Barnabas İncili (veya Barnaba İncili), Müslüman bakış açısıyla, yaklaşık olarak 16. yüzyılın son çeyreğinde yazıldığı düşünülen psödoapokrif incildir. İsa’nın öğrencilerinden Barnabas tarafından yazıldığı iddia edilir. [[Dosya:John Toland.jpg|küçükresim|İrlandalı rasyonalist filozof John Toland (1670-1722)]] Bu kitap Hristiyanlık inancıyla çelişkilidir. Böyle bir incilin varlığından ilk söz eden kişi John Toland’dır. 1718’de basılan bir eserinde Toland, 1709 yılında Amsterdam’da keşfettiği bir ‘Yeni İncil’den söz eder ve ekler: “Bu bir Müslüman İncili’dir ve Müslümanların İncil’i kabul ettiklerinden çok bahsetmelerine rağmen Mesih İnanlıları arasında bilinmemektedir.” Müslüman dünyası, böyle bir “incil”in varlığından ilk kez, George Sale’in 1734’te basılan Kur’an çevirisi sayesinde haberdar oldu. Sale’in Kur’an çevirisi uzun süre Müslüman yazarların “Barnabas İncili”ne dair tek kaynaklarıydı. Pakistanlı İslam alimi Gulam Cilani Bark kitap hakkında, “Hristiyanlar eldeki Barnabas İncili’nin gerçek olması meselesini çürütmüştür. Buna göre de eserin hakiki olma iddiası ancak Muhammed’in zamanından önce yazılmış bir kopyası ortaya çıktığı zaman doğrulanabilir. Bu ise şimdiye kadar mümkün olmamıştır.” demiştir. “Barnabas İncili”nin sahte olduğunu kabul eden diğer İslam alimleri; Abbas Mahmud el-Akkad, Süleyman Şahid, Prof. E. R. Hambye ve Prof. Muhammed Yahya el-Haşimi’dir. Kökeni “Barnabas İncili” adına ilk defa Evangelium nomine Barnabae şeklinde 6. yüzyıla tarihlenen Gelasius Kararnamesi adlı metinde rastlanılmaktadır. “Barnabas İncili”, büyük ihtimalle 16. yüzyılın son çeyreğinde kaleme alınan biri İtalyanca, diğeri İspanyolca iki yazmaya dayanmaktadır. İspanyolca yazmanın orijinali kayıptır. Bu yazmanın bazı bölümleri günümüze gelebilmiştir. Sale’e göre İspanyolca yazmanın kapağında, kitabın Mustafa de Aranda adında bir İspanyol Müslümanı tarafından İtalyancadan İspanyolcaya çevrildiği yazmaktadır. Rivayete göre rahip Fra Marino, bir gün Papa V. Sixtus ile birlikte Papa’nın kütüphanesindeyken, Papa uykuya dalar. Bunun üzerine rahip Marino oyalanmak için elini bir kitaba uzatır. Elini ilk uzattığı kitap, çoktandır aradığı ‘Barnabas İncili’dir. Kitabı bulduğuna öylesine sevinmiştir ki, onu cübbesine gizler ve Papa uyanınca da, ondan izin isteyip bulduğu ‘hazine’yle birlikte kütüphaneyi terk eder. Rahip Marino, bu incili okuyup Müslüman olur. Yaygınlaşması “Barnabas İncili”nin normal okuyucularla karşılaştığı tarih çok daha geçtir. Laura ve Lonsdale Ragg 1907 yılında bu “incil”in İngilizce çevirisini İtalyanca metin eşliğinde yayınlarlar. “Barnabas İncili” bu tarihten itibaren İslam dünyasında şöhret kazanmaya başlar. Sadece bir yıl sonra bu “incil”in Arapça çevirisi basılır. Müslüman yazarlar, misyonerlere karşı kaleme aldıkları makale ve kitaplarda sık sık bu “incil”den alıntılar yaparak Muhammed’in son peygamber; Kitâb-ı Mukaddes’in ise değiştirilmiş olduğunu kanıtlamaya çalışırlar. Gerçekten de, “Barnabas İncili”nde Muhammed’in son peygamber olduğu açıkça ifade edilmektedir. Dolayısıyla kimi