ordusuna ait 160 araçtan oluşan bir askeri konvoy 24 Ekim'de Kobani'ye giriş yaptı, 1300 Suriye askerinin bulunduğu konvoy sınır hattına konuşlandı. 23 Ekim'de ABD başkanı Trump, bölgede kalıcı bir ateşkesin gerçekleştiğini ve Türkiye üzerindeki yaptırımların kaldırılacağını açıkladı. Ertesi gün SDG, SUO'ya bağlı grupların sabah erken saatlerde ateşkes bölgesi dışındaki Almanajir, Alaşadre ve Almusherfah köylerine saldırı düzenlediğini, binlerce sivilin yerinden edilmesiyle sonuçlanan topçu bombardımanlarına ve kara saldırılarına maruz kaldığı ve çatışmaların yaşandığını açıkladı. 25 Ekim günü Resulayn'ın güneyinde ilerleyişini sürdürmek isteyen SUO ile SDG arasında çatışmalar yaşandı. Çatışmalara TSK ve Suriye ordusu da müdahil oldu, SUO geri çekildi, 5 TSK mensubu yaralandı. SDG aynı gün bilanço yayınladı ve Rasulayn, Kobani ve Ayn İsa'da 44 SUO ile 3 SDG mensubunun öldüğünü bildirdi. 26 Ekim'de Suriye ordusunun Rasulayn-Tel Tamer yolu üzerindeki bazı köylere konuşlanmasının ardından TSK ve SUO ile çatışmalar yaşandı, SUO tank, obüs ve havan atışlarıyla saldırılar gerçekleştirdi. Rusya, 29 Ekim günü SDG'nin harekât bölgelerinden çekilmesinin tamamlandığını duyurdu. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu bölgenin bölgenin Suriye hükûmetine bağlı sınır muhafızları ile Rus askeri polisinin kontrolünde olduğunu belirtti. Aynı gün Resulayn kırsalında SUO ile Suriye ordusu arasındaki çatışmalar yaşandı. Suriye ordusu kontrolündeki bölgelerde yaşanan çatışmalarda en az 6 Suriyeli asker yaşamını yitirdi, 14 Suriye ordusu askeri SUO mensupları tarafından esir alındı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, 6 Suriye ordusu askerinin TSK topçu ateşi sonucunda yaşamını yitirdiğini, 1 askerin de SUO mensupları tarafından infaz edildiğini belirtti. Türkiye Savunma bakanlığı, Rasulayn'ın güneydoğusunda "Suriye hükûmetiyle ilişkili olan 18 kişiyi ele geçirdiklerini" duyurdu. 29 Ekim günü Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi Başkanı tümgeneral Yuriy Borenkov, "toplamda 34 bin kişinin yer aldığı 68 Kürt savunma birliğinin ve 3 binden fazla silah ve askerî teçhizatın TSK ile temas hattından 30 kilometre çekilmesi tamamlandı" açıklaması yaptı. Borenkov ayrıca Suriye hükûmetine bağlı askerlerin Türkiye sınırında, 60'ı Kamışlı ve 24'ü Kobani bölgesinde olmak üzere toplam 84 geçiş kontrol noktası kurduklarını belirtti. 30 Ekim 2019'da Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye yönelik kendilerine katılmak isteyenleri kabul edeceklerini duyurdu. İçişleri Bakanlığı da polis birimi gibi Asayiş güçlerini iç güvenlik birimlerine katılmaya çağırdı. SDG "Üyelerimiz değil, diyalog kapılarını açma niyetinde olan SDG Genel Komutanlığı doğrudan muhatap alınmalı" açıklamasında bulundu. Açıklamada "SDG üyeleri bütün dünyanın gözleri önünde, son yıllarda Suriye’yi ve tüm dünyayı korumak adına IŞİD’e karşı savaşmış, onların Suriye ve dünyadaki hilafetini yıkmıştır. Kahramanlarımız övgüyü ve ödüllendirilmeyi hak etmektedir. Durumlarının netleştirilmesi ya da teröristler ve suçlular hakkında verilen affa ihtiyaçları yoktur. SDG'nin askeri bir kurum olduğunu ve bu kurumsallık temelinde örgütlendiğinin altını çiziyor, Suriye Savunma Bakanlığı’nın üyelerimize hitaben kullandığı dili sert bir şekilde reddediyoruz. Bakanlığın üyelerimizi değil, diyalog kapılarını açma niyetinde olan SDG Genel Komutanlığı’nı doğrudan muhatap alması gerektiğini belirtiyoruz." ifadeleri yer aldı. 3 Kasım günü Tel Abyad'da bomba yüklü araçla düzenlenen saldırı düzenlendi. