Nutella yemekten mutluluk duyan basit insanın hikayesi:
Bir reklam filmi sahnesinde geçiyor:
Sunucu: "Hoş geldiniz sayın Erol Mazmahor. Programımıza hoş geldiniz."
Erol Mazmahor: "Hoş bulduk efendim."
Sunucu: "İstanbul'da üç gündür devam eden seminer programınız hakkında mutluluğun sırrını çözdüğünüzü iddia ediyorsunuz, doğru mu?"
Erol Mazmahor: "Doğrudur efendim."
Sunucu: "Peki bu sırrın ne olduğunu açıklayabilir misiniz?"
Erol Mazmahor: "Tamamen insanın kendi özüne inmesiyle ilgili bir durum."
Sunucu: "Özümüz nedir peki?"
Erol Mazmahor: "Nutella yemek."
Sunucu: "Ama basit bir çikolata markası bizi nasıl mutlu edebilir?"
Erol Mazmahor: "Seminerime gelirseniz anlarsınız."
Sunucu: "Bize burada bir ipucu veremez misiniz?"
Erol Mazmahor: "İpin ucu kaçar sonra, seminere gelin, vereyim."
Sunucu: "Olmaz, burada istiyoruz."
Erol Mazmahor: "Vermem."
Sunucu: "Anladım, hani verecektin? Yayından önce ötüyordun huma kuşu gibi?"
Erol Mazmahor: "Yalanını sikiyim, seni ilk defa görüyorum hayatımda."
Sunucu: "Çok adi birisiniz Erol Mazmahor efendi."
Erol Mazmahor: "Evet sevgili izleyiciler, gördüğünüz gibi sunucumuzun dengesi kayboldu... Yayının başından beri masanın altında tuttuğum nutella kavanozu aklını başından aldı."
Sunucu: "Versene lan kavanozu şerefsiz röaaaah!"
Erol Mazmahor: "Çüşş yavaş ol... Breh breh... Al bakalım... Yavaş ye yavaş..."
Erol Mazmahor: "Mmmmmhhh işte bu..."
Sunucu: "Değerli izleyiciler, mutluluğun sırrı Nutella'da yatıyor!"
Bir reklam filmi sahnesinde geçiyor:
Sunucu: "Hoş geldiniz sayın Erol Mazmahor. Programımıza hoş geldiniz."
Erol Mazmahor: "Hoş bulduk efendim."
Sunucu: "İstanbul'da üç gündür devam eden seminer programınız hakkında mutluluğun sırrını çözdüğünüzü iddia ediyorsunuz, doğru mu?"
Erol Mazmahor: "Doğrudur efendim."
Sunucu: "Peki bu sırrın ne olduğunu açıklayabilir misiniz?"
Erol Mazmahor: "Tamamen insanın kendi özüne inmesiyle ilgili bir durum."
Sunucu: "Özümüz nedir peki?"
Erol Mazmahor: "Nutella yemek."
Sunucu: "Ama basit bir çikolata markası bizi nasıl mutlu edebilir?"
Erol Mazmahor: "Seminerime gelirseniz anlarsınız."
Sunucu: "Bize burada bir ipucu veremez misiniz?"
Erol Mazmahor: "İpin ucu kaçar sonra, seminere gelin, vereyim."
Sunucu: "Olmaz, burada istiyoruz."
Erol Mazmahor: "Vermem."
Sunucu: "Anladım, hani verecektin? Yayından önce ötüyordun huma kuşu gibi?"
Erol Mazmahor: "Yalanını sikiyim, seni ilk defa görüyorum hayatımda."
Sunucu: "Çok adi birisiniz Erol Mazmahor efendi."
Erol Mazmahor: "Evet sevgili izleyiciler, gördüğünüz gibi sunucumuzun dengesi kayboldu... Yayının başından beri masanın altında tuttuğum nutella kavanozu aklını başından aldı."
Sunucu: "Versene lan kavanozu şerefsiz röaaaah!"
Erol Mazmahor: "Çüşş yavaş ol... Breh breh... Al bakalım... Yavaş ye yavaş..."
Erol Mazmahor: "Mmmmmhhh işte bu..."
Sunucu: "Değerli izleyiciler, mutluluğun sırrı Nutella'da yatıyor!"