Müslümanlar, bu “incil”in Kur’an’da sözü edilen “gerçek incil” olduğu kanısındadırlar. Nitekim Kur’an’daki bir ayete göre Muhammed’in adı hem Tevrat’ta, hem de İncil’de geçmekteydi. İlk bakışta İslam’ın öğretisini savunduğu izlenimini verdiği için “Barnabas İncili”, birçok Müslüman tarafından ciddiye alınmıştır ve bu durum halen devam etmektedir. Oysa bu “incil”in Kitâb-ı Mukaddes’le hiçbir ilgisinin bulunmadığı, 16. yüzyılın son çeyreğinde yazılmış düzmece bir kitap olduğu kanıtlarıyla ortaya konulmuştur. Kitabın bilinirliği “Barnabas İncili” diye bir kitabın varlığı, 16. yüzyıla kadar bilinmiyordu. Aksi takdirde, Müslüman bilginler Mesih inancına ve İncil’e dair yazdıkları eserlerde bu ‘incil’den söz ederlerdi. Mes’udi’nin, İbn Kesir’in, Şehrestani’nin, İbn Hazm’ın ve İbn Teymiyye’nin eserleri incelediğinde bu bilginlerin sadece Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’dan İncil yazarları olarak söz ettikleri görülür. Tarihleri İslam’ın çok öncesine giden Kitâb-ı Mukaddes yazmaları arasında “Barnabas İncili” adında bir incile rastlanmadığı gibi kilise liderlerinin hazırladıkları listelerde de böyle bir ad görülmemektedir. Yazarın kimliği Bu kitabın Müslüman biri tarafından yazıldığı fark edilmektedir. Örneğin bir yerde yazar Muhammed’i, İsa’dan üstün gördüğünü şöyle belli ediyor: Bu “ayetler”den rahatlıkla anlaşılmaktadır ki, “Barnabas İncili”nin yazarı Müslümanlığı kabul etmiş biri olmalıdır, zira hiçbir normal Müslüman İslam’ın peygamber kabul ettiği iki kişiyi böylesine konuşturmayacağı gibi, İsa’nın da ancak Muhammed’e saygıda kusur etmediği takdirde, “peygamber”lik mertebesine ulaşacağını düşünmez. Bir başka yerde “Barnabas İncili”nin yazarı İsa’ya şu sözü yakıştırıyor: “Barnabas İncili”nin İslami kaynakları “Gerçek incil” olduğu iddia edilen bu kitaptaki bazı “ayet”ler, yazarının beslendiği kaynakları ele vermektedir. Örneğin Muhammed’in övüldüğü bazı ayetler, Müslüman bilginlerin dahi ciddiye almadığı bazı kaynaklardaki efsaneleri andırmaktadır: Bu satırların, Hristiyan yahut İsa’yla karşılaşmış biri tarafından yazılması mümkün değildir. Allah’ın Muhammed’e, “cenneti, dünyayı...senin için yaratacağım” şeklindeki hitabı, büyük bir ihtimalle doğruluğu şüpheli bir hadisten esinlenmiştir. Şii ve Sünni versiyonları bulunan bu hadiste Allah Muhammed’e “sen olmasaydın, alemleri (felekleri) yaratmazdım” diyor. Bu hadisin Şii versiyonu şöyledir: “Sen olmasaydın evreni; Ali olmasa seni, Fat(ı)ma olmasa sizin ikinizi yaratmazdım” “Ayetler”deki “kurtuluş elçisi”, “ismin kutsal olsun”, “çabuk gel” gibi tipik Hristiyan terminolojisine ait ifadeler de, yazarın daha önce Hristiyan olduğunu ele veriyor. İçeriği “Barnabas İncili”nde kelime-i şehadet Bu düzmece “incil”de, Müslüman olmanın şartı olan kelime-i şehadetten dahi söz edilmektedir. Üstelik Muhammed’e ilk iman eden kişinin ilk insan Adem olduğu ileri sürülmektedir: Benzer hikâyeye bir başka bölümde de rastlanmaktadır: Bu pasajlar gerek içerik, gerek ruh bakımından İsfahani’nin, Munevi’nin, Kastallani’nin ve benzerlerinin eserlerinde yer