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın saldırının YPG tarafından düzenlendiğini belirtti. SDG Basın Sözcüsü Mustafa Bali iddiaları reddederek daha önce Zeytin Dalı Harekâtı'nda benzerlerinin yaşandığını söylediği saldırı konusunda Türkiye'yi suçladı. Bali, "Bombalı saldırının Türkiye’nin bölgeyi bütünüyle boşaltıp, Suriyeli sığınmacıları yerleştirmeyi meşrulaştırmak için başvurduğu bir taktik olduğunu" açıkladı. 16 Temmuz 2020'nin öğle saatlerinde Haseke/Darbasiyah'da Rusya'nın Müşterek Harekât Merkezi'nin 100 metre yakını insansız hava araçları ile vuruldu. Saldırıda iki Rus askeri yaralandı. Bölgede bulunan YPG ile iltisaklı kaynaklar saldırıyı Türk insansız hava araçlarının yaptığını iddia etti. Çatışan taraflar Türk Silahlı Kuvvetleri ve müttefik kuvvetleri [[Dosya:Azez’den Akçakale’ye gelen ve Geçici Barınma Merkezi'ne getirilen ÖSO konvoyu.jpg|küçükresim|sağ|upright=0.91|Azez'den Akçakale'ye gelen ve Geçici Barınma Merkezi'ne getirilen SUO konvoyu.]] Harekâtı Türk Silahlı Kuvvetleri komutası altındaki Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar ve Türk Kara Kuvvetleri'ne bağlı 2. Ordu (6. Kolordu ve 8. Kolordu) ile birlikte Türkiye'nin destek verdiği Suriye Ulusal Ordusu (SUO) güçleri başlatmıştır. Harekâtın başlamasıyla birlikte yaklaşık 18.000 SUO mensubu Suriye-Türkiye sınırından Suriye'ye giriş yapmıştır. Harekâta katılan SUO'ya bağlı birlikler şunlardır; Ahrar El-Şark, Süleyman Şah Tugayı, Hamza Tümeni, Sultan Murat Tugayı, Ceyş-ul İslam, Şam Cephesi, Faylak el-Majd, Şam Lejyonu, Ahrar uş-Şam, Ceyş-ul Ahrar, 9. Tugay, 23. Tugay, Liwa El Fatah, Ceyş-ul Ahfad, Foc El Mustafa, Liva El Mexavir, Firqet El Mutasim, El-Shamiya Cephesi, 5. Alay, Liva Al Shimal, Rical El Harb, Liwa Sultan Osman, Festakim Kema Umirt, Suad el Cezire, 51. Tugay, Firka al Shimaliya, Sultan Mehmed Fatih Tugayı, Muntasır Billallah ve Semerkant Tugayı. Suriye Demokratik Güçleri ve müttefik kuvvetleri Suriye Demokratik Güçleri (SDG) harekâta TSK ve SUO ile karşı çatışmalara girmiştir. Bu kapsamda SDG'ye bağlı Halk Koruma Birlikleri, Kadın Koruma Birlikleri Süryani Askerî Konseyi, Kuzey Demokratik Tugayı, Şehit Nubar Ozanyan Tugayı ve SDG askerî konseyleri çatışmalarda yer almıştır. Bununla birlikte Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne bağlı güvenlik güçleri olan Öz Savunma Güçleri Asayiş ve ona bağlı Anti Terör Birimleri, Sivil Koruma Güçleri ve bağımsız bir tabur olan Enternasyonalist Özgürlük Taburu'na bağlı Marksist-Leninist Komünist Parti, Devrimci Komünarlar Partisi, Maoist Komünist Partisi, Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist, Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği, Türkiye Komünist Emek Partisi/Leninist, Birleşik Özgürlük Güçleri ve Tekoşîna Anarşîst, SDG'ye destek için çatışmalara katılmıştır. 13 Ekim'den itibaren Suriye Silahlı Kuvvetleri ve Rusya Silahlı Kuvvetleri SDG ile anlaşma yaparak SDG kontrolündeki yerlere giriş yapmıştır. Rusya askerî polisleri Suriye ve TSK arasındaki hatta devriye gezmiş, Suriye Ordusu ise SUO ile çatışmalara girmiştir. 