Benim ailemdeki bireyler aşırı duygusaldır ve duygu salınımlarını kontrol edemedikleri için kolayca alınırlar. Annemle babam arasında tartışma çıktığında bile ayrı odalarda hasta hasta yatarlar. Neyse ki, aralarındaki kavgaları uzatmamaları ve hemen çözüm bulmaları iyidir. Babam alınıp küserken en azından konuşmayı denerken, annem her zaman küserdi. Bu durum beni çocukken çok rahatsız ederdi. Anneme ne olduğunu zorla anlatmasını sağlamak için onu takip ederdim. Bu durumu abartır, büyütür ve sonunda sinirlerim bozulurdu. Annemin duvarlarını kırmak beni deli ederdi ve o da benimle konuşmazdı. Bu durumda olduğumda, kendimi görmezden gelirdim ve ilgisiz davranırdım. Lise yıllarımda, artık bunun umurumda olmayacağına karar verdim ve daha açık olmam gerektiğine karar verdim. Artık annemin beni anlamaya çalışmasını bekleyeceğim, ben ona değil.
Biz üç kardeş, annemizin içe kapanıklılığına farklı yaklaşımlar geliştirdik. Ablam bununla başa çıkabiliyor. Annemin tavrından, kaşlarının kalkmasından neye sinirlendiğini anlıyor ve hemen müdahale ediyor. Annemizin migreni olduğunu fark ediyor ve ona özel bir alan tanıyor. Bizim annemiz, bizden beklediği yaklaşım budur. Ben, bu durumu reddediyorum. Eğer bir şey duymadıysam veya görmediysem, olmamış gibi davranıyorum. Ablam bazen bana annemle ilgili bir şeyi sorduğunda, genellikle anlıyorum ama bilmiyorum diyorum. Kardeşim, annemin çökmelerine izin vermiyor ve onu destekliyor. Bizim yöntemimiz işe yarıyor. Annem, bizim çabalarımızı göz önünde bulundurarak kendini bize açmış durumda. Artık her birimize ihtiyacımız olan sevgiyi vermeye çalışıyor.
Ben, hemen çözüm gerektiren durumlarda anlatmamı istediğinde annemi sakinleştirmeye ve mantıklı bir çözüm bulmaya çalışıyorum. Annem üzgün olduğunda, aylarca üzülür. Birinden kötü bahsettiğinde, ablam hemen o kişiden nefret eder. Kardeşimle ise daha doğal ve yakın ilişkileri vardır. Annemi azarlamak veya onu düzeltmek görevi ona aittir. İletişime, açıklığa ve netliğe inanılmaz derecede önem veriyorum.
Mustafa, kuzenimin oğlu. Küçük oğlumla yaşıt. Mustafa'nın hayatındaki ayrıcalıklı durumu, benim çocuğumun yaşadığından tamamen farklıdır. O, eşit şartlarda büyümeyen ve kendi kendine yeten bir çocuktur. Her çocuğun ihtiyacı olan şey farklıdır ve bu şekilde devam etmelidir. Yaşattıkları deneyimlerle, mücadelelerle ve sadeleşmeyle hayat devam etmelidir. Mustafa, hayatın gerçeğini bile nasıl yaşayacağını bilmek zorunda olan bir çocuktur. Onu kimse anlayamaz, ancak onunla birlikte yaşayanlar onu en iyi seviyede anlayabilirler. Herkes, kendi varlığından en iyi şekilde faydalanacaktır.
Ne bileyim, belki de bu böyledir!
Biz üç kardeş, annemizin içe kapanıklılığına farklı yaklaşımlar geliştirdik. Ablam bununla başa çıkabiliyor. Annemin tavrından, kaşlarının kalkmasından neye sinirlendiğini anlıyor ve hemen müdahale ediyor. Annemizin migreni olduğunu fark ediyor ve ona özel bir alan tanıyor. Bizim annemiz, bizden beklediği yaklaşım budur. Ben, bu durumu reddediyorum. Eğer bir şey duymadıysam veya görmediysem, olmamış gibi davranıyorum. Ablam bazen bana annemle ilgili bir şeyi sorduğunda, genellikle anlıyorum ama bilmiyorum diyorum. Kardeşim, annemin çökmelerine izin vermiyor ve onu destekliyor. Bizim yöntemimiz işe yarıyor. Annem, bizim çabalarımızı göz önünde bulundurarak kendini bize açmış durumda. Artık her birimize ihtiyacımız olan sevgiyi vermeye çalışıyor.
Ben, hemen çözüm gerektiren durumlarda anlatmamı istediğinde annemi sakinleştirmeye ve mantıklı bir çözüm bulmaya çalışıyorum. Annem üzgün olduğunda, aylarca üzülür. Birinden kötü bahsettiğinde, ablam hemen o kişiden nefret eder. Kardeşimle ise daha doğal ve yakın ilişkileri vardır. Annemi azarlamak veya onu düzeltmek görevi ona aittir. İletişime, açıklığa ve netliğe inanılmaz derecede önem veriyorum.
Mustafa, kuzenimin oğlu. Küçük oğlumla yaşıt. Mustafa'nın hayatındaki ayrıcalıklı durumu, benim çocuğumun yaşadığından tamamen farklıdır. O, eşit şartlarda büyümeyen ve kendi kendine yeten bir çocuktur. Her çocuğun ihtiyacı olan şey farklıdır ve bu şekilde devam etmelidir. Yaşattıkları deneyimlerle, mücadelelerle ve sadeleşmeyle hayat devam etmelidir. Mustafa, hayatın gerçeğini bile nasıl yaşayacağını bilmek zorunda olan bir çocuktur. Onu kimse anlayamaz, ancak onunla birlikte yaşayanlar onu en iyi seviyede anlayabilirler. Herkes, kendi varlığından en iyi şekilde faydalanacaktır.
Ne bileyim, belki de bu böyledir!