alan ve Muhammed’e ilişkin abartılı hikâyelerin bir tekrarından ibarettir. Tüm bunlar “Barnabas İncili”nin yazarının asla İsa’nın öğrencilerinden biri olamayacağını açıkça belgelemektedir. Coğrafi hatalar “Barnabas İncili”nin yazarının çok geç bir devirde yaşamış olduğunu kanıtlayan veriler vardır. Örneğin yazarın başta Filistin olmak üzere sözünü ettiği yerleri tanımadığı anlaşılmaktadır: Nasıra, Celile’de yüksek bir tepenin üzerinde bulunan bir şehirdir. Oysa yazar, Nasıra’nın bir sahil kenti olduğunu sanıyor: Bilindiği üzere Ninova, Asur İmparatorluğu’nun başkenti olup Dicle Nehri’nin doğu yakasında kuruluydu. “Barnabas İncili”nin yazarı ise, Ninova’nın Akdeniz’de bir kıyı kenti olduğunu sanıyor. İsa’nın hayatı hakkında hatalar küçükresim|Ayasofya'daki İsa Mesih mozaiği Yazarın İsa’nın hayatı hakkında detaylı bilgi sahibi olmadığı göze çarpmaktadır: Bu doğru değildir, zira Pilatus İsa’nın doğumundan 26 yıl sonra vali tayin edilmiş; Hanan milattan altı yıl sonra başkâhin seçilmiş; Kayafa ise milattan sekiz yıl sonra başkâhinliğe getirilmişti. Uydurma “incil”in bir başka yerinde Mesih’in Davut neslinden değil, İsmail neslinden geleceği, vaadin de İshak’a değil, İsmail’e yapıldığı öne sürülüyor. Kitâb-ı Mukaddes ile kıyaslanınca, bunun açık bir yanlış olduğunu tespit edilmektedir. Çünkü hem Yahudiliğe hem de Hristiyanlığa göre Mesih Yahuda boyundan ve Davut’un neslindendir. Hurafeler “Barnabas İncili”nin özelliklerinden biri, dinlerin hiçbirinde aslı olmayan hikayeleri barındırmasıdır. Örneğin bunlardan biri, göbek sürresinin nasıl oluştuğunu anlatıyor: İsa’nın Şeytan ile Tanrı arasında aracı yapılması “Barnabas İncili”nde aktarılan hikayelerden birinde, İsa’ya Şeytan ile Tanrı arasında aracılık rolü biçiliyor: Böyle bir hikayeden kaynaklanan inanç, Hristiyanlıkta bulunmamaktadır. Çünkü Hristiyanlığa göre, isyan ettiğinde, Tanrı Şeytan’a öfkelenmiş ve onu huzurundan kovmuştur ve onunla barışmak üzere müzakerelere girmesi Tanrı’nın yüceliğiyle bağdaşmaz. Hristiyanlığa göre Mesih, baştan itibaren İblis’le amansız bir savaşa girmiştir. Kitâb-ı Mukaddes’te şu ayet vardır: Ayrıca Hristiyan inancına göre, Mesih’le girdiği savaşta Şeytan asla Mesih’ten daha şerefli olduğunu söylemeye cesaret edememiştir. Tam tersi, Kefernahum havrasında bir insandan çıkması için kendisine emrettiğinde haykırarak şöyle demiştir: Kur’an’dan ve Kur’an tefsirlerinden alıntılar “Barnabas İncili”nin yazarı, zaman zaman ciddi İslam bilginlerinin reddettiği ve hurafe kabul ettiği bazı rivayetlere “incil”inde yer verse de, bazı konularda Kur’an ve Kur’an tefsirleriyle uyum içindedir. Bu konuların başında, İsa Mesih’in çarmıha gerilmediği, O’nun yerine bir başkasının çarmıha gerildiği iddiası gelir. Bu düzmece “incil”in 112. bölümünde İsa, öğrencisi Barnabas’a şunları söylüyor: Bu sözde “incil” ayetlerinin ardında, İslam’ın çarmıhı inkâr öğretisi yatmaktadır. Kur’an’a göre İsa Mesih ne öldürülmüş, ne de çarmıha gerilmiştir: Ne var ki, Kur’an “onlara öyle göründü”yle neyi kastettiğini açıklamamaktadır. Bu konu, Kur’an tefsirlerinde