22 Ekim'deki Rusya-Türkiye arasındaki kararlaştırılan anlaşmaya göre Suriye ordusu ve Rusya askerî polisleri harekât dışında kalan bölgelere ve sınır bölgelere yerleşti. Tepkiler [[Dosya:Reactions to Turkey's 2019 Rojava offensive.svg|küçükresim|sağ|upright=1.36|Operasyona uluslararası tepkiler;Bordo: Açıkça kınayan ve yaptırım uygulayacağını açıklayan ülkelerKırmızı: Açıkça kınayan ülkelerSarı: Harekattan endişe duyduğunu açıklayan ve durdurma çağrısı yapan ülkelerGri: Tarafsız, belirsiz ifadelere sahip ve genel endişelere sahip ülkelerMavi: Harekatı destekleyen ülkeler Detaylar için: Barış Pınarı Harekâtı'na karşı tepkiler]] Operasyondan bir gün önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) dışındaki tüm muhalefet partileri ordunun Suriye'deki görev süresini uzatmak için TBMM'de evet oyu kullandı. Muhalefet parti liderleri Meral Akşener (İYİ Parti), Kemal Kılıçdaroğlu (Cumhuriyet Halk Partisi) ve Temel Karamollaoğlu (Saadet Partisi) ve Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, askerî operasyon için desteklerini dile getirdiler. HDP operasyonu "son derece tehlikeli ve yanlış bir adım" olarak niteleyerek kınadı ve "Türkiye'nin tehlikeli ve derin bir tuzağa sürüklendiğini" belirtti. Suriye hükûmeti harekâtı "Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygısızlık" olarak niteledi ve "uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler kararlarının utanç verici bir ihlali" olduğunu belirterek operasyonu şiddetle kınadı. Suriye Demokratik Güçleri sözcüsü El Cezire'ye verdiği röportajda "Türkiye'nin bölgeye saldırmak için yaptığı tehditler yeni bir şey değil, yıllardır sürekli olarak yapıyorlar. Suriye Demokratik Güçleri olarak konuyu dikkatle inceliyoruz ve Suriye toprağı üzerindeki her türlü saldırıya şiddetle cevap vermeye hazırız." ifadelerini kullandı. [[Dosya:Fransa'daki Barış Pınarı Harekâtı protestosu, Republique Meydanı.jpg|küçükresim|sol|upright=1.02|Paris'teki Republique Meydanı'ndaki operasyon karşıtı gösteri.]] Türkiye hükûmetinin operasyonu "teröristlere karşı bir kendini savunma eylemi" olarak göstermesine rağmen, harekât uluslararası alanda genel olarak "saldırganlık olarak" nitelendi ve kınandı. Avrupa Birliği, Türkiye'ye operasyona derhal son vermesi çağrısında bulundu. Arap Birliği ülkeleri de operasyonu kınayan açıklamalarda bulundu. Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde operasyonun kınanması teklifini veto etti. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ülkelerinin askerî operasyonu eleştirmeye devam etmeleri durumunda, özellikle de operasyonu bir işgal olarak nitelendirmeye devam etmeleri hâlinde, 3,6 milyon mülteciyi Avrupa'ya göndereceklerini ifade etti. ABD'de ve çeşitli Avrupa ülkelerde operasyonu protesto eden gösteriler düzenlendi ve operasyona tepki gösterildi. Çeşitli uluslararası sivil toplum kuruluşları harekât hakkında endişelerini dile getirdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye ve müttefik gruplarının yasadışı bir şekilde ölümlere neden olduklarını, keyfi olarak tutuklama gerçekleştirdiklerini ve göç ettirilmiş sivillerin olduğunu, Uluslararası Kurtarma Komitesi çoğu IŞİD zulmü kaynaklı topluca yerinden etme olaylarından kurtulmuş olan 2 milyon sivilin yaşamından endişe duyduğunu ve hayat kurtaran insani yardım hizmetlerini kesintiye uğratabileceğini, Sınır Tanımayan Doktorlar harekâtın, Suriye halkının yıllarca süren savaş ve güvencesiz koşullarda yaşadığı travmayı daha da artıracağını, Uluslararası Af Örgütü ise Türkiye'nin Suriye'deki operasyonunda savaş suçu işlendiğini açıkladı. 