Sorunlu Bir Ailede Büyümenin Yansımaları
Hiçbir zaman, ne çocuk, ne genç, ne de yetişkin olacağınız aile türü olan narsist aile yapısı hakkındaki ilk girişimi yıllar önce görünce, bu konuda konuşan insanların varlığına sevinmiştim. Bu konuları ele almaya devam etmeli ve insanlara rehberlik etmenin, onları yalnız olmadıklarını hissettirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Sorunlu bir ailede büyümenin hem pozitif hem de negatif yanları olsa da, genellikle negatif yönleri ağır basar. Bu coğrafyada derin depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunların yaygın olması tesadüfi değildir ve genellikle bu sorunların altında yatan sebep işte bu aile yapısıdır.
Bu tür ailelerde genellikle iki kardeş bulunur. Bazıları narsistken diğerleri genellikle değersizlik duygusuyla mücadele eder. Narsist kardeşler, hayat boyunca kendilerini merkeze alan, çevresindekilere güçlü bir güven hissi verme potansiyeline sahip olsalar da, iyi bir ortamda yetişmemiş narsistler genellikle sorunlu olur. Bu tür kardeşler genellikle aile içinde şiddete eğilimli ve bencil olmaları nedeniyle diğer kardeşlerine sorunlar yaşatma potansiyeline sahiptir. Değersizlik hissi yaşayan kardeşlerin hayatlarının temelinde genellikle "sevgisizlik" yatar. Bu boşlukla büyüyen bireylerin hayat boyunca sevgi arayışı içinde olmaları tesadüf değildir.
Bu tür ailelerde ebeveynler genellikle çocuklarını kendi ihtiyaçlarını karşılasın, ileride kendilerine bakabilsin diye yetiştirirler. Çocuklarının geleceği veya meslekleriyle ilgilenmezler çünkü kendi problemleriyle uğraşmaktadırlar ve çocuklarına rehberlik edecek bilgileri genellikle yoktur. Çocuklarının okumasını söylerler ancak bu konuda çocuklarının öğrenmesi için gerekli ilgi ve çabayı göstermezler. Eğitim gibi konularda bilgisiz olmaları da şaşırtıcı değildir çünkü genellikle kendilerini yetiştiren ebeveynlerinin sevgi yerine otorite ve şiddetle yaklaşmaları, onları da kendi ebeveynlerine benzetmiştir.
Sonuç olarak, bu tür ailelerde yetişen çocuklar genellikle ebeveynlik konusunda zorluklar yaşarlar. Yeni ve değişime açık çocuklar, otorite ve cehaletle yüzleşmek zorunda kalırlar ve genellikle aşağılanma ve değersiz hissettirme davranışlarına maruz kalırlar. Bu çocukların hayatlarındaki zorlukların temelinde ise genellikle ebeveynlerinden aldıkları olumsuz mirastır. Bu döngüyü kırabilmek ise ancak aile içinde refahın artması ve bir kardeşin diğerlerine yardım etmek için ön saflarda savaşmasıyla mümkün olabilir. Sonuç olarak, bu konuların konuşulması, birçok insanın içinde bulundukları ruhsal sorunları anlamalarına ve çözmelerine yardımcı olabilir. Bu coğrafyada üzerinde durulması gereken önemli konulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hiçbir zaman, ne çocuk, ne genç, ne de yetişkin olacağınız aile türü olan narsist aile yapısı hakkındaki ilk girişimi yıllar önce görünce, bu konuda konuşan insanların varlığına sevinmiştim. Bu konuları ele almaya devam etmeli ve insanlara rehberlik etmenin, onları yalnız olmadıklarını hissettirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Sorunlu bir ailede büyümenin hem pozitif hem de negatif yanları olsa da, genellikle negatif yönleri ağır basar. Bu coğrafyada derin depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunların yaygın olması tesadüfi değildir ve genellikle bu sorunların altında yatan sebep işte bu aile yapısıdır.
Bu tür ailelerde genellikle iki kardeş bulunur. Bazıları narsistken diğerleri genellikle değersizlik duygusuyla mücadele eder. Narsist kardeşler, hayat boyunca kendilerini merkeze alan, çevresindekilere güçlü bir güven hissi verme potansiyeline sahip olsalar da, iyi bir ortamda yetişmemiş narsistler genellikle sorunlu olur. Bu tür kardeşler genellikle aile içinde şiddete eğilimli ve bencil olmaları nedeniyle diğer kardeşlerine sorunlar yaşatma potansiyeline sahiptir. Değersizlik hissi yaşayan kardeşlerin hayatlarının temelinde genellikle "sevgisizlik" yatar. Bu boşlukla büyüyen bireylerin hayat boyunca sevgi arayışı içinde olmaları tesadüf değildir.
Bu tür ailelerde ebeveynler genellikle çocuklarını kendi ihtiyaçlarını karşılasın, ileride kendilerine bakabilsin diye yetiştirirler. Çocuklarının geleceği veya meslekleriyle ilgilenmezler çünkü kendi problemleriyle uğraşmaktadırlar ve çocuklarına rehberlik edecek bilgileri genellikle yoktur. Çocuklarının okumasını söylerler ancak bu konuda çocuklarının öğrenmesi için gerekli ilgi ve çabayı göstermezler. Eğitim gibi konularda bilgisiz olmaları da şaşırtıcı değildir çünkü genellikle kendilerini yetiştiren ebeveynlerinin sevgi yerine otorite ve şiddetle yaklaşmaları, onları da kendi ebeveynlerine benzetmiştir.
Sonuç olarak, bu tür ailelerde yetişen çocuklar genellikle ebeveynlik konusunda zorluklar yaşarlar. Yeni ve değişime açık çocuklar, otorite ve cehaletle yüzleşmek zorunda kalırlar ve genellikle aşağılanma ve değersiz hissettirme davranışlarına maruz kalırlar. Bu çocukların hayatlarındaki zorlukların temelinde ise genellikle ebeveynlerinden aldıkları olumsuz mirastır. Bu döngüyü kırabilmek ise ancak aile içinde refahın artması ve bir kardeşin diğerlerine yardım etmek için ön saflarda savaşmasıyla mümkün olabilir. Sonuç olarak, bu konuların konuşulması, birçok insanın içinde bulundukları ruhsal sorunları anlamalarına ve çözmelerine yardımcı olabilir. Bu coğrafyada üzerinde durulması gereken önemli konulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.