aktarılan rivayetlerde ayrıntılı olarak anlatılmaktadır ve “Barnabas İncili”nin yazarının kaynaklarından biri de bu rivayetlerdir. Herhalde bu gibi İslam kaynaklı “ayetleri”nden olsa gerek, Toland, “Barnabas İncili”nin daha ilk bölümlerini okur okumaz bu kitabı bir tür “Müslüman incili” olarak nitelendirmiştir. Kitâb-ı Mukaddes’in değiştirildiği iddiası İslam’ın Mesih inancı hakkındaki bir başka temel öğretisi, Kitâb-ı Mukaddes’in değiştirildiği (tahrif) iddiasıdır. Değişik Kur’an ayetlerinde kısmen açıklamaya muhtaç tarzda ifade edilen bu iddia zamanla geliştirilmiştir. “Barnabas İncili”nin geç bir devirde, yani “tahrif” tezinin bugünkü biçimiyle artık yerleştiği bir dönemde kaleme alındığı, şu “ayet”lerden açıkça anlaşılmaktadır: Bu yazılanlar ciddiye alınacak olursa, İsa, Kitâb-ı Mukaddes’in tamamının bozuk olduğunu söylemiş oluyor. Oysa İsa şöyle der: “Barnabas İncili”nin Kur’an’la çelişmesi İsa’nın, “Ben Mesih değilim!” demesi “Barnabas İncili”nin yazarının Müslümanlığı kabul etmiş bir Hristiyan olduğu, İslam dini hakkındaki eksik bilgilerinden kolayca anlaşılıyor. Yazar, Muhammed’i övmek isterken yanlışlara da düşüyor. Bu düzmece “incil”in yazarı, İsa’nın şu sözleri söylediğini yazar: Oysa Kur’an açık bir biçimde İsa’nın Mesih olduğunu kabul eder: Meryem’in sancısız doğumu küçükresim|Bir ikonada Meryem ve İsa “Barnabas İncili”ne göre Meryem, İsa’yı sancısız bir biçimde dünyaya getirmiştir: Oysa Kur’an, Meryem’in acılar içinde İsa’yı doğurduğunu söylüyor: Tanrı’dan “Baba” diye söz edilmesi İslam’a göre Tanrı’nın babalığından söz etmek kafirliktir. Oysa “Barnabas İncili”nde şu yazıyor: Kur’an, Tanrı’nın “Tanrı çocuk edindi diyenleri uyarmak için” Muhammed’i gönderdiğini belirtir. Çok eşlilik İslam, erkeklerin dört eşe kadar evlenmelerine izin verirken, “Barnabas İncili”nde şu “ayet” vardır: Oysa Kur’an çok eşlilik hakkında şu ayeti içeriyor: İnsanın özgürlüğü İslam’ın en yaygın inanç mezhepleri insanın kendi kaderini tayin konusunda tam bir özgürlüğe sahip olmadığında birleşmektedir. “Barnabas İncili” bu noktada da Kur’an’la çelişmektedir: Oysa Kur’an bu konuda şöyle diyor: Bu ayete ilişkin Kur’an tefsirlerinde, Mucahid’ten şu rivayet aktarılır: Cehennem “Barnabas İncili” cehennem konusunda şu bilgileri veriyor: Bu “ayetler”, Kur’an’ın af konusundaki ayetleriyle çelişmektedir, çünkü Kur’an, “inkârcıların temelli kalacakları ateş”ten bahsetmektedir. Özet “Barnabas İncili”nin yazarı, bu düzmece “incil”inde Yeni Ahit’in ilk dört bölümünün bir sentezini yapmaya çalışmış; Mesih İnancı’nın tüm temel öğretilerini İsa Mesih’in ağzından inkâr etmekle kalmamış; İsa Mesih’i, İslam’ın tasavvurlarına uygun, Muhammed’i müjdeleyen bir peygambere dönüştürmüştür. Yazar bu sahtekârlığı yaparken, Vaftizci Yahya’yı tarihten silmiş, daha doğrusu onun rolünü İsa Mesih’e vermiştir. Yeni Ahit’te Vaftizci Yahya, İsa Mesih’in gelişini müjdelerken, bu düzmece “incil” İsa Mesih’e, Muhammed’i müjdeletmektedir. Kaynakça ve notlar Kategori:Uydurma İnciller Kategori:16. yüzyılda edebiyat Kategori:16. yüzyılda eserler