12 Ekim'de Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye'nin kendini savunma hakkını savunmasına rağmen, her savaşta çok fazla kan akacağını söyledi. Erdoğan ve Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bu görüşü kınarken, Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersin Tatar'ın başında yer aldığı Ulusal Birlik Partisi, mecliste Akıncı’yı kınayan bir önerge çıkarmaya çalıştı ve yorumu nedeniyle istifaya çağırdı. Akıncı ayrıca ölüm tehdidleri aldı ve 17 Ekim'de polise şikayette bulundu. Gazete Karınca'nın haberine göre Cumhurbaşkanı Akıncı yaptığı yorumlar hakkında, "Bu topraklarda fikirlerin özgürce ifade edilebilmesi hiçbir zaman taviz vermeyeceğimiz temel ilkelerimizden biri olmaya devam edecektir." açıklamasında bulundu. Gösteri yasakları, sansür, gözaltılar ve tutuklamalar Operasyonun başlamasından bir gün sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, "Türk milletinin ve şanlı Türk ordusunun moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyecek, terörün amacına hizmet eden eksik ya da yalan ve taraflı bilgilerle vatandaşlarımızı yanlış yönlendirebilecek yayınlar konusunda asla müsamahamız olmayacaktır" ifadelerini kullanarak basın mensuplarını ve kuruluşlarına yönelik girişimlerde bulunacaklarını açıkladı. Türkiye'de Aydın, Adana, Bolu, Mardin, Hakkâri, Gaziantep, Kocaeli, Van ve Şanlıurfa valilikleri tarafından harekâtın başlamasının ardından protesto ve gösteri yasağı konuldu. Muş ve Şırnak'ta ise harekâtın başlamasından kısa süre önce gösteri ve eylem yasağı konuldu. 10 Ekim günü Türkiye'de operasyon karşıtı söylemlerde bulunan 78 kişi yasal kovuşturmalara maruz kaldı. Türkiye'de internet ortamından "terörist propaganda yaptığı" gerekçesiyle 20'den fazla kişi tutukladı. Savcılık Halkların Demokratik Partisi eş başkanları Sezai Temelli, Pervin Buldan ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkında aynı gerekçeyle soruşturma başlattı. BirGün gazetesinin internet editörü ve çevrimiçi haber portalı Diken'in genel yayın yönetmeni tutuklandı. 11 Ekim günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medyadan askerî harekâtı eleştiren 500 kişiyi tespit ettiklerini ve bu kişilerden 121'ini gözaltına aldıklarını söyledi. 16 Ekim'de sosyal medya paylaşımları nedeniyle Ankara ve Mardin'de 18 kişi, Elazığ'da ise 14 kişi gözaltına alındı. Aynı gün Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. 17 Ekim'de Adana'da 13 kişi sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. Nusaybin'de 11 Ekim günü yaşanan patlama sonrası vatandaşlarla röportaj yapan İhlas Haber Ajansı muhabirine tepki gösterildi. İHA Mardin Temsilcisi tepkiler üzerine "YPG’nin yaptığını kabul etmiyorlar" ifadelerini kullanması üzerine tepkiler daha da arttı. Olay sonrası gözaltına alınan dört öğretmen görevden uzaklaştırıldı. Gazetecileri Koruma Komitesi, Türkiye hükûmetini "medyayı sessizliğe zorlamak için gözaltına almak veya taciz etmek suretiyle, hakekâtın kritik raporlarını sansürlemekle" suçladı. Uluslararası Af Örgütü harekâta dair bir rapor yayımlayarak, şu ana kadar Fırat'ın doğusuna yönelik gerçekleştirilen askerî operasyonları eleştirenlerin "absürt suçlamalar" ile gözaltına alınıp, tutuklandığını kaydetti. Raporda, "terör" suçlarının yöneltildiği gazetecilerin, aktivistlerin ve sosyal medya kullanıcılarının keyfi gözaltılara, cezai soruşturmalara ve seyahat yasaklarına maruz kaldığı ve suçlu bulunmaları hâlinde uzun hapis cezaları ile karşı karşıya kalabilecekleri uyarısında bulunuldu. Raporda resmi rakamlara göre operasyonun ilk haftasında 839 sosyal medya hesabı hakkında soruşturulma başlatıldığına ve 186 kişinin gözaltına alındığına dikkat çekildi. IŞİD'e yönelik endişeler [[Dosya:VOA in Al-Hol Camp, Syria, 17 October 2019.jpg|küçükresim|sol|upright=0.91|SDG'nin denetiminde bulunan IŞİD mensuplarının kaldığı El-Hawl kampı, 17 Ekim 2019.]] Daha önce IŞİD ile savaşmış ve IŞİD tutsaklarını barındıran SDG'nin Türkiye ve desteklediği grupların saldırısına karşı savunma yapmak zorunda bırakılması, SDG'nin bu bölgede kontrolü kaybetmesine neden olarak IŞİD'in bölgede yeniden kontrolü sağlayabileceğine dair endişelere neden oldu. ABD Başkanı Donald Trump, ABD kuvvetlerinin Kuzeydoğu Suriye'den çekilmesi konusundaki bir soruya, IŞİD tehdidini reddederek ve savaşçıların "Avrupa'ya kaçacaklarını" söyleyerek cevap verdi. Uluslararası alanda pek çok ülke yaptığı açıklamalarda harekâtın "IŞİD ile mücadeleyi" sekteye uğratacağı ifade edildi. TSK'ya bağlı uçakların 13 Ekim 2019'da bombalanmasının ardından sonra Ayn İsa bir göç kampından 750 civarında IŞİD üyesi firar etti. ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, harekât sırasında kargaşadan yararlanan 100 IŞİD mensubunun tutuldukları merkezlerden kaçtığını söyledi. SDG kontrolündeki kamplarda tutulan IŞİD ile ilişkili kadınları serbest bırakma hedefiyle Ocak 2019'da kurulan "Kadın Mahkûmları Özgürleştir" isimli grup, Ayn İsa'daki kadın mahkûmların serbest kalmasında rol oynadığını açıkladı. İdlib'te bulunan silahlı örgüt Din Teşkilatı Muhafızları, IŞİD mahkûmlarının serbest kalmasını destekledikleri sürece herhangi bir gruba veya partiye destek vereceklerini duyurdu. Hawar Haber Ajansı, Ayn İsa'daki hapishanelerden ve kamplardan çıkan IŞİD mensuplarının SUO saflarında çatışmalara katıldığını iddia etti. Yaptırımlar [[Dosya:Rojava solidarity demonstration Berlin 2019-11-02 10.jpg|küçükresim|sağ|upright=0.91|Berlin'de Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye silah satılmasının protesto edildiği harekâta karşı gerçekleşen gösteri.]] 13 Ekim günü ABD Başkanı Donald Trump, sınır ötesi saldırılarına karşı Türkiye'ye "güçlü" ekonomik yaptırımlar uygulamak için muhalefetteki Demokrat Partililer de dahil olmak üzere kongre liderleriyle çalıştığını söyledi. Donald Trump, ertesi gün, Türkiye'ye ekonomik yaptırımların geleceğini açıkladı. 15 Ekim günü Trump Türkiye'ye yönelik "istikrarsızlaştırıcı eylemlere katkıda bulunan kişilere" yönelik olduğu bildirilen yaptırımları açıkladı. Bu kapsamda; üç isim olarak Savunma Bakanı Hulusi Akar, Enerji Bakanı Fatih Dönmez ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kurum olarak da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı yaptırım listesine alındı. Trump ayrıca yayımlayacağı Başkanlık Kararnamesi'nin ABD'nin "ciddi insan hakları ihlallerinde bulunan, ateşkesin uygulanmasına engel olan, yerinden edilmiş kişilerin evlerine dönmesini engelleyen, mültecileri zorla geri gönderen veya Suriye'de barış, güvenlik veya istikrara tehdit oluşturan" kişilere yönelik ek ve güçlü yaptırımlar uygulamasını da mümkün kılacağını belirtti ve Türkiye hükûmetine operasyonun durdurması gerektiğini yönelik çağrıda bulundu. Almanya, Çekya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İtalya, İspanya, İsveç ve Norveç hükûmetleri Türkiye'ye silah satışını askıya alan kararlara imza attı. 14 Ekim günü Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Türkiye'ye uygulanabilecek yaptırımları görüşmek üzere toplanarak Lüksemburg'da toplandı. İnsan hakları ihlalleri, savaş suçu ve yasaklanmış silah kullanımı iddiaları küçükresim|sağ|upright=0.91|Harekât sonrası Kamışlı'da yaralandıktan sonra bir ayağı kesilen, diğer ayağı ise kırılan 8 yaşındaki bir çocuk, 15 Ekim 2019. Uluslararası Af Örgütü, TSK ve müttefiki SUO'nun Suriye'nin kuzeydoğusunda ağır insan hakları ihlallerinde bulunmak ve savaş suçu işlediğini açıkladı. ABD Savunma Bakanı Mark Esper de Türkiye'nin Suriye'de savaş suçu işlemiş olabileceğine inandığını ve Ankara'nın bundan sorumlu tutulabileceğini söyledi. SUO mensuplarının yargısız infaz ve işkence yaptığına dair iddiaların sorulması üzerine Esper "Haberleri ben de gördüm, bunları izlemeye çalışıyoruz. Bunlar korkunç ve eğer doğrularsa - ki ben doğru olduklarını varsayıyorum - bunlar savaş suçlarıdır" ifadelerini kullandı. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Temsilciler Meclisi'nde SUO'nın harekât sırasında savaş suçu işlediğini belirtti. Jeffrey "Birçok insan [operasyon bölgesinden] kaçtı çünkü Türkiye destekli Suriyeli muhalif güçlerle ilgili çok endişelilerdi, biz de öyle. Savaş suçu olarak değerlendirdiğimiz bazı olaylar gördük." ifadelerini kullandı. Birleşmiş Milletler Uluslararası Ceza Hukuku Mahkemesi eski başsavcısı Carla del Ponte, Erdoğan'ın, Suriye’de düzenlenen askerî operasyon nedeniyle savaş suçlusu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılıp uluslararası mahkemede yargılanması gerektiğini savundu. TIME dergisinde çıkan haberde; Trump'ın ABD güçlerine Kuzey Suriye'den çekilme emri vermesinden üç hafta sonra Amerikan istihbarat örgütünün, "rahatsız edici" bilgilere ulaştığını yazdı. Haberde Türkiye'nin silahlandırdığı milislerin, ABD tarafından terk edilen bölgelerde sivilleri öldürdüğü bilgisi verildi. Resulayn'da 29 Ekim günü TSK ve SUO'nun esir aldığı Suriye Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı 18 askere kötü muameleye tabi tutuldu. SUO mensupları TSK'ya bağlı askerlerin yanında esirleri yaralı halde döverken videoya kaydedip sosyal medyada yayımladı. SOHR, Türkiye ve destekçisi güçlerin esirlere savaş hukukuna uygun davranmadığını bildirdi. Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevin Halef, kendi arabasında seyahat ederken Ceyş-ul Vatan mensupları tarafından Kamışlı yakınlarında infaz edildi. SUO bileşenlerinden Şam Cephesi mensuplarının Tel Abyad'da yaşayan Hristiyanların evlerini işaretlediklerini ve zorla bölgeden kovduklarını bildirildi. Kürt Kızılayı'na bağlı sağlık görevlileri Haseke'deki bir hastanede yatan asker ve sivil altı hastada "gizemli yanıklar" olduğunu açıkladı. Demokratik Toplum Hareketi Yürütme Kurulu üyesi Foza Yûsif, bölgede çalışan doktorların da kimyasal madde kullandığına dair güçlü göstergelerin bulunduğunu belirttiğini açıkladı. Birleşmiş Milletler TSK tarafından beyaz fosfor kullanıldığına dair iddialarının araştırıldığını duyurdu. İngiltere'nin kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer alayının eski komutanı Hamish de Bretton-Gordon, basında yer alan fotoğraflara göre "En muhtemel zanlının beyaz fosfor olduğunu" belirtti. SDG, TSK'yı napalm bombası kullanmakla da suçladı. İsveçli bilim insanı Abbas Mansouran iddiaları araştırdığı bir rapor hazırladı. Raporda "Yanıklar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kimyasal mühimmat kullandığını gösteriyordu. Rojava'da, beyaz fosfor ve diğer başka bilinmeyen kimyasalların kullanıldığını vurgulamalıyım. .. Bu yanık tipine, beyaz fosfor gibi yanıcı maddeden başkası sebep olamaz. Deneyimlerime göre, TSK, sivil nüfus yoğunluklu bölgelerde kadın ve çocuklara karşı kimyasal silah kullandı." ifadeleri yer aldı. Türkiye hükûmeti kimyasal silah suçlamalarını reddetti. Savunma Bakanı Hulusi Akar, iddialara yanıt olarak TSK envanterlerinde herhangi bir kimyasal silah bulunmadığını, SDG'nin kimyasal silah kullanıp suçu Türkiye'ye atmayı planladığını belirtti. Türk medyası Foreign Policy dergisini yakılan lastiklerin fotoğrafını beyaz fosfor kanıtı olarak yayınladığı için kınadı. SOHR 17 Ekim günü yaptığı açıklamada napalm veya beyaz fosfor kullanımına dair bir veri olmadığını bildirdi. Göç 10 Ekim günü gerçekleşen TSK bombardımanlarının ardından kentlerden 70.000 civarında kişi göç etti. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi 12 Ekim günü toplamda yaklaşık 130.000 sivilin çatışmalar sırasında göç ettiğini duyurdu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 18 Ekim'de yaptığı açıklamada yerinden edilen insan sayısının yaklaşık 166.000 olduğunu duyurdu. 22 Ekim günü BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi çatışmaların başlamasından bu yana 180,000 civarında kişinin göç ettiğini duyurdu. Ekonomik etkiler 13 Ekim günü ABD Başkanı Donald Trump Türkiye'ye ekonomik yaptırım uygulayacaklarını duyurdu, ancak daha sonra ateşkesin sağlanması üzerine yaptırımların kaldırıldığını belirtti. Trump 25 Ekim'de yaptığı açıklamada "Türkiye Kürtlere ateş etmemesi gerektiğini anlıyor. İhlal olursa büyük çaplı yaptırımların uygulanacağını tekrarlamama gerek yok" ifadelerini kullandı. 29 Ekim 2019 günü Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi Türkiye'ye yaptırım tasarısını onayladı. Tasarıda Halkbank'a yönelik yaptırımların devreye sokulması ve Recep Tayyip Erdoğan ile ailesinin mal varlığının incelemeye alınması maddeleri yer aldı. Volkswagen Türkiye'de yeni fabrika kurma kararını ertelediğini duyurdu. Galeri Ayrıca bakınız Fırat Kalkanı Harekâtı Zeytin Dalı Harekâtı Bahar Kalkanı Harekâtı Suriye İç Savaşı'nın kronolojisi Suriye İç Savaşı sırasında Suriye-Türkiye sınırındaki çatışmalar Notlar Kaynakça Dış bağlantılar Gün Gün Türkiye'nin Suriye Operasyonu Kategori:Barış Pınarı Harekâtı
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri